Analiz

İran-Suudi Arabistan Anlaşmasının Ortadoğu’ya Etkileri: Yeni Bir Bölgesel Normalleşme Dalgası mı?

10 Mart 2023'te İran ve Suudi Arabistan, Bağdat'ta iki yıllık müzakereler sonucunda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in girişimiyle Pekin'de bir anlaşma imzaladılar. İki ülke yedi yıllık gerilimin ardından büyükelçiliklerini yeniden açmayı ve 1998 ve 2001 yıllarında imzalanan iş birliği ve güvenlik anlaşmalarını yeniden yürürlüğe koymayı kabul etti. Hatırlanacağı gibi, İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilim, 2016 yılında Suudi Arabistan'da Şii din adamı ve aktivist Nimr el-Nimr'in de aralarında bulunduğu 47 kişinin idam edilmesiyle arttı. Diplomatik ilişkiler, Yemen'deki kriz nedeniyle zaten gergin olmasına rağmen, bu olaylar sonrasında tamamen kesildi ancak İran-Suudi normalleşmesi, bölgedeki tansiyonu azaltarak, barış ve istikrarı artırma potansiyeline sahip bir adımdır. Suudi Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, Suudi Arabistan'ın İran ekonomisine yatırım yapmaya hazır olduğunu açıkladı.İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmek amacıyla belirsiz bir tarihte Riyad'ı ziyaret etmeyi kabul etti. Bu pozitif mesajlar, İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin Ortadoğu için önemli sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir ancak Tahran-Riyad rekabetinin onlarca yıllık tarihî, jeopolitik nedenleri ve kültürel/dinsel arka planı göz önünde bulundurulduğunda, bu iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi zaman alacaktır ve yine de belirli zorluklarla karşılaşılabilir. İran-Suudi Arabistan normalleşmesi, bölgedeki en önemli rekabetlerden birini yumuşatma, İran'ı Arap komşularıyla yakınlaştırma ve bölgedeki ilişkilerini kademeli olarak istikrara kavuşturma potansiyeline sahiptir. Bu çalışmada, iki ülke arasındaki normalleşme adımlarının Yemen, Suriye, Lübnan, Irak ve Bahreyn gibi iki ülke arasındaki rekabet ya da çatışma alanlarına nasıl yansıyabileceği ile ilgili bir projeksiyon yapmak amaçlanmaktadır. Ayrıca İran’ın Bahreyn, Suudi Arabistan’ın Suriye ile başlattığı temaslar bölgede yeni bir normalleşme dalgası mı sorusu üzerinden analiz edilecektir. Sonuç bölümünde ise anlaşmanın İsrail, ABD ve Çin açısından da ne anlama geldiği değerlendirilecektir.