Haled Meşal’in Gazze Ziyareti

7 Aralık tarihinde Hamas’ın uzun zamandır sürgünde olan Siyasi Büro Şefi Halid Meşal ilk defa Gazze topraklarına ayak bastı. Mübarek yönetimi altındaki Mısır, Meşal’in Gazze’ye girişini senelerce engellemişti ancak Mısır’daki rejim değişikliğiyle birlikte Refah Kapısından Gazze’ye giriş yapan Meşal büyük bir coşkuyla karşılandı. Daha önce hiç ayak basmadığı topraklara geri dönmenin heyecanını yaşadığını söyleyen Meşal, “geri döndüğümü hissediyorum çünkü Gazze her zaman benim kalbimdeydi” demiş, “Gazze’yi, şehitlerini, akan kanı ve oğullarını kaybeden anaları anlatmaya sözlerin yetmeyeceğini” gözlerinde yaşlarla belirtmiştir.(1) Halid Meşal, doğduğu Batı Şeria’dan 1967 Savaşı sırasında, 11 yaşında ayrılarak Kuveyt’e gitmiş, 1991 yılında Ürdün’e yerleşmiş ancak Ürdün Kralı’nın 1999 yılında Hamas’ı yasaklaması üzerine önce Katar’a ardından da Suriye’ye yerleşmişti. Meşal, Suriye’deki son gelişmeler üzerine Beşar Esad’a verdiği desteği keserek Katar’a geri dönmüştü.
 
Meşal, Gazze ziyareti sırasında tam anlamıyla İsrail’e meydan okudu. Gazze’ye geçmeden önce Hamas’ın Gazze’deki başbakanı İsmail Haniye ile biraraya gelen ve büyük coşku içinde  Gazze sokaklarından geçen Meşal, önce İsrail’in 14 Kasım’da nokta atışı ile öldürdüğü ve ardından da Savunma Sütunu Operasyonunu başlattığı Hamas’ın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugayları lideri Ahmet Cebari’nin evini ziyaret etti. Meşal, Cebari’nin 15 Kasım tarihinde düzenlenen cenaze törenine Sudan’dan video konferans yoluyla katılmış ve konuşmasında İsrail’e seslenmişti. "Beni de öldürün [...] liderlerimizi öldürmek bizi daha güçlü yapar" diyen Meşal, "Cebari'yi öldürdünüz, devam edin, Meşal ve diğer liderleri de öldürün ancak bu ölümler Kudüs'e bir adım daha ulaşmamızdan başka bir şeye yaramayacak" demişti.(2) Cebari, İsrail askeri Gilat Şalit’i 2006 yılında kaçıran ve Ekim 2011’de İsrail hapishanelerindeki 1027 Filistinli mahkum karşılığında da serbest bırakılmasını sağlayan kişiydi. Meşal Cebari’nin evinin ardından, 2004 yılında yine İsrail’in öldürdüğü Şeyh Yasin’in evini ziyaret etti ve şehitlik yolunda ölmenin yüceliği ile ilgili bir konuşma yaptı. Hatırlanacağı üzere İsrail 2004 yılında yaptığı bir operasyonda Şeyh Ahmet Yasin’i öldürmüş ve bunun üzerine Türkiye’den de büyük eleştiriyle karşılaşmıştı. Başbakan Erdoğan bu operasyon üzerine İsrail’i devlet terörü yapmakla suçlamıştı.
 
Meşal, 8 Aralık’ta Hamas’ın 25. Yıl kutlamaları bağlamında yüzbinlerce kişiye seslendi. Gazze yapımı olduğu söylenen M25 adı verilen büyük bir füze maketinin önünde konuşmasını yapan Meşal, bu konuşmada özellikle Filistin meselesinin temelini oluşturan hemen hemen her konuyu ele almış ve önümüzdeki dönemde Filistin meselesinin nasıl şekilleneceği ile ilgili önemli ipuçları vermiştir. Bilindiği gibi Filistin anlaşmazlığının temelindeki meseleler sınırlar, mülteciler ve Kudüs üzerine odaklanmaktadır. Sınırlarla ilgili olarak, Meşal konuşmasında bugüne dek barış görüşmelerinin temelini oluşturan iki-devletli çözümü açıkça reddetmiş, İsraili yok ederek Filistin devletini kurmayı önermiştir. Filistin devletinin sınırlarını da 1967 sınırları olarak değil, yani İsrail’in 1967 savaşı sırasında işgal ettiği Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ten çekilmesiyle burada varolacak bir Filistin devleti olarak değil, İsrail’i de içine alan tüm toprakları kapsaması gerektiğini söylemiştir. Filistin devletinin İsrail ile diplomatik görüşmeler yoluyla değil direnişle elde edileceğini söyleyen Meşal, konuşmasını “önce kurtuluş, sonra devlet” teması üzerine inşa etti. Denizden nehre, kuzeyden güneye kadar tüm Filistin’in kendilerinin olduğunu söyleyen Meşal, toprakların bir santiminden bile vazgeçmeyeceklerinin altını çizmiş, Filistin'in bölünmezliğine ve birliğine vurgu yaparak “Gazze'si, Batı Şeria'sı, Hayfa'sı, Yafa'sıyla Filistin birdir. Müslümanıyla, Hristiyanıyla, yurt dışındaki ve içindekiyle birdir” demiştir.(3)
 
Meşal konuşmasında mültecilerle ilgili olarak, yerlerinden edilmiş Filistinlilerin geri dönüş hakkını kullanarak tarihi topraklarına geri döneceklerini söylemiş, bundan vazgeçmeyeceklerinni altını çizmiş, Kudüs’le ilgili olarak da tüm Kudüs’ü Filistin’e ait yapma sözü vermiştir. “Kudüs bizim ruhumuz, tarihimiz, geçmişimiz, geleceğimiz, başkentimizdir. Karış karış özgürleştireceğiz” ifadelerini kullanmıştır.(4) Temelinde bu duruş 1993 Oslo Anlaşmasıyla birlikte altı çizilen iki devletli çözümden uzaklaşmakta ve tarihi Filistin topraklarında İsrail’in yerine “denizden nehre dek” bir Filistin kurulmasını öngörmektedir. İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklularla ilgili olarak da eski yöntemlerle –Gilat Şalit örneğinde olduğu gibi İsrail askerlerinin kaçırılarak karşılığında hapishanedeki tutukluların serbest bırakılmasının sağlanması yöntemiyle– hepsinin özgürlüklerine kavuşturulacaklarını söylemiştir.(5)
 
İsrail’in 14 Kasım’da Ahmet Cebari’yi nokta atışıyla öldürmesinin ardından sekiz gün boyunca süren ve daha sonra Mısır’ın önderliğinde ve ABD’nin desteğiyle imzalanan ateşkes sürecinin ardından Meşal’in Gazze ziyareti Hamas’ı gerek Filistin meselesinde gerekse de bölge siyasetinde güçlü bir aktör haline getirdi ve meşruiyetini arttırdı.
 
İsrail, Savunma Sütunu Operasyonuyla Gazze’de Hamas’ın askeri gücünü yoketmek, en azından azaltmak, kendi caydırıcılığını kanıtlamak ve Gazze’ye komşu güney topraklarını güvenlik altına almak istedi. Aslında İsrail Arap Baharıyla birlikte gitgide yanlızlaştığı ve güvenlik kaygılarının derinleştiği konuşulurken halen bölgede güvenliğini sağlama kapasitesinde olduğunu ve tehditlere karşı kendisini savunmaktan vazgeçmeyeceğini ispatlamak istedi. İsrail olası bir İran operasyonunda karşılaşacağı olasılıkları da test etti: Mursi’nin güvenilir bir lider olup olmadığını, Hizbullah’ın Hamas’a doğrudan ve beklemeden desteğini verip vermeyeceğini ve teknolojik olarak büyük yatırım yaptığı Demir Kubbe sisteminin (füze kalkanının) işe yarayıp yaramayacağı gibi.  Operasyon gerçekten de İsrail’e ölçümlemek istediği konuları değerlendirme fırsatı sundu. İsrail Hamas’ın askeri liderleri ve kadrolarına önemli kayıplar verdirirken, altyapısına yönelik operasyonlarla da hareket kabiliyetini ve gücünü sınırlandırdığını ve bu bağlamda amacına ulaştığını düşündü ve İsrail operasyondan zaferle çıktığını açıkladı. Ayrıca Mursi, Hamas’ı ateşkese ikna etti, Nasrallah Hamas’a sadece sözlü desteğini dile getirdi ancak askeri destek vermedi ve Demir Kubbe sorunsuz şekilde çalıştı ve İsrail tarafındaki kayıpları üç kişi gibi asgari bir seviyede tutmayı sağladı. Operasyon havadan ve denizden gerçekleştirilirken İsrail özellikle de seçimlerden önce pek de hevesli olmadığı anlaşılan bir kara operasyonuna girişmeden sekiz gün sonra Mısır önderliğinde Hamas’la bir ateşkese vardı. Ancak kara operasyonunun yapılmaması Hamas tarafından İsrail’in kendisi tarafından caydırıldığı olarak okundu. Bu durum Hamas’ın da zaferini ilan etmesini kolaylaştırdı. Ayrıca, kara operayonu yapılmaması  İsrail’in amaçlarından biri olan Hamas’ın askeri gücünün kontrolünü sınırladı. Bu nedenle bazı İsrailli analistler bölgeye dışarıdan giren silahların engellenebilmesi için bir kara operasyonu şart olduğunu halen savunmaktadırlar. Hamas’ın İsrail’e karşı Fajd-5 füzelerini kullanması bu silahların ne şekilde Gazze’ye sokulduğu sorusunu gündeme getirmiştir. Bir kara operasyonu sayesinde bu kanalların kapatılıp kapatılamayacağı tartışması halen devam etmektedir. Kara operasyonuna girişilmemesi ve Hamas’ın İsrail’in büyük şehirlerine füze saldırılarının bütünüyle engellenememesi ateşkesin ardından İsrail’in gücünün sorgulanmasına yol açmış, Hamas kendisine daha geniş bir hareket alanı sağlayacağı bir ortam sağlamıştır. Bu koşullar altında tarafların her ikisi de zaferi kendilerinin kazandığını ilan edebilecek savlara sahip görünmektedirler. Bu durumda çok yakın bir zamanda bölgedeki gerilimin artmasını ve yeni bir operasyonun geleceğini beklemek çok da yanlış olmayacaktır.
 
Nitekim, 25. Yıl kutlamalarında konuşan Hamas’ın Gazze’deki Başbakanı İsmail Haniye de İsrail’in operasyonuna ilişkin Hamas’ın bakışını ortaya koymuştur. İsrail’in operasyonunun “siyonizmin” çöküşünü hazırladığını söyleyen Haniye, “Filistin ile Arap topraklarında yayılamayacaklar ve çöküşleri başlayacak” şeklinde konuşmuştur.(6)  
 
24 saatten az Gazze topraklarında kalan Meşal’in bölgeye ziyareti pekçok bakımdan önemlidir. Ziyaret, öncelikle, bir süredir güçlenmeye başlayan ve bölgesel siyasette de eskiye göre çok daha önemli hale gelen Hamas’ın önümüzdeki dönemde de bölgesel gelişmeleri etkilemekte önemli olacağına işaret etmektedir. Kasım ayındaki İsrail operasyonu sonrası ateşkesin ardından zaferini açıklamış olan Hamas’ın bundan sonraki süreçte de güçleneceği beklenebilir. İkinci olarak, hatıranacağı gibi Filistin’in BM’de gözlemci devlet statüsüne kabul edilmesi el-Fetih yönetimindeki Filistin Otoritesinin eseriydi. El-Fetih ve Hamas arasında 2007 yılınnda yaşanan çatışmaların ardından Hamas Gazze’yi kontrolü altına almış, el-Fetih ise Batı Şeria’yı kontrolünde tutmuştu. Mayıs 2011 yılında Mısır’ın önderliğinde süpriz bir anlaşmaya varan Filistin’li gruplar işbirliğine giderek bir sene içinde Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinin yapılması konusunda anlaşmış, Şubat 2012’deki Doha görüşmelerinde ise Mahmut Abbas ve Halid Meşal biraraya gelerek bağımsızlardan oluşan ve seçimleri organize etmekle yükümlü bir hükümet oluşturulması yönünde fikir birliğine varmışlardı. Ancak ulusal birlik yönündeki adımlarda herhangi bir ilerleme olmamış, Gazze ve Batı Şeria arasındaki farklılaşma her geçen gün artmıştı. Meşal’in ziyaretiyle birlikte el Fetih üyeleri de Gazze’deki gösterilere katılmış olsalar ve ulusal birlik çağrıları yapılmış olsa da, önümüzdeki dönemde bu ayrılığın artacağı öngörülebilir. Yukarıda anlatılan Meşal’in ve Haniye’nin konuşmalarında İsrail’i askeri yöntemlerle yok etmek teması öne çıkmaktadır. Ancak bu yöntem Filistin Otoritesi’nin şimdiye dek devam ettirdiği politikaya aykırıdır ve fikir ayrılıklarıyla devam edecek bölünmüş bir Filistin siyaseti beklemek yanlış olmayacaktır. Üçüncü olarak da İsrail operayonu sonrası her iki tarafın da zaferlerini ilan ettikleri düşünülürse, ikisinin de yakın zamanda tam bir zafer elde etmek için yeni bir operayona girişebilecekleri beklenebilir. Özellikle İsrail’in İran’a karşı olası bir operasyona girişmeden önce ki bu mesele son dönemde sıkça tartışılmaktadır, yeniden Hamas’ın gücünü azaltabilmek yönünde bir operasyona girişebilmesi muhtemeldir.
 
(1) http://www.nytimes.com/2012/12/08/world/middleeast/khaled-meshal-hamas-leader-gaza-visit.html?hpw
(2)  “Hamas lideri Meşal'den İsrail'e: Beni de öldürün”, http://t24.com.tr/haber/hamas-lideri-mesalden-israile-beni-de-oldurun/217463
(3)  “Meşal'den tarihi günde İsrail'e gözdağı”, Hürriyet, 8 Aralık 2012. http://www.hurriyet.com.tr/planet/22108507.asp
(4) ibid
(5) “Tens of thousands celebrate Hamas 'victory' rally as exiled leader returns”, The Guardian, 8 Aralık 2012, http://www.guardian.co.uk/world/2012/dec/08/hamas-gaza-palestine-khaled-meshaal-israel (6) Meşal'den tarihi günde İsrail'e gözdağı”, Hürriyet, 8 Aralık 2012. http://www.hurriyet.com.tr/planet/22108507.asp