Mesrur Barzani ve Kubat Talabani Görüşmesi Nasıl Yorumlanmalı?

Irak Kürt Bölgesi Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani ile Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani, altı aydan uzun bir süre sonra bir araya gelmiştir. IKBY hükûmetinden görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, "Kürdistan Bölgesi hükûmetinin karşı karşıya olduğu mali ve idari sorunları olumlu bir atmosferde tartıştılar ve her iki taraf da tüm sorunları kabinedeki tüm bakanlık fraksiyonları arasında diyalog ve iş birliği yoluyla çözme konusunda anlaştılar" ifadelerine yer verilmiştir. Barzani ve Talabani’nin görüşmede ele aldıkları konuya ilişkin ise “Kürdistan Bölgesi ve bölgedeki son siyasi duruma odaklandılar; Kürdistan Bölgesi vatandaşlarının ulusal çıkarlarını ve anayasal haklarını korumak için iç birlik ve beraberliğin sürdürülmesi gerektiğini vurguladılar” şeklinde ifade edilmiştir. IKBY Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani ise IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile bugün yaptığı görüşmenin ardından paylaşımda bulunmuştur. Kubat Talabani, sosyal medya hesabı Twitter'dan yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer vermiştir: "Birlikte zorlukların üstesinden gelebileceğimiz, vatandaşlara daha iyi hizmet etmek için çalışacağımız ve Kürdistan Bölgesi'nin karşı karşıya olduğu pek çok tehdide karşı güçlü durabileceğimiz inancında birleştik."

ABD Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf, Mesrur Barzani ile Kubat Talabani’nin görüşmesini “harika bir adım” olarak nitelendirmiştir. Barbara Leaf, Irak IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani’nin dün gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin Twitter hesabından bir paylaşımda bulunmuştur.  ABD'nin Irak Büyükelçisi Alina Romanowski ise sorunların diyalog yoluyla çözümü için atılan bu adımdan dolayı Barzani ve Talabani’yi tebrik etmiştir. “Liderleri insanların ihtiyaçlarına odaklandığında ülke tamamıyla faydalanır” diyen Romanowski, “bu önemli adımdan güç alarak yapıcı bir şekilde ilerleyelim” ifadesini kullanmıştır.

IKBY’deki KDP ve KYB arasındaki müzakereler özellikle son altı aylık periyotta hız kazanmıştır. Barzani ve Talabani arasındaki söz konusu görüşme ise bu periyotta özellikle ulusal ve uluslararası kamuoyuna ilişkilerin ilerleyişindeki olumlu havanın resmedilmesi için önemli bir görüşme olarak sunulmuştur. Bu noktada iki taraf arasındaki görüşmeleri uluslararası boyutta ve hatta ABD öncülüğünde desteklenen bir süreç olarak okumak yanlış olmayacaktır. Zira özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk’ün Ocak 2023’te beraberindeki heyet ile Irak’ı ziyaret etmesi ve bilhassa IKBY’deki “birliği” istediklerine vurgu yapması bu durumun önemli bir göstergesi olmuştur. Bu sürecin nasıl devam edeceğini ise kasım ayında yapılması planlanan IKBY’deki seçimler de önemli oranda etkileyebilir. Seçim döneminde ve sonrasında galibiyet veya mağlubiyetler ile yaşanacak tartışmaların boyutu iki taraf arasında inşa edilmeye çalışılan ilişkileri de bozabilecektir ancak seçimler öncesi duruma bakıldığında İran ile hiç değilse ilişkilerde dengeyi yakalayabilmiş bir merkezî hükûmet; kuzeyde ise en azından görüşme trafiğini devam ettirebilen bir KDP ve KYB birliği ABD’nin Irak politikası açısından “sorunsuz” bir süreci beraberinde getirebilir. Bu süreç özellikle ABD’nin Asya-Pasifik’teki güvenlik anlayışını yoğunlaştırdığı dönemde daha da kıymetlenebilir. Zira ABD, son dönemde Ortadoğu’daki çıkarlarını askerî politikalar ile takip etmek yerine daha çok siyasi politikalar üzerinden etki gücü elde etmeye yönelik adımları takip etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, ABD’nin Ortadoğu politikasında başat rol oynayan Irak’taki aktörler arası çatışmaların en aza indirgenerek ABD’nin gerektiğinde siyaseten müdahil olabileceği istikrarlı bir düzende tutulmaya çalışıldığı söylenebilir.

IKBY’de KDP ve KYB arasındaki sorunların çözümü yerel düzeyde de IKBY tarafına olumlu yansıyabilir. Bunun en büyük yansımalarından biri Sudani hükûmeti üzerinde olacağını beklemek yanlış olmayacaktır. Ortak karar çerçevesinde IKBY’yi ilgilendiren konularda merkezî hükûmet ile masaya oturacak bir IKBY heyetinin masadaki gücü, öncesine karşın Bağdat karşısında daha kuvvetli olabilir. Ne var ki Sudani hükûmetinin parlamentodaki desteklerinin önemi nedeniyle Kürt siyasi partileri ile iyi geçinme arayışı da IKBY’nin lehine sonuçlanacak yeni politikaları da beraberine getirebilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde KDP ve KYB’nin aralarındaki sorunları çözme gayretinin bir sonucu, Bağdat’taki siyasette IKBY lehine politikaların ortaya çıkması olabilir. Nitekim son dönemde Bağdat siyasetinde KDP ve KYB ayrımının da sıklıkla yaşandığı görülmüş, iki parti farklı ajandalara sahip şekilde adımlar atmıştır. Bunun en önemli örneklerinden biri Bağdat’taki hükûmet kurma sürecidir. KDP, hükûmet kurma sürecinde Sadr Hareketi ve Sünni siyasetinin oluşturduğu Egemenlik Koalisyonu ile bir ittifak içerisinde yer almıştır. KYB ise İran’ın desteklediği bilinen Şii Koordinasyon Çerçevesi içerisindeki Şii siyasi partilerin ittifakını desteklemiştir. Bu durum Bağdat siyasetinde iki partinin keskin bir yol ayrımına gitmesine neden olmuştur. Ne var ki ayrışma yalnızca bununla sınırla kalmamış, cumhurbaşkanı adayının belirlenme sürecinde de benzer bir tablo yaşanmıştır.

İki parti arasında IKBY iç siyasetindeki gelişmeler nedeniyle ortaya çıkan krizler ise diyalog sürecinin sağlamlığını test eden önemli faktörler olacaktır. Bilhassa liderlik rekabetinin ardından Bafel Talabani’nin tek başına KYB lideri olması sonrası yaşanan süreçte çok sayıda kriz de patlak vermiş ve gerginliği tırmandırmıştır. Terörle Mücadele Güçleri’nin eski yetkilisi Havkar Caf’ın Ekim 2022’de Süleymaniye’den Erbil’e kaçtıktan sonra bombalı saldırıda öldürülmesi gibi hadiseler iki tarafın hükûmet içerisinde de karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani kabine toplantılarına katılmama kararı almış ve Süleymaniye’ye dönmüştür. Yine aynı şekilde KYB’li bakanlar da kabine toplantılarını boykot etmiş ve toplantılara katılmama kararı almışlardır. Dolayısıyla iki taraf arasında patlak veren bir hükûmet krizi de söz konusudur ve daha da önemlisi her ne kadar diyalog süreci hız kazanmış olsa da bu krizlere zemin hazırlayan nedenlerin ortadan kaldırıldığını söylemek yanlış olacaktır. Bafel Talabani’nin liderliğini pekiştirmek üzere attığı adımların KDP ile sorunlar yaratması ve Süleymaniye’de terör örgütü PKK’ya alan açılmasının Türkiye - IKBY ilişkilerine olumsuz yansımaları gibi gelişmeler hâlen iki taraf arasında gerginliği sürdürebilecek hususlar olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda IKBY’nin iki önemli yürütücü gücü olan KDP ve KYB’nin diyalog süreci ele alınırken, aktörler arasında kronikleşmeye başlayan problemlerin çözümünde ne aşamada olunduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Zira bu problemler Celal Talabani’nin ölümünün ardından sürekli gündeme gelmiş ve iki parti arasında bugünkü sorunlu ilişkileri ortaya çıkarmıştır. KDP’nin, IKBY’deki kendi mutlak gücünü KYB üzerinde kabul ettirerek başat aktör olarak kalmak istemesine karşın Süleymaniye merkezli KYB siyasetinin her dönem daha fazla agresifleşmeye başlayan politikaları, iki taraf arasındaki diyalog sürecinin uzun ömürlülüğüne soru işaretiyle bakılmasına neden olmaktadır.