Analiz

Türkiye ve Somali: Bölgesel Güvenlikten Ekonomik Kalkınmaya Yeni Bir İş Birliği Yaklaşımı

Türkiye’nin özelde Somali genelde Afrika ve Kızıldeniz politikası tarihsel açıdan bölge ülkeleriyle güçlü bağlara sahip olsa da cumhuriyet dönemi ilişkilerinin süreci pek çok fırsatlara ve zorluklara sahne olmuştur. Bu durum geçtiğimiz ay Somali Kabinesi tarafından onaylanan “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” için de geçerlidir. NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle 1991 yılından itibaren yoğunlaşan ve 2011 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde ailesiyle birlikte Mogadişu’yu ziyareti, diplomatik, güvenlik, ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda Somali’yle ilişkileri derinleştirmiştir. İki ülke arası ilişkilerin farklı alanlardaki derinleşme süreci, söz konusu çerçeve anlaşmasıyla birlikte Somali’nin talebi ve Türkiye’nin kabiliyetleri eksenindeki alanlarda sürdüğünü göstermektedir.

Bu kapsamda Türkiye ve Somali arasında imzalanan “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması”, hem her iki ülke için hem de bölgesel istikrar için stratejik bir öneme sahiptir. 10 yıllık bu anlaşma, özellikle deniz güvenliği, askerî eğitim ve ekonomi alanlarında iş birliğini genişletmeyi amaçlamaktadır. Anlaşma, Türkiye’ye Somali karasularında deniz güvenliği operasyonlarını denetleme yetkisi vermektedir. Bu kapsamda Türkiye, Somali donanmasının yeniden inşasını desteklemeyi, Somali’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) kapsamında yasa dışı balıkçılıkla mücadele etmesini, Somali’nin yasa dışı ve düzensiz faaliyetlerle mücadelede kapasitesinin geliştirilmesini ve Somali MEB’inden elde edilecek ekonomik kaynakların Somali donanmasının gelişiminde kullanılmasını hedeflemektedir​​. Dolayısıyla bu anlaşma hem iki ülke arası ilişkilerin gelişmesine hem de uluslararası ticaretin istikrarı için stratejik bir konuma sahip bölgenin güvenliğinin sağlanmasına katkı sunacak potansiyele sahiptir. 

Ancak bu anlaşmanın bir çerçeve anlaşması olduğu dikkate alındığında, iki ülkenin sahip olacağı kazançların veya bölgesel istikrara katkısının, önümüzdeki süreçte alt anlaşmalarının kamuoyuna sunulmasıyla daha kapsamlı bir şekilde analiz edilmesi mümkün olacaktır. Dolayısıyla bu çalışmanın temel amacı; söz konusu anlaşma çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkilerin süreç içerisindeki dönüm noktalarını tespit etmek ve bölgesel istikrara katkısını analiz etmektir.  

Bu iş birliği, Somali hükûmetinin egemenliğini koruma çabalarını önemli ölçüde güçlendirmesi açısından iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası niteliğindedir. Ekonomik ve siyasi sorunların yaşandığı Somali’de, terör örgütü Eş-Şebab’ın ortaya çıkardığı güvenlik sorunlarına karşı mücadelede de Türkiye’nin desteği ön plana çıkmıştır. Dolayısıyla anlaşmanın bir diğer önemli yönü de Türkiye’nin Somali karasularında deniz güvenliğini sağlama ve bölgeyi koruma sorumluluğunu üstlenmesidir. Bu yönüyle söz konusu anlaşmanın Türkiye’nin askerî eğitim, güvenlik ve savunma sanayii alanlarında uluslararası iş birliklerini genişletme çabalarının somut bir örneği olarak da değerlendirilmesi mümkündür. Dolayasıyla anlaşma, bölgesel ve küresel güvenlik dinamiklerine katkıda bulunacak ve Türkiye ile Somali arasındaki stratejik ortaklığı daha da güçlendirecek önemli bir adımdır.

Buradan hareketle çalışmada ilk olarak iki ülke arasında 2011 yılından söz konusu anlaşmaya kadar geçen süreçteki ilişkiler mercek altına alınmaktadır. Daha sonra anlaşmanın Türkiye, Somali ve bölgesel istikrarın sağlanması açısından fırsatlar ve zorluklarının yanı sıra bölgesel ve küresel yansımaları analiz edilmekte ve politika önerileri sunulmaktadır.