Haftalık Ortadoğu Gündemi

Ortadoğu Gündemi: 3-9 Ekim 2022

Ortadoğu, dünyanın en dinamik gündemine sahip bölgelerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla bölgeyi anlamak, söz konusu gelişmelerin aktif olarak takip edilmesini gerektirmektedir. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), uzmanlaşmış departmanları aracılığıyla bölgedeki siyasal, sosyal, ekonomik ve askerî gündemi, diplomasi trafiğini yakından izlemekte; bunları alanlarına hâkim araştırmacıları aracılığıyla görüş, analiz ve raporlara dönüştürerek ilgililerinin bilgisine sunmaktadır. Bu bağlamda, Ortadoğu’da meydana gelen önemli gelişmeler, “Ortadoğu Gündemi” başlığı altında haftalık olarak okuyucuyla paylaşılmaktadır.

IRAK GÜNDEMİ

Siyaset
Irak Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi, Irak'ın Parlamentolar Arası Birlik (Inter-Parliamentary Union-IPU) toplantılarına katılacağını söyledi. IPU toplantılarında acil uluslararası destek talebinde bulunacaklarını belirten Halbusi, Irak’ın egemenliğini korumak ve ülke topraklarına yönelik yabancı saldırıların önlenmesi için yardım isteyeceklerini kaydetti. Halbusi ayrıca, Irak’ın iç işlerine karışmayı önlemek için de uluslararası garanti talep edeceklerine dair vurgu yaptı.[1]

Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’yle iç ve dış siyasi konular üzerine görüşme yaptı. Erbil’i ziyaret eden Güney, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ve KDP lideri Mesut Barzani’yle de görüşme gerçekleştirdi. Görüşmelerde, Irak’taki genel gelişmeler, hükûmet kurma çalışmaları, siyasi krizin çözülmesine ilişkin konular değerlendirildi.[2]

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde Irak'taki durumu görüşmek üzere yapılan oturumda konuşan BM Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Irak'taki son gelişmeler hakkında bilgi verdi.[3] Irak’ta yaşanan hükûmet krizinin, siyasi partilerin ulusal öncelikleri ayarlayamamasından kaynaklandığını vurguladı. Mevcut ekonominin düzenlenmesi için yolsuzlukla mücadelenin önemine değinen Plasschaert, Türkiye ve İran'ın IKBY’de gerçekleştirdikleri operasyonların “yeni bir normal” hâline geldiğini belirterek saldırıların son bulmasını istedi.[4]

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Irak'taki siyasi duruma ilişkin değerlendirmede bulundu. Irak’ta yaşanan sorunların yolsuzluktan ve devlet denetiminin dışında silah kullanımına bağlayan Sadr, Irak'ı hedef alan saldırılara karşı BM'nin tutumundan övgüyle söz etti. Buna rağmen Sadr, “konuşmalarının çoğunda doğruları söylemediği” gerekçesiyle BM Güvenlik Konseyinin, Plasschaert'ı dinlememesini talep etti.[5]

Katar'ın Bağdat Büyükelçisi Halid Hamid el-Saliti üst düzey bir iş heyetinin Erbil'e yaptığı ziyaret sırasında gündeme gelen IKBY’de bir konsolosluk açma fikri gerçekleşti. Irak hükûmeti, Erbil'de, Katar Konsolosluğunun açılması için olan teklifi onayladı. Irak hükûmetinden yapılan açıklamada, “Irak, gelecekte Katar'da Irak konsolosluğu açma hakkını saklı tutuyor” ifadeleri kullanıldı.[6]

GüvenlikMukteda es-Sadr, kendisine bağlı olan Saraya es-Selam milis grubunun faaliyetlerini dondurduğunu ve Selahattin vilayetini bu kararın dışında tutarak diğer vilayetlerde silahlı güç kullanımını yasakladığını duyurdu.[7]

7 Ekim’de Erbil'de bir otomobilde patlama meydana geldi. Patlamaya bir bombanın neden olduğunu belirten IKBY Terörle Mücadele Dairesi, olayda bir kişinin hayatını kaybettiğini, 4 kişinin de yaralandığını duyurdu. Edinilen bilgiye göre patlamada ölen 41 yaşındaki Havkar Abdullah Resul, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Terörle Mücadele Biriminin eski bir yetkilisiydi.[8]

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Parlamentosu Peşmerge Komisyonu, İran ve Türkiye’nin operasyon düzenlediği alanları yerinde incelemek üzere Balekayetî bölgesine gitti. Komisyon tarafından hazırlanacak olan raporun IKBY Parlamento Başkanlığına sunacağı belirtildi.[9]

Ekonomi
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Irak'ın 2022 yılında Türk tarım ürünleri ithalatçısı olarak ilk sırada yer aldığını duyurdu. Türkiye, Ocak-Eylül 2022 arasında ülke tarihinin en yüksek değeri olan 24,5 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç etti. Bu ihracatın %14,5'i Irak'a yapıldı.[10]

Başbakanı Mustafa el-Kazımi ve Ürdün Başbakanı Beşir el-Hasavne, Irak-Ürdün elektrik bağlantı projesinin temel taşını attı. Başbakan Kazımi, elektrik bağlantısı, tarım, ulaşım, gıda güvenliği, ekonomik ilişkiler alanlarında yapılan ve yapılacak anlaşmaların ikili ilişkileri güçlendireceğini belirtti. Elektrik bağlantısı projesinin 100 milyon dolara mal olacağı belirtildi.[11]

Irak Demiryolları Genel Müdürü Talip Cevat el-Hüseyni, üzerine çalışılan Fav Limanı Projesi’yle Irak ve Türkiye üzerinden yapılacak transferlerin önemine dikkat çekti. Hüseyni, İtalyan, Çinli ve Iraklı şirketler tarafından yapılacak olan 1200 kilometrelik demiryolu hattının Süveyş Kanalı'na bir alternatif olacağını belirtti.[12]

Sağlık ve Sosyal Hayat
Irak Tarım Bakanlığı Sözcüsü Hamid Nayif, tarıma elverişli 26 milyon dönüm arazi bulunduğuna dikkat çekerek bu arazilerin yarısının doğru şekilde ekilmesi hâlinde gıda sorununun yaşanmayacağını belirtti. Nayif, su sorunlarının ve İran'ın Diyala vilayetine giden suyu kesmesinin kuraklığa ve Diyala’nın tarım planından çıkarılmasına neden olduğunu söyledi. Nayif, yaşanan sıkıntılardan dolayı bu yıl 2 milyon 352 bin ton buğday ürettiklerini, ülke ihtiyacının ise 4,5 milyon ton olduğunu belirtti.[13]

TÜRKMEN GÜNDEMİ

Siyaset
Türkiye Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Irak Türkmen Cephesi (ITC) Siyasi Büro üyeleriyle görüştü. ITC Başkanı Hasan Turan’ın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, MİT Başkanı Fidan’la bir araya geldiği belirtildi. Görüşmenin içeriğine ilişkin herhangi bir bilgi paylaşılmadı.[14]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, Irak Eğitim Bakanlığına bağlı Türkmen eğitimi bölüm başkanlarıyla görüştü. Görüşmede, Türkmen eğitim seviyesini yükseltilmesi, ihtiyaçlar, sıkıntılar ve çözüm yolları gibi konular ele alındı.[15]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Milletvekili ve Irak Parlamentosu Türkmen Kitlesi Başkanı Erşat Salihi, Irak Tarım Bakanı Muhammed Kerim el-Haffaci’yle görüştü. Görüşmede, Irak genelinde ve özellikle Kerkük vilayetindeki çiftçilerin sorunları ve kuraklıktan etkilenen tarım sektörünün farklı yöntemlerle geliştirilmesi ve desteklenmesi konuları ele alındı. Salihi’ye görüşmede, Fetih Koalisyonu Kerkük Milletvekili Garip Asker de eşlik etti.[16]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, 7 Ekim Türkmen Millî Bayramı vesilesiyle kutlama mesajı paylaştı. Turan mesajında, “Tüm etnik grupların sahip olduğu haklara saygı gösterilen bir birleşik Irak çatısı altında Türkmen milleti Irak’ta üçüncü ana unsur olarak kimliğini korumak için millî direnişini sürdürmektedir. ITC çatısı altında 7 Ekim 1997 yılında Erbil’de Türkmen siyasi güçlerin bir araya gelmesiyle Türkmen söz birliğinin gerçekleşmesi, Irak Türkmenlerinin siyasi tarihinde bir gurur kaynağıdır. Bugün, Türkmen birliği başta olmak üzere tüm Türkmeneli bölgelerinde yerlerimizin ve meşru haklarımızın korunmasının yanı sıra çocuklarımızın ana dilde eğitim almalarını talep eden siyasi söylemlerimizde de söz verdiğimiz gibi ilerlemeye devam ediyoruz. Ülkenin siyasi kriz sürecinde Türkmenlerin kurulacak olan hükûmette temsil edilmeleri, ulusal diyalog ve ortaklık konusundaki ulusal bağlılıklarını yinelediklerini vurgulayarak bölgenin ve Irak’ın istikrarını sağlamakla birlikte elde edilen kazanımları korumak adına çalışmalarına devam ediyor. Özümüzü ve safımızı birleştirmemiz meşru haklarımızı elde etmemizdeki tek güvencedir.” Turan, Türkmenlerin, Irak’ın birliğini, egemenliğini savunmakla birlikte terörle olan mücadelesinde önemli bir yer aldığını vurguladı.[17]

Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Etnik ve Dinî Oluşumlardan Sorumlu Bakan ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Siyasi Büro Üyesi Aydın Maruf’u ziyaret etti. Görüşmede, IKBY’deki son gelişmeler ve Türkmenlerin durumu ele alındı.[18]

Irak kabinesinde parlamentoyla ilişkilerden sorumlu Bakan Hiyam Köprülü ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, Irak Eğitim Bakanı Ali Hamit el-Duleymi’yle görüştü. Görüşmede, Irak genelinde eğitim durumu ve Türkmeneli bölgelerinde anayasal hak olarak açılan Türkmen okullarının geliştirilmesi konuları ele alındı. Turan görüşmede, “ITC olarak önceliğimiz ulusal bir kazanım olarak Türkmen eğitimini destekleyerek istenen seviyeye yükseltmektir” dedi.[19]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Milletvekili ve Irak Parlamentosu Türkmen Kitlesi Başkanı Erşat Salihi, İran’ın Irak topraklarına saldırmasıyla yapılan parlamento özel oturumunda yaptığı konuşmada, “Irak’taki müteakip hükûmetler, Irak topraklarında terör örgütlerinin faaliyet göstermelerine fırsat vermiştir. Bugün Kerkük-Erbil arasında stratejik bir konumda olan Altunköprü nahiyesinde çok sayıda başta terör örgütü PJAK olmak üzere çok sayıda terör örgütü varlık göstermektedir. Bu durum nahiyenin güvenliğini tehdit etmektedir” açıklamasında bulundu.[20]

Güvenlik
Irak Güvenlik Medya Ağından yapılan açıklamada, güvenlik güçleri Kerkük'ün güneyindeki kırsal bölgede terör örgütü IŞİD’e yönelik operasyon düzenlediği belirtildi. Operasyona ilişkin yapılan açıklamada, IŞİD mensupları tarafından kullanılan bir sığınakta eylem hazırlığında olduğu tespit edilen 2 IŞİD mensubunun yakalandığı açıklandı.[21]

Irak güvenlik kaynaklarından yapılan açıklamada, Kerkük'e bağlı Altunköprü nahiyesi girişindeki kontrol noktasından Kerkük şehir merkezine sahte kimlikle geçmek isteyen 4 kişinin yakalandığını belirtti. Yakalanan 4 kişinin sorgusunun ardından IŞİD mensubu oldukları açıklandı.[22]

Güvenlik kaynaklarından yapılan açıklamada, Irak Ortak Operasyonlar Komutan Yardımcısı Abdulemir eş-Şemmeri başkanlığında bir heyetin Kerkük’ü ziyaret ettiği belirtildi. Ziyaretin amacına ilişkin yapılan açıklamada, Kerkük’ün güvenlik durumunu ele almak ve bölgede bulunan güvenlik birimlerinin terör örgütü IŞİD’le yapılan mücadelelerini değerlendirmek olduğu açıklandı.[23]

Irak Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul, Kerkük'ün güneyinde yer alan Zıgaytun Vadisi'nde varlık gösteren terör örgütü IŞİD’e yönelik operasyon düzenlediklerini bildirdi. Düzenlenen operasyona ilişkin açıklamada bulunan Resul, IŞİD’in Kerkük’ün sözde askerî komutanı Muhammed Mezri el-Ubeydi’yle 2 teröristin öldürüldüğünü açıkladı.[24]

Sağlık ve Sosyal Hayat
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, 3 Ekim Irak Bağımsızlık Günü münasebetiyle kutlama mesajı paylaştı. Turan, sosyal medyadan paylaştığı mesajda, ''Irak halkının millî bayramını kutluyoruz. Irak'ın üçüncü ana unsuru olan Türkmenler, Irak'ın birlik ve istikrarını her zaman desteklemiştir. Irak kadim bir ülkedir, halkını tebrik ederim” ifadelerine yer verdi.[25]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Babil sorumlusu Hazım Aydınoğlu’nun vefatı dolayısıyla ITC Genel Başkanlığı tarafından taziye mesajı yayımlandı. Yayımlanan mesajda, Aydınoğlu’nun Türkmen davasına sunmuş olduğu hizmet ve ITC Babil sorumluluğu dönemindeki çalışmalarından övgüyle söz edildi. Mesajda ayrıca, Aydınoğlu’na Allah’tan rahmet ve kederli ailesine başsağlığı dilendi.[26]

Kerkük'te bulunan Türkmen Şehitler Mezarlığı’nın kapısı yeniden yapıldı. Türkmen iş insanı Cüneyt Mengü’nün katkılarıyla yapılan kapının açılış törenine Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, ITC Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ve çok sayıda Türkmen şahsiyeti katıldı.[27]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Genel Başkanlığı tarafından Kerkük Kalesi’nde Mevlit Kandili münasebetiyle etkinlik düzenlendi. Etkinliğe ITC üyeleri, yetkililer, sivil toplum kuruluşları ve Türkmen şahsiyetler katıldı.[28]

IKBY GÜNDEMİ

Siyaset
Soran Üniversitesi ve Fransa Irak Araştırmalar Merkezinin ortaklığıyla Erbil’de “Ortadoğu’da Kürt Sorunu” konulu forum düzenlendi. 8 Ekim’de düzenlenen foruma, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, IKBY Parlamentosu Başkan Yardımcısı Muna Kahveci, İçişleri Bakanı Reber Ahmet, Soran Üniversitesi Rektörü Şervan Şerif, Fransa Irak Araştırmaları Merkezi Direktörü Adil Bahevan, Fransız yazar Bernard Henri Levy başta olmak üzere Avrupa ve Irak’tan akademisyenler katıldı. İlgili forumda konuşma yapan Başbakan Barzani, Kürt sorununun çözümünün Ortadoğu sorununun çözümü olacağını belirtti. Başbakan Barzani, “Her ulus gibi bizim de bölgede istikrarın nasıl sağlanacağı, nasıl etkili bir faktör olabileceğimizi belirtme ve bunu uluslararası platformlarda dile getirme hakkımız var” dedi. Barzani, Kürt sorununun sadece Ortadoğu’da değil, uluslararası alanda çok önemli bir sorun olduğuna işaret ederek bu sorundan ve daha da önemlisi çözümden bahseden tartışma platformlarının daha yaygın olmasını arzu ettiklerini söyledi. Ayrıca Barzani sözlerine, “Kürt sorunu sadece Kürtlerle çözülmez. Biz bu coğrafyada farklı etnik ve dinî topluluklarla birlikte yaşıyoruz. Kürt sorunun çözümünü düşündüğümüzde tüm bölgenin sorunun çözümü üzerinde düşünmesi gerekiyor” ifadelerini ekledi.[29]

1987 yılında kurulan Kürdistan İslami Hareketi’nden (Bzutneve) bir kanat ayrıldı. Hacı Kâmil olarak tanınan (Kâmil Haci Ali) liderliğinde bir kanat, 2 Ekim’de gerçekleştirilen Bzutneve basın toplantısında Bzutneve’nin gerçek sahibi ve lideri olduğunu iddia etti. Ayrıca Hacı Kâmil, Şubat 2022 tarihinde yapılan Bzutneve’nin 12. kongresinin bütün kararlarını reddederek kendisini hareketin başkanı ilan etti.[30] Bu açıklamadan bir gün sonra Bzutneve Başkanı Şeyh İrfan başkanlığında düzenlenen toplantıda Şeyh İrfan’ın hareketin gerçek başkanı olduğu tekrar yinelendi. Şura toplantısından sonra düzenlenen basın toplantısında Bzutneve sözcüsü Abdullah Verte, Bzutneve’den ayrılanların kendi yolunu seçtiğini belirterek onların, Bzutneve’nin tarihine, bayrağına ve logosuna sahip çıkmayacaklarını ifade etti.[31]

Irak hükûmeti Erbil'de, Katar Konsolosluğunun açılması teklifini onayladı. Katar'ın Irak Büyükelçisi Halid Hamid el-Saliti, geçtiğimiz günlerde IKBY yetkilileriyle Erbil'de bir konsolosluk açılması konusunu görüştü. Saliti ve üst düzey bir iş heyetinin Erbil'e yaptığı ziyaret sırasında bir konsolosluk açma fikri oluşmuştu. Irak Bakanlar Kurulu da 4 Ekim’de toplanarak Irak Dışişleri Bakanlığının Katar'ın Erbil'de konsolosluk açma önerisini onayladı. Irak hükûmetinden yapılan açıklamada, “Irak, gelecekte Katar'da Irak Konsolosluğu açma hakkını saklı tutuyor” denildi. Katar, Körfez Savaşı'ndan (1990-1991) sonra bozulan diplomatik ilişkilerin tesisi için 2015 yılında Bağdat Büyükelçiliğini açmıştı. Doha, 2022 yılının başlarında Bağdat’la bir serbest ticaret anlaşmasını da gündeme getirmişti.[32]

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Washington’da bulunan eski Irak Dışişleri Bakanı ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Politbüro üyesi Hoşyar Zebari, partinin 14. kongresinde “büyük değişikler” yaşanacağını açıkladı. KDP’nin 14. kongresinde birçok değişikliğe gideceğini belirten Zebari, “En büyük değişiklik, kongreyi hazırlayan yüksek komitenin şu anda halk tabanı arasında seçim yapması ve halkın kendisinin kongreye katılma hakkına sahip olmasıdır. Öte yandan işlerin örgütlenmesi ve KDP’nin çalışma şekli açısından bazı değişiklikler yapılacak, her kongrede olduğu gibi yönetiminde değişiklikler olacak ve yenileri gelecek” dedi.[33]

Güvenlik
7 Ekim tarihinde Erbil'de bir otomobilde meydana gelen patlamada, 1 kişi hayatını kaybederken 4 kişinin de yaralandığı aktarıldı. IKBY Terörle Mücadele Birimi tarafından yapılan açıklamada, patlamaya bir bombanın neden olduğu belirtildi. Ayrıca ilgili patlamada hayatını kaybeden kişinin Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Terörle Mücadele Ninova Biriminin Başkanı Havkar Abdullah Resul olduğu bildirildi.[34] Konuya ilişkin açıklamada bulunan Erbil Asayişi, iki şüphelinin yakalandığını ve şüphelilerin de Resul’un yakın koruması olduğunu ifade etti. Öte yandan IKBY Güvenlik Konseyi saldırıya ilişkin açıklama yaparak söz konusu saldırıyı “terör eylemi” olarak nitelendirdi.[35]

Sosyal medya platformları üzerinde “KDP peşmerge güçlerinin, İranlı Kürt peşmergeleri ablukaya aldığı ve KDP kontrolünde bazı bölgelerinden çekilmeleri için baskı uyguladığı” yönünde bazı iddialar yer aldı. Bu bağlamda Sharpress sitesi tarafından yayımlanan habere göre, 29 Eylül’de meydana gelen İran’ın füzeli saldırılarından birkaç gün sonra KDP tarafından İranlı Kürt partiler ablukaya alındı.[36] Buna karşın İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) yetkilileri, “IKBY’nin kendilerini ablukaya aldığı” iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirdi. İKDP Peşmergeleri Merkez Sorumlusu Kave Behrami, “Güçlerimizin çekilmesine ilişkin elimize herhangi bir resmî talep gelmedi ve güçlerimize yönelik gıda ambargosu da konulmadı. Bu tür iddiaları reddediyoruz” ifadelerini kullandı.[37]

Ekonomi
IKBY’nin ağustos ayı geliri 970 milyar dinar olurken eylül ayı gelirinin 974 milyar dinar olduğu belirtildi. Drawmedia sitesinin analiz raporunda yayımlanan bilgilere göre, IKBY eylül ayında 13 milyon 220 bin varil petrol sattı. Her bir varil 89,79 dolarla satıldı ancak IKBY petrolü piyasalarda normal fiyattan 12 dolar daha düşük fiyatla satıldığı için Erbil yönetimi petrol satışından 1 trilyon 491 milyar 156 milyon 510 bin dinar gelir elde etti. Harcamalardan sonra IKBY’ye 656 milyar 108 milyon 864 bin 400 dinarın kaldığı kaydedildi. Böylece IKBY’nin ağustos ayı geliri 970 milyar dinar olurken, eylül ayı gelirinin 974 milyar dinar olduğu belirtildi.[38] IKBY’nin eylül ayı gelirinde ağustos ayına göre artış görüldüğü ve bunun nedeninin de petrol ihracatında meydana gelen artıştan kaynaklandığı belirtildi.

IKBY Gümrük Genel Müdürü Samal Abdurrahman, IKBY’nin aylık gümrük gelirinde %10 azalma olmasına rağmen gümrük gelirinin 120 ila 150 milyar dinar arasında olduğunu belirtti. Ayrıca Abdurrahman, IKBY’ye ithal edilen 14 maddenin gümrükten muaf süresi bittikten sonra gümrük gelirinde artış yaşanacağını dile getirdi. Abdurrahman, birkaç ay öncesine göre, IKBY’nin sınır kapılarında ticari hareketin iyi yönde değiştiğini vurgulayarak bu sayede gümrük gelirinde artış yaşandığını belirtti.[39]

Sağlık ve Sosyal Hayat
IKBY Sağlık Bakanlığı verilerine göre, IKBY’de tespit edilen toplam yeni tip koronavirüs (Covid-19) vaka sayısı 465 bin 855’e yükselirken virüs nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısının 7 bin 469’de durduğu ve virüsü yenerek sağlığına kavuşan kişi sayısının da 458 bin 249’a ulaştığı kaydedildi.[40]

KÖRFEZ GÜNDEMİ

Suudi Arabistan
ABD’de süren Cemal Kaşıkçı davasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın avukatları, prensin başbakan olarak atanmasıyla dokunulmaz olduğunu ve yargılanamayacağını mahkemeye iletti. Bu sebeple avukatların davanın düşürülmesini talep ettiği aktarıldı. Daha öncesinde mahkeme, Muhammed bin Selman’ın dokunulmazlığı konusunda ABD Adalet Bakanlığından görüş talep etmiş, bunun için son tarih olarak 3 Ekim’i göstermiştir. Muhammed bin Selman’ın geçen hafta başbakan olarak atanmasıyla ABD Adalet Bakanlığı, değişen durumları değerlendirmek için 45 günlük bir uzatma talep etmiştir. Bunun üzerine Muhammed bin Selman’ın avukatlarının harekete geçtiği görülmektedir.[41]

Suudi Arabistan, 2029 Asya Kış Oyunları’na ev sahipliği yapmak için sunduğu teklifi kazandı. Söz konusu organizasyonun, Suudi Arabistan’ın 500 milyar dolarlık NEOM projesinin bulunduğu bölgede gerçekleştirileceği belirtildi. 2026’da tamamlanması beklenen TROJENA’da kayak alanı ve suni göl bulunacağı ifade edildi.[42]

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
Donald Trump’ın başkanlık döneminde gerçekleşen Katar ablukası sırasında, ABD’li bir yetkili olan Tom Barrack’ın, BAE’ye istihbarat sızdırdığı iddia edildi. Söz konusu davada Barrack’ın BAE’yle bağları olduğu iddia edildi ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’dan tanıklık etmesi talep edildi. Tillerson, Barrack hakkında çok bilgi sahibi olmadığını ancak Trump’la düzenli olarak buluşarak hassas meseleler de dâhil olmak üzere dış politika hakkında konuştuklarını ifade etti. Tillerson, abluka konusunda Trump’a BAE’yle görüşmemesini ve bu meseleyi kendi aralarında halletmeleri gerektiğini tavsiye ettiğini söyledi. Savcılık, Barrack’ın Trump yönetimindeki kişilerin Katar’a uygulanan abluka hakkında ne düşündükleri hakkında içerden bilgi sağladığını iddia etti. Barrack ise BAE’ye bilgi sağlamak, kayıtları tahrif etmek ve adaletin sağlanmasını engellemek suçlamalarını reddetti. Savcılar, Barrack’ın Trump’ı BAE’nin çıkarları için etkilemeye çalıştığını ve hatta 2017’de Oval Ofis’te Trump ve o dönem veliaht prens olan Muhammed bin Zayid arasında bir görüşme ayarladığını iddia etti.[43]

Katar
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve İngiltere Başbakanı Elizabeth Truss arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Görüşmenin gündem maddesinin ise enerji krizi olduğu aktarıldı. Görüşmede iki ülke arasında ticaret ve savunma ilişkilerinin gelişmesine dikkat çekildi.[44]

Suudi Arabistan-Katar İş Konseyi, Riyad’da toplandı ve ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesinin yollarını değerlendirdi. Konseyin daha fazla girişimci programlar planladığı ve yatırımı arttırmayı hedefledikleri belirtildi. 2022’nin ilk yarısında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 802 milyon riyale ulaştığı aktarıldı.[45]

ABD’li yetkililerin Doha’da Taliban üyeleriyle bir araya geldiği iddia edildi. Söz konusu görüşmenin El Kaide lideri Ayman el-Zevahiri’nin öldürülmesinin ardından ilk olması dikkat çekti. ABD’nin CIA Başkan Yardımcısı David Cohen ve Dışişleri Bakanlığı Afganistan Özel Temsilcisi Tom West tarafından temsil edildiği aktarıldı. Afganistan’ın geçici hükûmetinin ise istihbarat başkanı Abdülhak Wasiq tarafından temsil edildiği belirtildi.[46]

Kuveyt
29 Eylül’de Kuveyt’te gerçekleşen seçimlerin ardından yasa gereği hükûmetin istifa etmesi üzerine, 5 Ekim tarihinde Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf el-Ahmed el-Cabir el-Sabah, oğlu Şeyh Ahmed Nevaf el-Ahmed el-Sabah’ı tekrar başbakan olarak atadı.[47] Kabine üyelerinin belirlenmesine dair görüşmelerin ardından Başbakan Şeyh Ahmed Nevaf, Veliaht Prens Şeyh Meşal el-Ahmed’e bakanların listesini sundu.[48] Yetkililer tarafından Ulusal Meclisin ilk oturumunun ise 18 Ekim tarihinde gerçekleştirileceği açıklandı.[49] Kabinede yapılan değişikliklere bakıldığında Petrol Bakanı Muhammed el-Fares’in yerine Hüseyin İsmail’in atandığı görüldü. Maliye Bakanı Abdulvahap el-Raşid, bakanlık konumunu korudu. Kuveyt savunma bakanı olarak da Şeyh Abdullah Ali el-salim el-Sabah atandığı aktarıldı.[50]

8 Ekim tarihinde ise Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf’ın tıbbi kontrol amaçlı İtalya’ya seyahat ettiği duyuruldu. Emiri, Kuveyt’in İtalya Büyükelçisi Nasır el-Kahtani karşıladı.[51]

ABD Dışişleri Bakanlığı, Kuveyt’e olası bir yabancı askerî teçhizat satışını onayladı. Söz konusu satışın karadan havaya füze ve diğer ekipmanları içerdiği, Raytheon Technologies tarafından üretildiği belirtildi. 3 milyar dolar değerinde olan anlaşmayla ABD’nin Basra Körfezi’nde enerji altyapısını güvence altına almaya yardım edeceği aktarıldı. Satış hakkında Savunma Güvenliği İşbirliği Ajansı, ABD Kongresini bilgilendirdi ancak kongrenin satışa karşı çıkması durumunda Kuveyt’in kontrat hakkında müzakere edebileceği belirtildi.[52]

Umman
Ürdün Kralı Abdullah, Umman’a iki günlük bir ziyarette bulundu. Sultan Heysem bin Tarık ve beraberindeki heyet, Kral Abdullah’ı havalimanında karşıladı.[53] İki lider, birebir görüşme gerçekleştirdi ve görüşmede iki ülke arasındaki köklü ilişkileri değerlendirdi. Tarafların ilişkileri güçlendirecek iş birliği alanlarına da odaklandığı aktarıldı. Ayrıca liderlerin bölgesel ve uluslararası gelişmeleri de gözden geçirdiği belirtildi.[54] İki ülke arasında çeşitli alanlarda 7 mutabakat zaptı imzalandığı duyuruldu. Söz konusu anlaşmaların yükseköğrenim, araştırma ve keşif, turizm iş birliği alanlarında imzalandığı aktarıldı. Görüşmeler ve anlaşmalarda yatırım alanında ortaklığa da vurgu yapıldığı görüldü.[55]

Umman, ABD ve İran arasında bir köprü vazifesi görerek ABD vatandaşı olan Muhammed Bekir Namazi’nin Tahran’dan Muskat’a getirilmesini sağladı. Namazi, Umman’a ve Sultan Heysem bin Tarık’a teşekkürlerini iletti ve Umman’ın insani rolüne dikkat çekti.[56] Öte yandan Yemen’de ateşkesin tekrar sağlanması konusunda ise Heysem bin Tarık’ın çaba gösterdiği, ABD’nin ise bu çabayı takdir ettiği aktarılanlar arasındadır. ABD Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking’in Ummanlı yetkililerle görüşmeye devam ettiği belirtilmektedir.[57]

Bahreyn
Maldivler Cumhurbaşkanı İbrahim Muhammed Salih ve beraberindeki heyet, Bahreyn’e ziyarette bulundu. Kral Hamed bin İsa el-Halife ve Salih bir araya geldi ve iki ülke arasındaki sağlam dostluk ilişkisini değerlendirdi. Çeşitli alanlarda ve düzeylerde ortak iş birliğini de güçlendirmeye odaklanan iki lider, bölgesel ve küresel siyasal gelişmeleri de ele aldı. Taraflar özellikle ekonomi, ticaret, yatırım, turizm ve kültürel alanlarda iş birliği fırsatlarını değerlendirdi. İki ülke arasında dört mutabakat zaptı imzalandı.[58]

Bahreyn Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Kraliyet Muhafızları Komutanı Tümgeneral Şeyh Nasır bin Hamed el-Halife, ABD Savunma Bakanlığında Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Celeste Wallander’la bir araya geldi. Şeyh Nasır, ABD ve Bahreyn arasındaki uzun ve güçlü ilişkilere dikkat çekti; askerî ve savunma alanında her düzeyde gelişmiş bir iş birliği çağrısında bulundu.[59] Ayrıca Şeyh Nasır, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’la da bir araya geldi. Yapılan görüşmede iki ülke arasındaki stratejik ortaklığa ve tarihî ilişkilere dikkat çekildi. Taraflar, ikili ilişkileri geliştirmenin yollarını değerlendirdi.[60] Buna ek olarak Şeyh Nasır, ABD ile enerji alanı dâhil olmak üzere her alanda iş birliğine hazır olduklarını ifade etti ve Enerji Danışmanı Amos J. Hochstein’le de bir görüşme gerçekleştirdi.[61]

Yemen
6 Ekim tarihinde Husilerin Siyasal Büro üyesi Muhammed el-Bakhiti, gemilerin Yemen’e girmesinin engellemesi durumunda Husilerin zor kullanacağını ifade etti. Bakhiti, Husilerin limanların tekrardan açılmasına yönelik taleplerin karşılanmaması hâlinde, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki petrol tesislerine saldıracaklarına dikkat çekti.[62]

Yemen meşru hükûmetinin Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek, Husilerle ateşkes ilan etmek istediklerini ve tüm sorunları diyalogla çözmeye açık olduklarını ifade etti. Ahmed Awad, Husilerin barışı değil savaşı tercih etmesinin sebebinin ise finansal olarak fayda sağlamaları olduğunu belirtti. Bakan, uluslararası topluma Yemen’deki savaşı durdurmaları konusunda çağrıda bulundu.[63] Konu hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price tarafından da Washington’ın Yemen’deki durumdan dolayı endişeli olduğu ifade edildi. Ateşkesin ve meşru hükûmetin desteklendiğini ifade eden Price, Yemen’de barışın ve istikrarın sağlanması, halkın huzuru ve güvenliği için ateşkesin önemini vurguladı.[64]

KUZEY AFRİKA GÜNDEMİ

Mısır
Yunanistan ve Mısır dışişleri bakanları, Kahire'de bir araya geldi. Düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias Mısırlı mevkidaşı Semih Şukri’yle yaptığı görüşmede, Türkiye’yle Başbakan Abdulhamid Dibeybe yönetimindeki Trablus merkezli hükûmet arasındaki mutabakat zaptı üzerinde durulduğunu ifade etti. Dendias, Yunan sularını ihlal ettiklerini iddia ederek anlaşmaları “yasa dışı” olarak nitelendirirken Mısır Dışişleri Bakanlığı, Dibeybe hükûmetinin “herhangi bir uluslararası anlaşma veya mutabakat zaptı imzalama yetkisi olmadığını” ve Libya'nın geçen yıl aralık ayında ülke çapında seçimler yapamamasının ardından görev süresinin sona erdiğini öne sürdü.[65]

Mısır Dışişleri Bakanlığı, Cibuti’de bir kışlaya düzenlenen ve 7 askerin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırıyı kınadı. Yapılan açıklamada Mısır, Cibuti hükûmeti ve halkıyla saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine en derin taziyelerini iletiyor ve yaralılara acil şifalar diliyor” dendi.[66]

Libya
Türkiye ve Libya arasında hidrokarbon alanında mutabakat muhtırası imzalandığı açıklandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, resmî ziyaret kapsamında bulunduğu Libya'nın başkenti Trablus'ta Libya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Necla Menguş’la ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin, zor zamanlarında Libya'nın ve Libya halkının yanında olduğunu bundan sonra da hiç tereddüt etmeden yanında olacağını ve desteğini sürdüreceğini kaydeden Çavuşoğlu, “Batısıyla, doğusuyla, güneyiyle, Libya bizim için bir bütündür ve çok kıymetlidir. Millî birlik ve beraberliği engellemeye, kardeş kavgası çıkarmaya yönelik hamlelerin karşısında durmaya da Türkiye olarak devam edeceğiz. Bu anlayışla Libya'daki tüm kesimlerle de görüşüyoruz” ifadesini kullandı.  Çavuşoğlu ayrıca, “Bunu tüm muhataplarımıza da vurguluyoruz. Libya'yla olan ilişkilerimiz gücünü ortak tarihimizden komşuluk ve kardeşlik bağlarımızdan alıyor. Bugünkü görüşmelerimizde ilişkilerimizi daha da ileriye taşıma taahhüdümüzü karşılıklı olarak vurguladık. Bugün Necla Hanım'ın da söylediği gibi iki tane anlaşma imzaladık. Hidrokarbonlar ve protokol alanlarındaki mutabakat muhtıralarını imzaladık. Şu anda arkadaşlarımız üzerinde müzakere etmeye devam ediyorlar. Bugün inşallah gaz alanında da bir mutabakat muhtırasını imzalayarak dönmüş olacağız” şeklinde konuştu. Çavuşoğlu, gaz anlaşmasının enerji bakanları arasında müzakere edildiğini belirterek, imzalandıktan sonra içeriğinin açıklanacağını belirtti. Çavuşoğlu, deniz yetki alanları anlaşmasının hem Türkiye hem de Libya'nın çıkarlarını güvence altın alan bir anlaşma olduğunun altını çizerek, “Güzel olan, Libya'da geçmişte farklı pozisyonlarda bulunduğumuz tüm kesimlerin de bu anlaşmayı güçlü bir şekilde desteklemesidir” ifadesini kullandı.[67]

 Libya Ulusal Birlik Hükûmeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe enerji alanında birçok ülkeyle anlaşma yapacaklarını açıkladı. Trablus merkezli “February” televizyon kanalına açıklamalarda bulunan Dibeybe, “Bazı ülkelerin Türkiye’yle imzalanan mutabakat muhtırasına karşı çıkması beni ilgilendirmiyor” dedi. Türkiye’yle imzalanan anlaşmalarda yanlış olmaması için bir yıl boyunca tartışıldıktan sonra imza attıklarını dile getiren Dibeybe, Türkiye’yle yapılan anlaşma doğrultusunda Libya karasularında petrol arama çalışmalarını başlatmaktan geri adım atmayacaklarını ifade etti.[68]

Cezayir
Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, Cezayir’e bir ziyaret gerçekleştirdi. Başbakan Borne’a ziyaretinde bir grup Fransız bakan da eşlik etti. Borne ve heyeti, Cezayir Başbakanı Aimene Benabderrahmane tarafından havaalanında karşılandı. İkili daha sonra heyetleriyle birlikte ağırlıklı olarak ekonomik iş birliğini ele alan bir görüşme gerçekleştirdi. Borne, Cezayir Bağımsızlık Savaşı Şehitleri Anıtı’na çelenk bıraktı ve Cezayir’de yaşamış Fransız uyruklu kişilerin mezarını ziyaret etti. Borne, pazartesi günü ise Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’la görüşecektir. Başbakan Tout Sur l'Algerie (TSA) haber sitesine verdiği röportajda, ziyaretin “eğitim, kültür, ekolojik geçiş ve ekonomi” konularına odaklanacağını söyledi fakat ofisinden gelen açıklamaya göre, Fransa’ya gaz teslimatı meselesi gündeminde olmayacaktır. Cezayirli Sonatrach, temmuz ayında İtalyan, Fransız ve ABD'li büyük şirketlerle 4 milyar dolarlık bir petrol ve gaz üretim anlaşması imzalamıştı fakat uzmanlar Cezayir'in kısa vadede kapasiteyi artırma yeteneği konusunda şüpheli yaklaşmaktadır.[69]

 Sonatrach CEO'su Toufik Hakkar Bloomberg’le yakın tarihli bir röportajında İtalya'ya gaz akışının bu yıl %20 artarak 25,2 milyar metreküpe çıkacağını söylemişti. Şu an için imzalanan ve kamuoyuna açıklanan tek anlaşma, İtalyan grubu Enel ve onun İspanyol yan kuruluşu Endesa'yı ilgilendirmektedir. Diğer bir partner ise gaz teslimatlarında olası %50'lik bir artış konusunda müzakerelerin sürdüğü Fransız şirket Engie’dir. Cezayir, 2021 yılı itibarıyla Rusya ve Norveç'ten sonra Avrupa'nın en büyük üçüncü gaz ihracatçısı durumundadır.[70]

Cezayir yargısı önceki Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın kardeşi ve eski danışmanı Said Buteflika'nın 8 yıl hapis cezasına çarptırılması kararını onaylamıştır. Yargı ayrıca eski iş insanı Ali Haddad'ın dört yıl hapis cezasına çarptırılması kararını onaylamıştır. Abdülaziz Buteflika görevi kötüye kullanma, mal beyanında bulunmama, yasa dışı zenginleşme, kara para aklama, bir siyasi partinin gizli finansmanı ve yolsuzluk yoluyla elde edilen gelirleri gizlemeyle ilgili yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanmıştı.[71]

Tunus
IMF Genel Müdürü Kristalina Georgieva yaptığı açıklamada, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Tunus’la “çok yakında bir anlaşmaya varacağını” söyledi fakat Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) yaptığı açıklamada anlaşmanın bazı temel unsurlarına hâlen karşı olduklarını açıkladı. Tunus hükûmeti, haziran ayında IMF'nin kurtarma paketi için bir ekonomik reform planını açıklamıştı. Hükûmetin planındaki en temel üç nokta ise kamu çalışanları ücretleri, sübvansiyonlar ve devlet şirketleridir. Her ne kadar UGTT ve hükûmet geçen ay bu konularda üzerinde anlaşmaya varmış gibi görünse de UGTT Genel Sekreteri Noureddine Taboubi yaptığı açıklamada sübvansiyonların veya devlet şirketlerinin yeniden yapılandırılması konusunda hâlâ bir anlaşma olmadığını vurguladı. Taboubi, UGTT’nin haziran ayında hükûmetin reform planına karşı başlattığı grevi hatırlatarak, “acı verici tercihler yapıldığında sokaklarda halkımızla beraber olacağız” şeklinde konuştu.

Tunus Merkez Bankası da son 30 yılın en yüksek enflasyonuyla mücadele etmek için faiz oranlarını yükseltmiştir. Enflasyonun, ağustosta %8,6’yken eylülde %9,1'e yükselmesiyle Merkez bankası, enflasyonun kontrolden çıkmasını önlemek ve ekonomik ve finansal kırılganlıkları vurgulamak için faiz oranlarını yükseltmek zorunda olduğunu açıkladı. Ayrıca Merkez Bankası, döviz rezervlerinin son 3 yılın en düşük seviyesinde olduğunu ve 106 günlük ithalatı karşılayabilecek bir seviyede olduğunu belirtti.

Tunus Bağımsız Seçim Yüksek Kurumu, daha önce yaptığı açıklamada 17 Aralık’taki seçimlerde siyasi partilerin adayları finanse edemeyeceklerini adayların kendi finansmanlarını kendilerinin sağlaması gerektiğini belirtti. Daha önceki açıklamada partilerin seçimlere katılamayacağı ya da adayları için kampanya yürütemeyeceği açıklanmıştı fakat yeni açıklamada adayların parti logoları kullanmalarına izin verileceği belirtildi.

Tunus Dışişleri Bakanı Osman Cerandi, Tunus'un, Covid-19 salgını ve oluşan siyasi belirsizlik ortamı nedeniyle iki yıldır ertelenen Cerbe Adası’ndaki Frankofon Zirvesi'ne kasım ayında ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Cerandi ayrıca Frankofoni’nin 50. yıl dönümüne denk gelen Tunus Zirvesi'nin Frankofon iş birliği için bir dönüm noktası olmasını umduğunu ifade etti. [72]

Fas
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in kasım ayında Fas’a bir ziyaret gerçekleştirmesi beklenmektedir. İspanyol haber kanalı Okdiario tarafından hükûmet kaynaklarına dayandırılan haberde İspanya’yla Fas arasındaki üst düzey bir toplantının iki ülke arasındaki dostluk ve derin iş birliği açısından önemli olduğu vurgulandı. Gazete, son ikili üst düzey toplantının 2018'de yapıldığını, 2020'de planlanan bir toplantının Covid-19 salgını nedeniyle ertelendiğini ifade etti.[73] Ayrıca İspanya’nın Batı Sahra’ya yönelik tutumuyla ilgili olarak İspanya hükûmetinin verilerine göre, İspanya'nın Batı Sahra'daki tutumunu değiştirmesinin ardından uygulanan Cezayir yaptırımları Madrid'e 258 milyon dolardan fazla ihracat gelirine mal oldu.

Fas Ulusal Güvenlik ve Bölgesel Gözetim Genel Müdürlüğü Başkanı Abdellatif Hammouchi, bölgesel tehditlere karşı iş birliğini görüşmek üzere Abu Dabi Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Pilot Faris Khalaf Al Mazrouei'yi misafir etti. İkili Fas ve BAE arasındaki mevcut iş birliğini değerlendirdi ve bölgesel tehditlerle mücadele için iş birliğini daha da artırma kararlılığını açıkladı.

KAYNAKÇA

HAFTALIK RUSYA BASIN ANALİZİ (3-9 Ekim 2022)

ABD, Cezayir'in Moskova'yla Kavga Etmesini İstiyor
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RUİK) uzmanı Kiril Semyonov, Rusya-Cezayir ilişkileri ve ABD'nin bu ilişkileri bozma girişimleriyle ilgili görüşlerini “News.RU” haber sitesine değerlendirdi. “ABD, Cezayir'in Moskova'yla Kavgaya Etmesini İstiyor” başlıklı makalede Cezayir’in Rusya’yla ilişkileri geliştirmesine iten etkenleri şu şekilde sıraladı: Rus askerî teçhizatı, tahıl ve Moskova’nın Fas’la olan düşmanlığı. Uzman, Ukrayna'da Rus Özel Askerî Operasyonu’nun başlamasının ardından Cezayir’in kendisini Rusya'nın sadece ekonomik değil, aynı zamanda askerî-politik konularda da güvenilir bir ortak olarak gösterdiğini ifade etti: “Özellikle Cezayir, Ukrayna çevresindeki olaylarla bağlantılı olarak kabul edilen Rus karşıtı kararları BM'de oylamaktan kaçındı.” Ayrıca analist, Moskova ve Cezayir’in 24 Şubat 2022'den sonra da dış politika temaslarının yüksek dinamiklerini sürdürdüğüne dikkat çekerek eylül ayının sonunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Cezayirli mevkidaşı Ramtan Lamamra’yla “ikili iş birliğinin geliştirilmesi ve dış politika konularında koordinasyonun güçlendirilmesi” konusunu görüştüğünü hatırlattı.

Uzmana göre, Rus karşıtı yaptırımlara rağmen Rus-Cezayir askerî-teknik iş birliğinin devam edeceği muhtemeldir: “Rusya ve Cezayir arasındaki askerî bağların kökleri eskiye dayanır. Sovyetler Birliği, Fransız sömürgecilerine karşı mücadelede Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne mümkün olan tüm yardımı sağladı. Rus-Cezayir askerî-teknik iş birliği, SSCB'nin çöküşünden sonra da devam etti.” Cezayir ve ABD arasındaki ilişkilerin en kötü dönemlerden birini yaşadığını vurgulayan analist, “bu durumun nedeni Washington'ın Batı Sahra topraklarının Fas'a dâhil edilmesi konusunda Rabat'a verdiği destekten kaynaklanmaktadır” ifadelerini kullandı. Rusya-Cezayir arasında yeni ticaret ve ekonomik iş birliği alanlarının ortaya çıktığına işaret eden Semyonov, iki ülkenin önemli iş birliği alanlarından birinin nükleer enerji olduğunu ifade etti: “Böylece Cezayir, 2025 yılına kadar ülkenin ilk nükleer santralini kurmayı ve her 5 yılda yeni bir santral devreye almayı planlıyor. Öyle ki ülke, nükleer santrallerin işletilmesini sağlamak için yeterli kaynağa sahiptir: Cezayir'deki uranyum rezervleri yaklaşık 29 bin tona ulaşıyor ve bu da 1 bin ton kapasiteli iki istasyonun işletilmesine olanak sağlayacak.” Analist, Cezayir'in Mısır'dan sonra Rusya'nın nükleer santral kuracağı ikinci Afrika ülkesi olacağını ifadelerine ekledi.

Beyaz Saray, Tahran'ı Rejim Değişikliğine İtiyor
İran’da Mehsa Emini'nin ölümü nedeniyle ortaya çıkan protestolar ve söz konusu gösterilerin arka planına karşı ABD’nin Tahran’a yaklaşımı Rusya basınında geniş yer buldu. “Nezavismaya” gazetesinin 5 Ekim sayısında yayımlanan “Beyaz Saray, Tahran'ı Rejim Değişikliğine İtiyor” başlıklı uzman görüşlerine dayanan yazıda söz konusu haber, “İran protestolarının kapsamı Biden'a baş ağrısı verdi” ifadeleriyle değerlendirildi. Yazıda görüşlerine başvurulan Tahran'da yaşayan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi uzmanı Nikita Smagin ise protestolar bağlamında İran muhalif gruplarının olası etkisini şu şekilde özetledi: “Şu anda İran'da gösterilerin seyrine önemli ölçüde müdahale edebilecek organize bir muhalefet yoktur. Ülke dışındaki grupları göz önünde bulundurmuş olursak hepsi bir şekilde protestoyu etkileme girişiminde bulunsalar da ‘sahada’ neredeyse hiçbir etkiye veya desteğe sahip değiller. Bu durum gerek monarşi yapıları gerekse İran Halkının Mücahitleri Örgütü için de geçerlidir.” Uzman, muhalif grupları birleştiren temel noktanın İran’da gelişen siyasi sisteme karşı protestocuların desteklenmesi olduğunu ifade etti. Ancak tüm bunların yanı sıra analist, ABD’den fon alma noktasında söz konusu grupların kendi aralarında rekabet belirtileri gözüktüğünü de göz ardı etmedi: “Nitekim Batı, İran muhalefetine bütçe ayırma niyetinde bulunduğunda İslam Cumhuriyeti’nin sürgünde bulunan muhalif grupları bu durumdan faydalanmaya çalışarak zaman zaman başarılı olmalarına bakmaksızın İran'daki duruma fazla etki edemiyorlar.”

Analiste göre, İran muhalefetinin tüm yabancı yapıları arasında Kürt ayrılıkçılar protestolar üzerinde en belirgin etkiye sahip olabilir ve bu anlamda ABD Kürtler aracılığıyla durumu etkilemeye çalışabilir. Uzman, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Kürtleri desteklemeye yeşil ışık yaktığını ancak o zaman bu kararın işe yaramadığını hatırlattı: “Ama şimdi durum farklı. Nitekim Ahvaz'da ‘Arap dirilişi’ örgütlerinin, Pakistan'daki İran'ın Sistan ve Belucistan eyaletlerindeki durumu değiştirmek isteğinde bulunan Beluç grupları bulunmasına rağmen söz konusu gruplar ya haydutlara ya da teröristlere benziyor.  Bu nedenle ABD’yle köklü bağları olan Kürtler özel ilgi görmektedir. Aksi takdirde, bugün İran protestosu lidersiz ve örgütsüz bir olgudur.”

ABD, Araplarla ve Rusya’yla Olan Petrol Savaşını Kaybetti
Petrol üretimini azaltmaya yönelik yeni OPEC anlaşması Rusya basınına yansıtılarak değerlendirildi. “Vzglyad” gazetesinin 5 Ekim sayısında yayımlanan “ABD, Araplarla ve Rusya’yla Olan Petrol Savaşını Kaybetti” başlıklı uzman görüşlerine dayanan yazıya göre OPEC+ ülkeleri, 2020 yılından bu yana üretimde en büyük kesintiye gitmeği kabul etti. Yazıda Arap dünyasının Washington'a karşı çıkmasının nedenleri ve mevcut OPEC+ kararının ABD için sonuçları incelendi. Yazıda görüşlerine başvurulan özel yatırımcı, “Pratik Yatırım Okulu”nun kurucusu Fedor Sidorov’a göre, akaryakıt maliyetinde yeni bir artış, vatandaşların Biden yönetiminden memnuniyetsizliğine neden olacaktır.

Tartışmanın diğer katılımcısı olan Rusya Federasyonu hükûmeti nezdindeki Finans Üniversitesi uzmanı Igor Yushkov’a göre ABD, artık rezervlerini satmayacağını, tam tersine rezervlerde petrol alımına geçmek zorunda kalacaklarını söyledi: “Bir yandan Suudi Arabistan ve OPEC+ üyeleri piyasadaki petrol arzını azaltırken, diğer yandan ABD'den petrol talebi artacaktır. Bu durum petrol kıtlığını artırmasının yanı sıra petrol fiyatlarında daha da büyük bir artışa yol açacaktır. ABD bu durumu çok iyi fark ediyor.” Uzman, ABD’nin Suudi Arabistan'dan kotaları ve üretimi artırmamasını istemesine karşın Suudilerin yine de çatışmaya gittiklerini belirtti. Ayrıca, analist, tüm bunların yanı sıra Suudi Arabistan’ın Ortadoğu'daki ABD müttefiklerinden biri olmaya devam edeceği görüşünü savundu.

Konuyla ilgili görüşlerin paylaşan Ulusal Enerji Güvenliği Fonu'nun önde gelen uzmanı, Rusya Federasyonu hükûmeti nezdindeki Finans Üniversitesi araştırma görevlisi Stanislav Mitrahoviç, ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin gerilmesini şu şekilde özetledi: “OPEC'in Arap tarafı, ABD'nin petrol tedarikçilerine baskı yapmak için finansal ve diğer yeteneklerini çok sert kullanmasından memnun değiller. Nitekim Amerikalıların önce Rus petrolü için, sonra Arap petrolü için tavan fiyat belirleyeceğini anlıyorlar.” Uzman öngörülerine göre, ABD Avrupa'yı Arap enerji kaynaklarına bağlayacak ve birkaç yıl içinde Arap ülkelerinin demokratik bir şekilde anlaşılmayan teokratik monarşiler olduğunu hatırlayacaklar.”

Uluslararası Düzendeki Kriz Bağlamında Rusya ve Türkiye Arasında Yeni İlişki Modeli
7 Ekim'de “Valday” Uluslararası Tartışma Kulübü tarafından Rus ve Türk uzmanların katılımıyla iki ülke ilişkileri konusunda panel düzenlendi. Konferansta tartışılan konular “Uluslararası Düzendeki Kriz Bağlamında Rusya ve Türkiye Arasında Yeni İlişki Modeli” başlıklı video, makale şeklinde kulübün sayfasında yayımlandı. Tartışma sırasında Ukrayna'daki özel askerî harekatın başlangıcından bu yana Rusya ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin değişimi, Rusya ve Türkiye’nin, Avrupa ve Ortadoğu'da yeni birçok merkezli uluslararası sistemin oluşumundaki rolü gibi konulara değinildi. “Valday” Uluslararası Tartışma Kulübü Program Direktörü Andrey Sushentsov, Rusya ve Türkiye ilişkilerini modern uluslararası koşullarda bir ortaklık örneği şeklinde yorumladı: “Her iki devlet çağdaş uluslararası ortamın doğasını ilk tanıyanlar olmalarının yanı sıra, değerlendirmelerinde gerçekçiliğe, dış politika çıkarlarında egemenliğe güvendiler.”

Uzmana göre, Batı'da ulusal çıkar genellikle kendi gündemini veya sahte dayanışmayı ithal etmek olarak anlaşılır ve bu da oldukça sonuçlara yol açar: “Bu bağlamda kendi çıkarlarına ve egemenliklerine güvenen Rusya ve Türkiye örneği 21. yüzyıl dünyasına yayılacaktır.” Ayrıca analist, “Moskova ve Ankara arasındaki ilişkilerin niteliğini büyük ölçüde, yapıcı bir diyalog kurmayı başaran iki liderin diplomasisi belirliyor” ifadelerini kullandı. Rusya Dışişleri Bakanlığı nezdinde Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü (MGIMO) Direktörü Maksim Suchkov’a göre, ABD için Türkiye bir müttefiktir ancak bir ortak değildir: “Rusya için korelasyon bunun tersidir. Öyle ki Rusya'da Türkiye'nin "müttefik" davranışına ilişkin büyük beklentiler yoktur. Türkiye'nin önemli bir stratejik ortak olduğunu anlamak gerek Ankara'yı gerekse Moskova'yı sürekli karşılıklı çıkar arayışına itiyor.” Uzmana göre, son yıllardaki bir dizi silahlı çatışma bağlamında Rusya ile Türkiye arasında etkileşimin pekiştirilmesi ilişkilerin üç ilkesini geliştirdi: Ankara için temel önemde sahip olan güvenlik konularını anlayışla ele almak, kriz zamanlarında etkileşim için “kırmızı çizgiler” ve fırsatlar koridorunu belirlemek, Türkiye'nin diğer ortaklarının (özellikle ABD) hatalarından yararlanmak ve bunun tersini oynamak. Suchkov, çağdaş Rusya-Türkiye ilişkilerini şu şekilde özetledi: “Putin ve Erdoğan arasındaki ilişkiler, kamuoyunda her şeyin yolunda olduğuna dair bir tablo oluşturuyor ancak bir tür kriz olduğunda, tablo tersine dönüyor. Bu gibi durumlar ilişkileri kırılgan noktaya getirmesinin yanı sıra aynı zamanda esnek hâle de getiriyor. Başlayan Batılılaşma çağında Türkiye, Rusya'yı kendi stratejik egemenliğini güçlendirmek için bir kaynak olarak görürken, Rusya ise Türkiye'yi büyük bir güç statüsünü yükseltmek noktasında bir araç olarak görmektedir.”

Analist, ortak payda devam ettiği sürece, Rusya’yla Türkiye arasındaki ilişkilerde kırılganlıktan çok esneklik olacağını ifadelerine ekledi. Rusya Bilimler Akademisi Doğu Araştırmaları Enstitüsü Arap ve İslam Araştırmaları Merkezi Araştırma Görevlisi Grigori Lukyanov ise Türkiye-Suriye sınırında Rusya’yla Türkiye arasındaki çatışmayı hatırlatarak bu tür çatışmaların ancak liderlerin müzakere yeteneğiyle çözülebileceği görüşünü savundu: “Müzakere etmek için bir sebep ve irade bulmak gerekiyordu. Rusya ve Türkiye bu ‘kırmızı çizgileri’ ve fırsatlar koridorunu tespit edebildi.” Ayrıca analist, Rusya ve Türkiye'nin karşılıklı çıkarlarının yanı sıra kurumsal bir temeli olduğunu belirtti: “Bu temel, ekonomi ve ticarette güçlü bir karşılıklı rezervin varlığına dayanmaktadır. Türkiye ve Rusya birbirlerinin pozisyonlarını öğrenmeye açıklar.”