Analiz

ORSAM Reyhanlı Raporu “11 Mayıs”

Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen terör saldırısı komşu ülkelerde yaşanan istikrarsızlığın Türkiye’ye nasıl kolayca yayılabileceğinin acı bir göstergesi olmuştur. Irak’ta 2003 işgali ve Suriye’de 2011 ayaklanma sonrası görmeye alıştığımız acı sahnelerin bir benzeri Hatay Reyhanlı’da yaşanmıştır. Olay tüm Türkiye’yi derinden etkilemiştir. Ancak bölge insanı, Reyhanlı halkı doğrudan şiddete maruz kalmıştır. Bu da zaten Suriye ile sınır ilçesi olması dolayısıyla direk etkilenen ve gergin bir havanın hakim olduğu bölgede kutuplaşmaları daha da körüklemiştir. 
 
Reyhanlı saldırısı ile birbiri ile bağlantılı farklı amaçlar güdülmüş olabilir. Türkiye’yi Suriye politikası nedeni ile cezalandırmak ve geri adım atmaya zorlamak, Türk kamuoyu ve muhalefetini hükümetin Suriye politikasını sorgulatmaya yönlendirmek, Türkiye’de mezhepsel ayrışımları körükleyerek iç çatışma ortamı yaratmaya çalışmak ve böylece Türkiye’nin daha içe dönük bir politika izlemesini sağlamak, Türkiye’nin sınırlarında uyguladığı “açık kapı politikasının” nasıl kendine karşı bir silah olarak dönebileceğini göstermek bunlar arasında olabilir.
 
Reyhanlı saldırısı Suriye sorununa doğrudan müdahil olmanın ve çözüm üretilememesinin Türkiye açısından maliyetinin giderek hangi boyutlara ulaşabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Suriye sorunu dış kaynaklı saldırılara açık hale gelmenin yanı sıra toplumsal barış ortamının bozulmasına neden olmaktadır. Ortadoğu’da şiddet ne yazık ki birçok zaman siyasi amaca ulaşmanın aracı olarak kullanılmaktadır. Reyhanlı saldırısı bölge sorunlarına taraf olmanın sonuçlarından birinin söz konusu yöntemin hedeflerinden biri haline gelme riskini açıkça ortaya koymuştur.
 
Suriyelilerin Reyhanlı’dan göçü patlama öncesinde başlamıştı ve halen devam ediyor. Zenginler Türkiye’nin her tarafına, fakirler ise kendi ülkelerine. Reyhanlı’da kalanlar da evlerine kapanmış, güvendikleri, samimi oldukları komşuları aracılığı ile ekmek aldırıyor, gıda maddesi aldırıyor ve cezaevi hayatı yaşıyorlar. Devletin, hükümetin alacağı kararları bekliyorlar. Neticeye göre hareket edecekler. Ya Türkiye’nin bir başka bölgesine ya da Suriye’ye göç olacak. Onlar da Reyhanlı’nın ikiye bölündüğünün farkında. Zira bir komşuları onlara iyi davranırken, diğer bir komşuları da yüz çevirmiş durumda. Türkçe bilmeseler de hissediyorlar.
 
Reyhanlı’ya yerleşmiş bir Suriyeli patlamalardan sonra şu ifadeleri kullanıyor: “Bu kötü bir kader. Ben eşimi çocuklarımı bombalardan kurtarmak için buralara geldim ama bombalar peşimden gelmiş. Bütün Suriyelileri aynı kefeye koyuyorlar ve Reyhanlı halkının bir kısmı bizi düşman gözü ile görüyor, bu ölümlere sebep olarak bizler gösteriliyoruz. Hedef haline geldik. Her gün telefonla ekmek sebze isteyemem. Penceremi dahi açamıyorum. Çalışıp para kazanma imkânım da kalmadı gitmek zorundayım.” Bu ifadeleri kullanan Suriyeli ertesi gün ülkesine geri dönüyor.