Haftalık Ortadoğu Gündemi

Ortadoğu Gündemi: 7-13 Kasım 2022

Ortadoğu, dünyanın en dinamik gündemine sahip bölgelerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla bölgeyi anlamak, söz konusu gelişmelerin aktif olarak takip edilmesini gerektirmektedir. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM), uzmanlaşmış departmanları aracılığıyla bölgedeki siyasal, sosyal, ekonomik ve askerî gündemi, diplomasi trafiğini yakından izlemekte; bunları alanlarına hâkim araştırmacıları aracılığıyla görüş, analiz ve raporlara dönüştürerek ilgililerinin bilgisine sunmaktadır. Bu bağlamda, Ortadoğu’da meydana gelen önemli gelişmeler, “Ortadoğu Gündemi” başlığı altında haftalık olarak okuyucuyla paylaşılmaktadır.

IRAK GÜNDEMİ

Siyaset
Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani, Erbil'deki sorunların ancak anayasayla çözülebileceğini söyledi. Yaptığı açıklamada birçok konuyu ele alan Sudani, yolsuzluk dosyalarının üzerine gidileceğini belirtirken, İran ve Türkiye’nin Irak topraklarına yönelik operasyonlarına karşı Irak’ın birleştirici tutuma sahip olması gerektiğini belirtti.[1]

Irak Başbakanı Sudani başkanlığındaki Valilikler Arası Koordinasyon Yüksek Komisyonu, yaptığı toplantıya dair karar metni yayımladı. Toplantıda vilayetlerde yaşanan sorunlarla ilgili bir rapor hazırlaması için bir komisyon oluşturulmasına karar verildi. Açıklamada, “Komisyon, tüm vilayetler için vali gözetiminde ve Federal Mali Denetleme Dairesi denetiminde (iç gelir hesabı adında) bir hesap açacak, hesap verilen hizmetlere bağlanacak, diğer tüm hesaplar iptal edilecek ve şu anda vilayet meclislerinin bulunmaması nedeniyle valiye planlama bütçesini onaylama yetkisi verilecek” ifadeleri kullanıldı.[2]

Irak Başbakanı Sudani, eski Başbakan Adil Abdülmehdi ile görüşme gerçekleştirdi. Sudani, Irak'ın yeni kabinesinin hükûmet programının Irak vatandaşlarının hizmet seviyesini yükseltmeye ve yaşam kalitesini iyileştirmeye odaklanması gerektiğini belirtti. Her iki liderin de aynı konuya dikkat çektiği basına yansıdı.[3]

Diyala’dan resmî bir kaynağın açıklamasına göre İran'ın, vilayet üzerinden Irak ile yeni bir sınır kapısı açmanın ilk aşamasını tamamladığı belirtildi. İran tarafından planlanan ancak Irak hükûmeti tarafından onaylanmayan Korsnek Sınır Kapısı bölgesinde yasa dışı ticaret ve kaçakçılığın yapıldığı Irak basınına sık sık yansırken, İran yasalarının valilerin komşu ülkelerle yeni sınır kapıları açmasına izin verdiği ancak Irak'ta durumun böyle olmadığı belirtiliyor.[4]

Irak Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Sudani’nin başkanlık ettiği Ulusal Güvenlik Bakanlar Konseyi toplantısında, Irak'ta genel güvenlik durumu ve ülke genelinde kamu güvenliğiyle ilgili çok sayıda hayati dosya ele alındı. Toplantıda, hükûmetin bilgisi ve onayı olmadan, tüm resmî makamların resmî dış heyetleri ziyaret etme veya kabul etmesini önleme ve bu karara uymayanlar hakkında yasal işlem başlatılması kararı alındı. Toplantıda ayrıca, Ulusal Güvenlik Kurulunun kurtarılan bölgelerdeki vatandaşların güvenlik kontrollerini kaldırma kararını uygulamayan güvenlik ve istihbarat teşkilatlarına karşı soruşturma komisyonu oluşturulması kararı alındı.[5]

Güvenlik
Lübnanlı güvenlik kaynakları, Saddam Hüseyin’in oğlu olduğu iddia edilen Abdullah Sabavi adlı terör örgütü IŞİD üyesinin Iraklı makamlara teslim edildiğini açıkladı. 1994 doğumlu olan Sabavi’nin, çeşitli IŞİD eylemlerine katıldığı belirtilmekle beraber Irak tarafından iadesinin istendiği belirtildi.[6]

Irak’tan Suriye’ye yola çıkan 23 tankerden ikisinin el-Kaim Sınır Kapısı’ndan çıktıktan sonra drone tarafından hedef alınarak vurulduğu belirtildi. İki tankerin vurulmasının ardından kalan 21 tanker Irak toprakları içinde tutuldu.[7]

Suriye’nin kuzeydoğusunda Irak sınır bölgesinde İran destekli Şii milislerin hedef alındığı hava saldırısında çoğu milis olmak üzere en az 14 kişinin öldüğü belirtildi. ABD tarafından yapılan açıklamada, saldırının ABD tarafından gerçekleştirilmediğinin altı çizilirken İsrail’in saldırı hakkında yorum yapmadığı görüldü.[8]

Irak Savunma Bakanlığı, silahlı kuvvetler çatısı altında görev yapan subaylara uyarı yönergesi gönderdi. Yönergede, “kilo verin ya da emekliye ayrılın” uyarısı yapılarak, subayların fiziksel olarak formda kalmaları gerektiğine vurgu yapıldı.[9]

Ekonomi
Irak Başbakanı Sudani, özel sektörde faaliyet gösteren çok sayıda iş insanı, yatırımcı ve girişimciyi kabul etti. Görüşmede; ulusal ekonomik durum, özel sektörün çalışma beklentileri, özel sektörün kalkınma ile iş fırsatlarının genişletilmesine katkısı ve önündeki önemli engeller ele alındı. Sudani, hükûmetin hayati bir alan olan ekonomi sektörünün gelişmesine engel teşkil eden yanlış uygulamaları sona erdirme kararlılığını teyit etti ve devletin ekonomik olarak düzeltilmesinin özel sektörün katılımı olmadan yapılamayacağına dikkat çekti.[10]

Sağlık ve Sosyal Hayat
Pennsylvania Üniversitesinden bir ekip tarafından Musul’da yapılan restorasyon çalışmaları esnasında Mashki Kapısı'nda keşfedilen yedi tablet antik kaya oyması için ekstra koruma gerekliliğinin altı çizildi. Arkeolog ekibi tarafından yapılan açıklamalarda çevresel ve doğal etkililerin eserlere zarar verebileceği ve bu tip kültürel mirasların Iraklılar tarafından çok bilinmediği belirtildi.[11]

Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’nda konuşan Irak Cumhurbaşkanı Latif Reşid, ülkedeki kuraklığa dikkat çekti. Irak’ın yağmur seviyesinin azalması sonucu kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını dile getiren Reşid, Türkiye ile İran’ı bu krizi aşmak için iş birliğine davet etti. Artan kuraklığın Irak’ta tarım alanlarının azalmasına yol açtığını vurgulayan Reşid, küresel ısınma ve çölleşmeden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Irak’ın sahip olduğu toprakların yüzde 40'ının tehdit altında olduğunu belirtti.[12]

Irak Su Kaynakları Bakanlığı Sözcüsü Hatem Hamid, ülkede etkili olan sağanak yağışın Dicle ve Fırat Nehirlerindeki su seviyesini yükselttiğini açıkladı. Sokaklarda biriken suyun nehirlere karıştığını aktaran Hamid, ülkenin bazı bölgelerinin İran tarafından gelen sele maruz kaldığını da sözlerine ekledi. Bağdat Belediye Başkanı Ammar Musa da aşırı yağış nedeniyle başkentin sokak ve caddelerinde su birikintilerinin oluştuğunu ifade ederek, yağış şiddetine karşı belediye imkânlarının yetersiz kaldığını kaydetti.[13]

TÜRKMEN GÜNDEMİ

Siyaset
Irak Türkmen Cephesi (ITC) ve Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi Başkanı Hasan Turan, listesi bünyesinde yer alan Türkmen siyasi parti başkanlarıyla toplantı düzenledi. Toplantıda, Türkmen birliğinin güçlendirilmesi, Türkmen haklarının korunması ve Türkmen bölgelerinde güvenlik konuların ele alındığı açıklandı.

Irak Tükmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, Kerkük Özel Maarif Okullarından bir heyeti kabul etti. Kabulde, yeni eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla Kerkük’teki eğitim durumu ve olabilecek idari engeller hakkında görüşüldü.

Türkmeneli Partisi Başkanı Riyaz Sarıkahya Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ile görüştü. Görüşmede, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin kabinesinde Türkmenlerin temsili ele alındı.

Irak Tükmen Cephesi (ITC) Kerkük Milletvekili ve Irak Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Erşat Salihi başkanlığında bir heyet, Irak Adalet Bakanı Halit Şivani’yi ziyaret etti. Heyet ziyarette, bakanlığı yeni devralan Şivani’yi tebrik etti. Görüşmede ayrıca, bakanlığa bağlı teşkilatlarla Parlamento İnsan Hakları Komisyonu arasında koordine içerisinde çalışmaların sürdürüleceği vurgulandı.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Milletvekili ve Irak Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Erşat Salihi, Irak Sağlık Bakanı Salih Mehdi Hasnavi ile görüştü. Salihi görüşmede, göreve yeni gelen Hasnavi’yi tebrik etti. Salihi ayrıca, genel olarak Irak ve özel olarak Kerkük’teki sağlık sektörünün reforma ihtiyacı olduğunu ve sağlık kurumlarında sağlık personeli ve ekipman sayısının yetersiz olduğunu vurguladı.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Siyasi Büro Üyesi Mardin Gökkaya başkanlığında bir heyet ITC Telafer İlçe Başkanı Cengiz Kasap’ı ziyaret etti. Ziyarette, ilçedeki siyasi, güvenlik ve hizmet konuları ele alındı.

Güvenlik
Kerkük Polis Müdürlüğü Basın Sözcüsü Amir Nuri’nin yaptığı açıklamada, Federal Polis Güçleri Kerkük’ün güney kırsalından varlık gösteren terör örgütü IŞİD’e yönelik operasyon düzenledikleri belirtildi. Düzenlenen operasyona ilişkin yapılan açıklamada, eylem hazırlığında olan 2 IŞİD mensubunun yakalandığı açıklandı.[14]

Irak Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul’ün yaptığı açıklamada, Salahaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ilçesinin kırsalında konuşlu terör örgütü IŞİD’e yönelik hava operasyonu düzenledikleri bildirildi. Düzenlenen operasyona ilişkin açıklamada bulunan Resul, ilk belirlemelere göre örgütün önde gelen isimlerinden; Ebu Hind kod adlı Firas Şukur Mahmud el-Uceyli, Ebu Seyf kod adlı Ecved Casim Muhammed Salih el-Uceyli, Ebu Muslim kod adlı Ahmet Ali Hammud Ayyaş el-Felah, Yahya Abdurrahman Mahmud Velid el-Bayati isimli teröristlerin öldürüldüğü açıklandı.[15]

Sağlık ve Sosyal Hayat
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Karabağ zaferiyle ilgili bir kutlama mesajı yayımladı. Turan mesajında, “Can Azerbaycan’ın 8 Kasım 2020 tarihinde Karabağ’ın azatlığını elde etmesinden dolayı Azerbaycanlı kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm Türk dünyasını en içten dileklerimizle kutlar, esaret altında kalmış ve azatlık bekleyen diğer bölgelerimizin de en yakın zamanda kurtuluşa ermesini ve bağımsızlığını kazanmasını yüce Allah’tan temenni ederiz” ifadeleri yer aldı. [16]

Irak Türkmen Cephesi (ITC) teşkilatlarına bağlı Türkmen Öğretmenler Birliği Kifri İlçesi Şubesi Sorumlusu İmat Hacıoğlu başkanlığında toplantı düzenledi. Toplantıda, birliğin genel olarak faaliyetleri ele alındı Toplantıda ayrıca, birliğin gelecek dönemde yapacak projeleri hakkından fikir alışverişinde bulunuldu. [17]

IKBY GÜNDEMİ

Siyaset
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Parlamentosundan 12 milletvekili çekildi. IKBY Parlamentosu Kürdistan Adalet Cemaati (Komal) Grup Başkanvekili Abdustar Mecid, 6 Kasım’da yaptığı basın açıklamasında 12 milletvekilinin IKBY Parlamentosundan çekildiğini duyurarak toplantıları boykot edeceklerini bildirdi. Mecid, çekilen milletvekillerinden yedisinin Komal’dan dördünün ise Değişim Hareketi’nden (Goran) ve kalan bir milletvekilinin ise bağımsız Milletvekili Diyari Enver olduğunu söyledi.[18] Öte yandan 5 milletvekilinden oluşan Kürdistan İslami Birliği (Yekgirtu) Grup Başkanvekili ile Goran Milletvekili Şayan Asker ile Yeni Nesil Hareketi (YNH) Milletvekili Kazım Faruk’un parlamentodan istifa ettiği belirtildi. Geçen hafta IKBY Parlamento Başkanlığına sunulan istifa dilekçesinin hâlâ onaylanmadığı öğrenildi.[19] Diğer taraftan Yeni Nesil Hareketi (YNH) Grup Başkanvekili ise, “6 Kasım’dan itibaren parlamentonun toplantılarına katılmayacaklarını ve milletvekili maaşı almayacaklarını” duyurdu.[20] Böylece toplam 22 milletvekili IKBY Parlamento toplantılarına katılmayacak. Milletvekilleri, çekilme kararının “IKBY Parlamentosunun görev süresinin uzatılması” nedeniyle alındığını kaydetti. 9 Ekim’de 80 vekilin oyuyla IKBY Parlamentosunun görev süresi 2023 sonuna kadar uzatılmıştı. Uzatma kararı, IKBY’de muhalefet partileri arasında rahatsızlık yaratmış, YNH tepki göstererek söz konusu kararın “yasa dışı” olduğunu bildirmişti.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), 3-6 Kasım 2022 tarihlerinde bin 61 delegenin katılımıyla Duhok'ta “Özgürlük, Demokrasi ve Adalet” sloganı ile gerçekleştirdiği 14. Olağan Kongresi’nin sonuç bildirgesini açıkladı. IKBY’deki tüm taraflara birlik çağrısı yapılan bildirgede, karşılıklı ilişkilerde yeni bir sayfa açılması, sorunların diyalog ve anlayış yoluyla çözülmesi gerektiğine vurgu yapıldı. KDP Başkanı Mesud Barzani’nin kongrenin açılışında yaptığı konuşmaya yer verilen bildirgede, özetle şunlar kaydedildi: “Başkan Barzani, IKBY Başkanı olarak görev yaptığı süre boyunca gurur duyduğu iki noktaya dikkat çekti. Barzani, bunlardan birincisinin destek için Peşmerge güçlerini Arappınar’a (Ayn el-Arap) göndermek, ikincisinin ise IKBY bağımsızlık referandumunu gerçekleştirmek” olduğunu belirtti. Kongrenin ilk oturumunda kongre divan kurulu seçiminin ardından oy birliğiyle Mesut Barzani yeninden KDP genel başkanlığına seçildi. Başkanın seçilmesinin ardından birinci (Neçirvan Barzani) ve ikinci başkan yardımcıları (Mesrur Barzani) da seçildi. Kongrede KDP başkanlık divanının raporundan sonra iç tüzük, program, siyasi rapor, şikâyet ve öneriler için dört komisyon kuruldu. Kongre, iç tüzük, teşkilat ve organlar arasındaki ilişkilerin günümüz şartlarına uygun olarak gözden geçirilmesini gerekli gördü. Öte yandan, iç tüzükte MKYK adı Merkez Komitesi olarak değiştirildi. İç tüzükte yapılan bir diğer değişiklik de kadınların Merkez Komitedeki katılım oranının yüzden 15'ten az olmayacak şekilde artırılması oldu. Ayrıca kongre, KDP Başkanı Barzani’nin önerisi üzerine oy birliğiyle Yezidi Kürt birinin de Merkez Komiteye seçilmesine karar verdi. Kongre, IKBY’de “iktidarın kaynağı halktır” prensibi ışığında parlamenter sistemin güçlendirilmesi, yönetim sisteminin demokratikleştirilmesi, güçler ayrılığı ve dengesi; kurumların bağımsızlığı ve verimliliği; hukukun üstünlüğü ve kadın hak ve özgürlüklerinin korunması ilke ve stratejilerini onayladı. İnsani ve toplumsal açıdan partinin, “IKBY bilincinin yükseltilmesi” için IKBY’deki çok kültürlü yapının, birbirini kabul ve karşılıklı saygı kültürünün korunması için çalışmaya devam edeceğine vurgu yapıldı.[21]

Çin’in Erbil Başkonsolosu Ni Ruchi, ülkesinin IKBY ile ilişkilerini geliştirmeye devam edeceğini vurguladı. Rudaw televizyon kanalının bültenine katılan Çin'in Erbil Başkonsolosu Ni Ruchi, IKBY ile Çin arasındaki ilişkilere değinerek, iki taraf arasındaki ekonomik iş birliğinin 20 yıl önce başladığını belirterek, “Pekin ve Erbil, petrol ve gaz, ticaret, sağlık ve sanayi dâhil olmak üzere birçok alanda birlikte çalışmaktadır” dedi. Çin Başkonsolosu, koronavirüsün patlak vermesinin ardından IKBY’ye maske ve aşı sağlayan “ilk ülke” olduklarını hatırlattı. Başkonsolos Ni Ruchi ayrıca IKBY’de 30'dan fazla Çinli şirketin olduğunu ve yaklaşık 2 bin Çinli vatandaşın çalıştığını kaydetti. Ni Ruchi “IKBY hükûmeti, Çin ile IKBY arasındaki iş birliğini tam olarak destekliyor. Aynı zamanda Çinli şirketlerin birçok sektörde iş birliğini güçlendirmesine yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı. Eğitim ve kültür alanında her iki ülke arasındaki iş birliğinin yoğun olduğunun altını çizen Ruchi, Erbil'deki Selahaddin Üniversitesinde Çince dil bölümünün ve Pekin Üniversitesinde Kürtçe bölümünün açılması da dâhil olmak üzere iyi bir iş birliğine sahip olunduğunu belirtti. Ruchi ayrıca Erbil ile yenilenebilir enerji, iklim değişikliğiyle mücadele ve çölleşme alanlarında iş birliğini genişletmeyi umduklarını söyledi.[22]

Güvenlik
Süleymaniye’de terör örgütü IŞİD’e bağlı iki kişi öldürüldü. Süleymaniye Asayişi, “Çemçemal sınırındaki Kçani bölgesinde, asayiş güçlerimiz ve iki IŞİD üyesi arasında çatışma yaşandı. Yaşanan çatışmada 2 IŞİD’li öldürüldü” şeklinde yazılı bir açıklamada bulundu. Asayiş güçlerinin aktardığına göre ablukaya alınan IŞİD’liler, asayiş güçleriyle silahlı çatışmaya girdi. Süleymaniye Asayiş güçleri, IŞİD’lilerden haberdar olduklarını ve hâkim onayından sonra örgüt üyelerini yakalamak için operasyon yaptıklarını aktardı.[23]

Annesini ve iki kız kardeşini öldüren Bağdatlı zanlı Erbil’de yakalandı. IKBY Güvenlik Konseyi tarafından yapılan açıklamada, “Annesini ve 2 kız kardeşini öldüren zanlının 10 Kasım’da Erbil’de yakalandığı” bildirildi. Öte yandan Irak hükûmetine bağlı Güvenlik Medya Ağının bildirdiğine göre, 8 Kasım’da Irak'ın başkenti Bağdat'ta annesini ve 2 kız kardeşini öldürdüğünden şüphelenilen zanlı, IKBY’de Asayiş tarafından yakalandı. Irak Terörle Mücadele Servisi (CTS) ile IKBY’nin terörle mücadele birimleri arasındaki koordinasyon, 2022 yılının başından bu yana en az 21 “yüksek profilli” zanlının yakalanmasına katkı sağladı.[24]

Ekonomi
IKBY, başta ekonomi kaynaklı sorunlar olmak üzere sorunların çözümü için Bağdat ile müzakereleri yürütmek üzere bir heyet oluşturdu. Irak Petrol Bakanlığından bir yetkili ise “Bağdat ile Erbil arasındaki sorunun en fazla altı ay içinde çözüleceğini” vurguladı. Heyetin oluşturulması dolayısıyla yapılan açıklamada, yeni hükûmetin bu sorunların çözümünü bir an önce gündeme alması gerektiği vurgulandı. 9 Kasım’da IKBY Başbakanı Mesrur Barzani başkanlığında toplanan IKBY Bakanlar Kurulu, Bağdat ile görüşmek üzere birkaç bakan ve üst düzey yetkililerden oluşan bir müzakere heyeti oluşturdu. Erbil ile Bağdat arasındaki gerilimin, Şubat 2022’de Irak Federal Yüksek Mahkemesinin, IKBY’nin Petrol ve Gaz Yasası’nı “anayasaya aykırı” olarak kabul etmesinden bu yana tırmandı. IKBY defalarca, mahkemenin kararının anayasaya uygun olmadığını bildirdi. Başbakan Mesrur Barzani ise bu ayın başlarında, Erbil ve Bağdat arasında ortak bir hidrokarbon yasa taslağının hazırlanmasının iki taraf arasında devam eden sorunları çözmek için çok önemli bir adım olacağını kaydetmişti. Irak Petrol Bakanlığı Hukuk Dairesi Genel Müdürü Lays Abdulhusen ise Erbil ile Bağdat arasındaki petrol ve gaz anlaşmazlıklarının anayasanın farklı anlaşılması ve yorumlanmasından kaynaklandığını belirterek bu sorunun en fazla 6 ay içinde çözüleceğini belirtti.[25]

Iraklı kaynaklara göre Başbakan Sudani, ekim ayından itibaren Erbil’e 200 milyar dinar gönderilmesine karar verdi. Bağdat ile Erbil arasında 15 Haziran 2022 tarihinde yapılan anlaşmaya göre, Bağdat’ın aylık 200 milyar dinarı Erbil’e göndermesi gerekiyordu. Ancak Ocak 2022’den itibaren bu pay IKBY’ye gönderilmemişti. Iraklı ekonomi uzmanı Nebil Mersumi, “Irak’ın 2023 bütçesinde Erbil’in payının garanti edildiğini” belirtti. Irak hükûmetinin kurulması için siyasi taraflar arasında yapılan anlaşmada Irak’ın 2023 bütçesinde IKBY’nin payı tespit edildiğini belirten Mersumi, ekim ayından sonra IKBY’ye ödeme yapılacağını ileri sürdü.[26]

Sosyal Hayat ve Sağlık Durumu

IKBY Sağlık Bakanlığının resmî Facebook sayfasından yapılan açıklamada, IKBY’de toplam Covid-19 vaka sayısının 466 bin 156’ya yükseldiği, virüs nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı ise 7 bin 469’da dururken virüsü yenerek sağlığına kavuşan kişi sayısının ise 458 bin 534’a ulaştığı belirtildi.[27]

KÖRFEZ GÜNDEMİ

Güvenlik
Geçtiğimiz hafta içerisinde Körfez bölgesinin güvenlik konusuyla ilgili gündeme gelen en önemli başlıklardan bir tanesi, KİK ülkeleri savunma bakanlarının Riyad’da bir araya gelmeleriyle birlikte KİK Ortak Savunma Konseyi 19. Toplantısı’nın Riyad KİK Genel Merkezinde düzenlenmesiyle ilgili oldu. 08 Kasım tarihinde Suudi Arabistan Savunma Bakanı Halit bin Selman bin Abdülaziz’in başkanlığında Riyad’da düzenlenen toplantıya sırasıyla KİK Genel Sekreteri Dr. Nayif Felah Mübarek el-Hacref, KİK Birleşik Askerî Komutanlığı Komutanı Iyd bin Avvad eş-Şelevi, Birleşik Arap Emirlikleri Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed bin Ahmet el-Bevadri, Bahreyn Savunma İşleri Bakanı Abdullah bin Hasan en-Nueymi, Umman Sultanlığı Savunma İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Şihab bin Tarık Al Said, Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Halit bin Muhammed el-Atiyye ve Kuveyt Savunma Bakanı Ali Abdullah es-Sabah katıldı. Toplantı sırasında KİK ülkelerinin güvenlik meselelerinin konuşulmasıyla birlikte dış çevre ülkelerden gelen tehditlere yönelik birlik konusunun değerlendirildiği bilgisi verildi.[28]

Körfez bölgesinin güvenlik gündemiyle ilgili gündeme gelen bir diğer önemli gelişme ise Manama’da düzenlenen Bahreyn Uluslararası Hava Forumu ile ilgili olmuştur. 09-11 Kasım tarihleri arasında Bahreyn Suheyr Hava Üssü’nde düzenlenen foruma ve gösteriye yoğun ilginin olduğu gözlemlendi. Gösteriye katılım sağlayan en önemli şahsiyetlerden biri ise Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreterliği Askerî İşlerden Sorumlu Sekreter Yardımcısı Tümgeneral Ahmet Ali Hamit Al Ali oldu. Ahmet Al Ali, gösteri sonrasında verdiği açıklamasında bu tür forumları gördüğünden gurur ve memnuniyet duyduğunu dile getirdi.[29]

Ekonomi
Bölgenin ekonomi gelişmeleriyle ilgili gündeme gelen en önemli başlık ise, KİK’ten bir özel heyetin 09 Kasım tarihinde Riyad’da yer alan Yerel İçerik ve Devlet Tedarik Otoritesi’nin ofisini ziyaret etmesiyle ilgili oldu. Gelişmeyle ilgili paylaşılan haberler içerisinde KİK ülkelerinin önde gelen otoritelerinin, proje yönetimi alanındaki deneyimlerinden yararlanmak için genel sekreterlik bünyesinde Proje Yönetim Ofisinin kurulmasını değerlendirdikleri aktarıldı.[30]

Siyaset
Körfez’in siyasi gündemiyle ilgili gündeme gelen en önemli gelişmelerden bir tanesi, Körfez ülkelerinin İçişleri bakanlarının 09 Kasım tarihinde Riyad’da düzenlenen 39. KİK İçişleri Bakanları Toplantısı’na katılmalarıyla ilgili oldu. Toplantıya başkanlık eden Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Abdülaziz bin Suud bin Nayif, konuşmasında KİK birliğinin önemini vurguladı. Bunun yanı sıra, Bakan Abdülaziz BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid’in devlet başkanı olması, Kuveyt’in Birinci Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Talal Halit el-Ahmed es-Sabah’ın içişleri bakanı olarak yeni görevini teslim alması ve Katar’ın 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapması nedeniyle üç ülkenin bakanlarına şahsi tebrik mesajlarını iletti.[31]

Diğer yandan, Körfez bölgesinin siyasi gündemiyle önde gelen bir diğer önemli başlık ise KİK Genel Sekreteri Dr. Nayif Felah Mübarek el-Hacref’in 09 Kasım tarihinde Riyad KİK Genel Merkezinde Pakistan Dışişleri Bakanı Bilawal Bhutto Zardari ile bir araya gelmesiyle ilgili oldu. Konuyla ilgili KİK Genel Merkezi tarafından aktarılan haberler içerisinde el-Hacref ile Zardari arasında KİK ile Pakistan ilişkilerinin değerlendirildiği bilgisi aktarıldı. Görüşmede Pakistan’daki yerel gündemin yanı sıra Pakistan’daki istikrar konusunun ele alındığı bilgisi verildi. Aynı zamanda ikili arasında KİK ile Pakistan arasında imzalanması beklenen Serbest Ticaret Müzakereleri Anlaşması’nın değerlendirildiği zikredildi.[32]

KUZEY AFRİKA GÜNDEMİ

Mısır
ABD Başkanı Joe Biden, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP 27) çerçevesinde Mısır’ı ziyaret etti. Bu ziyaret Biden’ın başkan seçildiği tarihten bu zamana yaptığı ilk ziyaret olma özelliğini taşımaktadır. Biden ziyaretinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile Filistin’de sükûnetin korunması ve Etiyopya’nın inşasını sürdürdüğü Hedasi (Nahda) Barajı meselesinin çözüme kavuşturulması, Rusya-Ukrayna krizi ve olumsuz yansımalarının yanı sıra Libya, Suriye ve Yemen'deki gelişmeleri ele aldığı aktarıldı. Biden, (Gazze'deki) Filistin tarafı ve İsrail arasında sükûnetin korunması da dâhil Mısır'ın Filistin meselesiyle ilgili harcadığı çabaları takdir ettiğini ifade etti. ABD Başkanı, ülkesinin Mısır'ı bölgede güvendiği güçlü bir müttefik ve dost olarak gördüğünü belirtirken Sisi ise iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın ve çeşitli siyasi, güvenlik ve bölgesel meselelerde istişare ve koordinasyonun önemini vurguladı. Ülkesinin, Filistin sorununda, Filistin halkının haklarını teminat altına alan adil ve kapsamlı bir çözüme ulaşılması konusundaki sabit tutumunun altını çizen Sisi, Etiyopya'nın inşasını sürdürdüğü Hedasi Barajı krizine de değindi. Sisi, Mısır'ın su güvenliğini garanti altına alacak, barajın doldurulması ve işletilmesini sağlayacak bağlayıcı yasal bir anlaşmaya varma yoluyla ülkesinin gelecek nesiller adına su güvenliğini koruyacağını vurguladı. Hedasi Barajı meselesinin çözümüne vurgu yapan Sisi, ABD'nin bu krizin çözümünde etkin bir rol oynamasının önemli olduğunu belirtti.[33] [34]

İklim Zirvesi nedeniyle gözlerin çevrili olduğu Mısır’da siyasi tutukluların durumu da gündeme geldi. Geçtiğimiz sene İngiliz vatandaşlığına geçen Alaa Abdülfettah ile ilgili konuşan İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Abdülfettah’ın bu hafta su içmeyi de bırakacağını söylediğinden bu yana ailesiyle hiçbir teması olmadığını ve durumun gün geçtikçe daha acil hâle geldiğini belirtti. Sunak parlamentoya yaptığı konuşmada ise, “Mısır hükûmetine durumu çözmesi için baskı yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da Ala Abdülfettah'ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Scholz, Twitter'dan yaptığı açıklamada, “Mısır'da tutuklu bulunan ve açlık grevine başlayan Ala Abdülfettah'ın hayatından endişe duyuyoruz. Diğer liderler gibi ben de serbest bırakılması için bugün Cumhurbaşkanı Sisi'ye girişimde bulundum” ifadelerini kullandı. Scholz’un yanı sıra Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Vokler Türk de Abdülfettah’ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Mısır'da 25 Ocak Devrimi'nin sembol isimlerinden muhalif aktivist ve blog yazarı Ala Abdülfettah uzun yıllar cezaevinde kalmıştı, son olarak Aralık 2021'de 5 yıl hapse mahkûm edildi.[35] [36] [37]

Libya
Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Trablus merkezli Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Yüksek Yargı Konseyi, Libya Başsavcılığı, Merkez Bankası, Ulusal Petrol Kurumu, İstihbarat Genel Başkanlığı, Devlet Denetleme Kurumu ve Sayıştay gibi üst düzey kurumların birleştirilmesi konusunda fikir birliğine vardı. Libya'nın batısı ve doğusunda bulunan iki ayrı hükûmet nedeniyle birbirinden bağımsız hareket eden söz konusu 7 kurumdan 2’si üzerinde uzlaşma sağlandı, diğer kurumlar konusunda müzakereler devam etmektedir. Ülkenin seçimlere hazırlandığı bir dönemde, iki tarafın meclis başbakanlarının Fas’ın başkenti Rabat’ta bir araya gelerek konuyu tekrar masaya yatırması Libya hükûmetiyle iki yasama kurumu arasında krize neden olurken, ülke kamuoyunda da öne çıkan gündem başlığı hâline geldi.[38]

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan ve beraberindeki heyet, Libya'nın Terhune kentindeki toplu mezarları ziyaret etti. Ziyarete dair UCM'nin resmî sosyal medya hesabından yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, başkent Trablus'un güneyinde yer alan Terhune'deki bir toplu mezarda 50'den fazla kimliği belirlenemeyen ceset bulunduğu belirtilerek, “UCM Başsavcısı Libya'ya yaptığı resmî ziyaretin bir parçası olarak Terhune'deki toplu mezarları ziyaret etti ve adli tıp ekibinden bilgi aldı” ifadeleri kullanıldı. Başsavcı Khan'ın da ziyaretin kolaylaştırmasından ötürü Libyalı makamlara teşekkür ederek bölgedeki adli faaliyetlerin UCM tarafından destekleneceği vurgusunda bulunduğu aktarıldı. UCM Başsavcısı Khan, 6 Kasım’da Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, 7 Kasım'da da Libya Askerî Başsavcısı Mesud Erhume Miftah ile bir araya gelmişti. Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi ve diğer bazı kişiler “insanlığa karşı suç işledikleri” gerekçesiyle UCM tarafından aranmakta.[39]

Türkiye İhracatçılar Meclisi, 2022 Ocak’tan Ekim ayının sonuna kadar olan dönemde Türkiye'nin Libya'ya ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 artarak iki milyar ABD dolarını aştığını belirtti.[40]

Cezayir
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye ile Cezayir’in Cezayir başta olmak üzere bölge ülkelerinde faaliyet gösterecek ortak bir petrol ve doğal gaz arama şirketi kuracağını açıkladı. Bakan Dönmez, Cezayir Yatırım Konferansı'nda, Türkiye’deki ve özellikle Cezayir’deki iş ve yatırım fırsatları konusunda görüşlerini sunduğunu belirtti. Cezayir’de yaklaşık bin 500 Türk şirketinin olduğunu vurgulayan Dönmez, “Burada (Cezayir) zaten uzunca bir süredir birçok Türk şirketinin yatırımı var. 1500 civarında şirketimiz burada yatırım yapıyor ve bu şirketlerimizde yaklaşık 30 bin Cezayirli çalışıyor” şeklinde açıklama yaptı. Dönmez, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un mayıs ayında Türkiye’ye gerçekleştirdiği resmî ziyareti hatırlatarak, “Bu ziyarette her iki lider de bu ticaret hacminin en kısa süre içerisinde 10 milyar dolar seviyesine çıkartılması hedefini koymuştu. Biz de bu hedef doğrultusunda hem kamu kurum ve kuruluşlarımızı hem de özel kuruluşlarımızı teşvik ediyoruz, destek veriyoruz. Bir başka ifadeyle performansımızı en az iki kat daha artırmak durumundayız” şeklinde konuştu. Cezayir Enerji ve Madencilik Bakanı Muhammed Arkab ile de bir araya geldiğini ifade eden Dönmez, bu görüşmede enerji ve madencilik alanında atılabilecek yeni adımları değerlendirdiklerini söyledi. Bakan Dönmez, Cezayirli mevkidaşı Arkab ile hem Türkiye hem de Cezayir’de gerek kamu kurumlarının gerekse özel kuruluşların bu alanda müşterek çalışmasını teşvik edici, destekleyici adımları atmaya da karar verdiklerini kaydetti. Türkiye ile Cezayir’in ortak bir petrol ve doğal gaz arama şirketi kuracağını vurgulayan Bakan Dönmez şunları söyledi: “Yine olumlu bir gelişme Cezayir’in millî petrol ve gaz şirketi Sonatrach ile Türkiye Petrolleri (TP) arasında yine burada ortak bir şirketin kurulması, petrol ve gaz arama faaliyetlerini başta Cezayir olmak üzere, bölge ülkelerinde bu yönde çalışmalarını müştereken yürütmeleri konusunda fikir birliğine varmış durumdayız” dedi.

Cezayir şirketi Sonatrach yaptığı açıklamada İtalyan Eni ile (ENI.MI), Berkine Havzası'ndaki HDLE/HDLS petrol sahasında günlük 10.000 varil petrol eşdeğeriyle üretime başladığını söyledi. Açıklamada, petrol sahasının 2023'te yeni sondajla üretimi günde 17.000 varil petrol eşdeğerine çıkarması beklenmektedir.[41] [42] [43]

Cezayir, Çin ile 5 yıllık bir stratejik iş birliği anlaşması imzaladı. Cezayir Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, planın ekonomi, sanayi, enerji, uzay ve kültür dâhil olmak üzere farklı alanlarda ikili iş birliğini güçlendirmeyi amaçladığı belirtildi. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada planın, ekonomi, sanayi, enerji, uzay ve kültür dâhil olmak üzere farklı alanlarda ikili iş birliğini güçlendirmeyi amaçladığı belirtildi. Anlaşmanın imzalanacağı yer hakkında ayrıntı vermedi ancak Cezayir kaynakları, iki bakanın Mısır'ın sahil kenti Şarm El-Şeyh'teki BM İklim Zirvesi COP27'ye katılımı sırasında imzalandığını belirtti. Çin’in 2013 yılında Fransa’nın yerini alarak Cezayir’in en büyük ticaret partneri özelliğini sürdürmekte.[44]

Fas
Fas’ta parlamentoya ait bir raporda 2022'nin ilk sekiz ayında 56.000'den fazla göçmenin yasa dışı yollardan Akdeniz'den Avrupa'ya geçişinin engellendiği belirtildi. Raporda, “yaklaşık 12 bin göçmen boğulmaktan kurtarıldı” dendi. Raporda ayrıca 1300’den fazla şebekenin de çökertildiği belirtildi. Fas’ın kuzey sınırındaki İspanya’nın Kuzey Afrika’daki toprakları Melilla ve Ceuta yerleşim bölgeleri, Avrupa'ya yönelik yasa dışı göç gezilerinin ana yolları olarak kabul edilmekte.[45] [46]

Fas ve Katar, Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakerelerinin ilk turunu Rabat'ta tamamladı. Görüşmede, her iki ülkenin temsilcileri STA'nın önemini vurgulayarak ikili ilişkileri güçlendirme ve Rabat ile Doha'nın karşılıklı çıkarlarına hizmet etmedeki rolünü vurguladı. Toplantıda ayrıca mal ve hizmet ticareti, yatırımlar, rekabet, uyuşmazlıkların çözümü ve fikrî mülkiyetin korunması konularında iş birliğini güçlendirme hedefleri de tartışıldı. İkinci tur müzakerelerin Doha'da yapılması beklenirken görüşmelerle ilgili ayrıntılar henüz açıklanmadı. 2017 ve 2021 yılları arasında iki ülke arasındaki ticaret hacmi yüzde 130 artarak 90 milyon dolardan 207 milyon dolara yükseldi.[47]

İngiliz SDX Enerji Şirketi Fas'ın Gharb bölgesinde iki gaz kuyusunun keşfedildiğini duyurdu. Londra merkezli petrol ve gaz arama ve üretim şirketi SDX basın açıklamasında, üretim ve gelir artışını desteklemek için 2023'te Fas'ta daha fazla kuyu sondajı planlandıklarını belirtti.[48]

Tunus
Nahda lideri Raşid Gannuşi, “Instalingo” davasını nedeniyle tekrar mahkemeye çağrıldı. İçerik oluşturma ve dijital iletişim şirketi olan Instalingo şirketinin 7 çalışanı Ekim 2021'de devlet güvenliğine karşı komplo kurmak ve şiddeti teşvik etmek suçlamasıyla tutuklanmıştı. Avukatlarına göre şirketle hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen Gannuşi davayla ilgili olarak temmuz ayında sorgulanmıştı. 7 Kasım'da ise savcılar Ghannuşi ve 27 kişinin davayla ilgili soruşturmasını tekrar istedi. Mahkeme çıkışı konuşan iddiaları reddederken hükûmetin başarısızlıklarını örtbas etmek için bu yola başvurduğunu belirtti. Gannuşi, “Benim burada bulunmam ne fiyatları düşürecek ne güvenlik sağlayacak ne de hileli seçim sorununu çözecek” şeklinde konuştu. Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) Cumhurbaşkanı Kays Said’e seçim yasasını değiştirmek parlamentonun seçmenlerin iradesini yansıtmaya izin verecek şekilde yeniden düzenlenmesi için seçimleri ertelemeyi düşünmesi gerektiği çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinde konuşan ABD Daimî Temsilcisi Michèle Taylor, Tunus hükûmetine aralık ayında özgür, adil, kapsayıcı bir seçim düzenlenebilmesi için insan haklarını ve temel özgürlükleri koruması ve muhalif seslerin yeniden yükselmesi çağrısında bulundu. Uluslararası Hukukçular Komisyonu ise Kays Said’in Temmuz 2021’de yönetime el koymasından bu yana Tunus’ta insan hakları durumundaki kötü gidişatı eleştirirken güvenlik güçlerinin artan ihlallerine ve basın özgürlüğündeki bozulma da vurgulandı. Oturuma online olarak katılan Tunus Başbakanı Necla Buden ise ifade özgürlüğünü ve bir araya gelme hakkını ülkenin “temelleri” olarak nitelendirdiğini fakat ifade özgürlüğünün nefreti kışkırtmak veya örneğin internette yalan haberlerin yayılması için kullanılamayacağını savundu.

KAYNAKÇA

HAFTALIK RUSYA BASIN ANALİZİ (7-13 Kasım 2022)

ABD, Suudi Arabistan'ı Rusya'ya Verdiği Desteği Geri Çekmeye Zorluyor: Krallık Neden Taviz Vermiyor?
Rusya’nın “Lenta.RU” haber sitesinde yayımlanan “ABD, Suudi Arabistan'ı Rusya'ya Verdiği Desteği Geri Çekmeye Zorluyor: Krallık Neden Taviz Vermiyor?” başlıklı değerlendirme yazısında ABD ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin karmaşıklığı ve sonuçları incelendi. Yazıda görüşlerine başvurulan Rusya Uluslararası Konseyi uzmanı Konistantin Suhoverkhov, ABD-Krallık ilişkilerine dair bir hatırlatma yaptı: “ABD ile Suudi Arabistan arasında güvenlik karşılığında barış gibi bir tür anlaşma vardır. Washington, Riyad'ı desteklemeyi, ona güvenlik sağlamayı ve karşılığında Suudi petrolünü almayı kabul etti. Şimdiyse Suudi Arabistan eskiden olduğu gibi ABD'den yararlanamıyor ve aynı zamanda ekonomisini yeniden biçimlendirmek istiyor. Bu yüzden fiyat sabitlemesinden faydalanıyor.” Uzmana göre Kaşıkçı cinayeti krizi, Yemen'deki savaş ve OPEC+ kararları nedeniyle petrol fiyatlarındaki olası artış, ABD ve Suudi yetkililerin birbirlerinden ne istediklerini tam olarak anlamadıklarının belirtileridir: “Bu alanlarda ortaya çıkan sorunlar, iki ülke arasındaki bağları doğrudan tehdit etmese de her iki taraftaki ilişkilere yaklaşımın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Basra Körfezi'ndeki tüm devletler arasında yalnızca Suudi Arabistan büyük ve bağımsız bir güçtü. Ayrıca, burası petrolün bulunduğu ilk bölgelerden biridir. Ve Afganistan'daki Sovyet askerî kampanyası sırasında ABD, Sovyetler Birliği'nin Basra Körfezi'ne güç gönderebileceğini ve etkisini orada yayabileceğini ciddi şekilde düşündü.” Tartışmanın diğer katılımcısı olan Moskova merkezli Yüksek Ekonomi Okulu Doğu Araştırmaları Bölümü Öğretim Görevlisi Andrey Chuprygin’e göre, son zamanlarda Krallık ve ABD politikacılarının birbirleriyle yüksek sesle konuşmalarına bakılmaksızın, tarafların “ayrılmaya” ve ilişkileri kesmeye hazır oldukları anlamına gelmiyor: “Her iki taraf da siyasi hatalar yapabilir, bu normal. Ve Suudi Arabistan'da bu affedilebilir çünkü oradaki siyaset genç, duygusal bir adam olan Muhammed bin Selman tarafından yönetiliyor.

Uzman, Kaşıkçı'nın ortadan kaybolmasıyla ilgili skandalın, Riyad ve Washington'ın siyasi hatalarından sadece biri olmadığı görüşünü savundu: “Bir başka hata da Suudi Arabistan'ın Yemen'deki askerî harekâtıydı. Biden yönetiminin bazı insanlık dışı konularda “damgalanması” olduğunu gösteren herhangi bir gerçek veya sahte gerçek, muhalefetin eline oynuyor. Öyle ya da böyle, Yemen'deki savaş konusu arka planda kalıyor ve Riyad, çatışmalarla uğraşmaktan bıktı.” Analiste göre, ABD'nin Suudilere desteğine ilişkin verilere kasım seçimleri çerçevesinde Cumhuriyetçilerin Demokratlar üzerindeki olası baskısı açısından bakmak gerekir.

“Konuş Benimle Bibi”
“Komersant” gazetesinin 10 Kasım sayısında yayımlanan “Konuş Benimle Bibi” başlıklı değerlendirme yazısında İsrail’de yapılan seçimleri yeniden kazanan eski ve müstakbel Başbakan Binyamin Netanyahu döneminde Yahudi devletinin olası politika yöntemleri ve özellikle Rusya-İsrail ilişkileri ele alındı. Makalenin yazarı gazetenin Dış Politika Daire Başkanı, Afrika üzerinde uzman olan Leonid Gankin’e göre, Bibi'nin (Binyamin Netanyahu İsrail’de Bibi adıyla anılır) iktidara gelişinden sonra İsrail'de, ülkenin artık eskisi gibi olmayacağı konusunda endişeler ortaya çıktı: “Söz konusu endişeler, sağcı radikal ve iki dinî partinin temsilcilerinin koalisyon hükûmetinde önemli görevler almasına dayanıyor. Ülkenin iç siyaseti daha az liberalleşecek, Filistinliler ve Arap dünyasıyla ilişkiler ciddi şekilde bozulacak ve dinin rolü önemli ölçüde artacak. Ancak Netanyahu’nun, güçlü, sofistike ve kurnaz bir politikacı olmasının yanı sıra aynı zamanda İsrail'de eşi benzeri olmayan bir devlet adamı olduğunu da göz önünde bulundurmuş olursak tüm sorunların üstesinden geleceği muhtemeldir.” Gankin, Moskova’nın Netanyahu tutumunu şu şekilde yorumladı: “Moskova’yı ilgilendiren konu, yeni İsrail Başbakanı’nın Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmada nasıl bir tavır alacağıdır. Öyle ki Netanyahu, bu konuda çelişkili sinyaller verse de son açıklaması Ukrayna'ya daha etkili yardımda ısrar eden seçmenlere yönelikti.”

Netanyahu için ulusal çıkarların ön planda olduğuna dikkat çeken analiste göre, Suriye'de Rusya ile iş birliği de söz konusu planın parçasıdır: “Suriye'deki Rus birlikleri son zamanlarda azalsa da ancak İsrail sınırındaki durumu hâlâ kontrol ediyorlar. Ayrıca, ulusal yönelimli Netanyahu’yu her zaman ilgilendiren konu İsrail dışındaki Yahudilerin kaderi olduğu için Moskova ile Rus Yahudi cemaatini etkileyebilecek keskin bir soğumadan kaçınmak için elinden geleni yapacak.” Gankin, Rusya-İran ilişkileri zemininde İsrail Başbakanı’nın nasıl tutum sergileyebileceğiyle ilgili de öngörüde bulundu: “Netanyahu, İsrail'in baş düşmanı İran'a yakınlaşan Moskova’nın farklı davranabileceğini fark ediyor. Bu nedenle İran'a, İsrail'in güvenliğini tehdit edebilecek silah ve teknolojiler sağlamamak da dâhil olmak üzere Rusya'yı belirli sınırlar içinde tutmak için önlemler alacağı muhtemeldir. Daha önce Bibi, Putin ile olan dostluğuyla defalarca övündü ve gerçekten de dedikleri gibi aralarında bir kimya vardı.” Ayrıca uzman, Putin-Netanyahu dostluğunu hatırlatmakla yanı sıra politikanın gereği olarak İsrail Başbakanı’nın yakın gelecekte Moskova'yı ziyaret edebileceği ihtimalini de ifadelerine ekledi.

Batılı İstihbarat Servisleri Moskova ve Tahran'ı Bir Araya Getirir
Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev’in Tahran'da İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani ile bir araya geldiği görüşme Rusya basınına yansıtılarak değerlendirildi. “Nezavismaya” gazetesinin 9 Kasım sayısında yayımlanan “Batılı İstihbarat Servisleri Moskova ve Tahran'ı Bir Araya Getirir” başlıklı uzman görüşlerini içeren yazıda söz konusu haber “Patruşev, iki ülke arasındaki bağları güçlendirme konusundaki eleştirilerin arka planına karşı İran'a geldi” ifadeleriyle değerlendirildi. Yazıya göre, gezi sırasında Kiev'e karşı İran yapımı silahları kullanma konusunda Moskova'ya karşı suçlamalar ortaya çıktı: “Rusya, bu iddiaları reddetmiş olsa da Tahran ile ilişkilerin yüksek kalitesini göstermenin önemli olduğunu düşünüyor. İran’a gelince, Rusya ile bağların güçlendirilmesi konusunda her kesin tutumu aynı değildir.” Yazıda görüşlerine başvurulan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RUİK) uzmanı Nikita Smagin'e göre, İran içindeki kamuoyu ile resmî pozisyonlar taban tabana zıttır: “İran nüfusunun büyük bir kısmı Ukrayna'da askerî operasyonların başladığına dair haberlere aşırı derecede olumsuz tepki gösterdi ve anketler Rusya'nın reytinginin keskin bir şekilde düştüğünü gösteriyor.”

Uzman, bu konuda yetkililerin tepkisinin farklı olduğu görüşünü savundu: “Resmî düzeyde, ilk başta daha dikkatli değerlendirmeler yapıldı. Sonra tam tersine İran, Rusya'nın eylemlerini açıkça desteklemekle kalmayıp hatta askerî-teknik iş birliği kurma arzusunu dile getirdi.” Analist, bu bağlamda kesin olmasa da büyük ihtimalle İran seçkinleri arasında anlaşmazlıkların olmadığı görüşünü savundu: “Devlet yapıları, Ukrayna krizini -öyle ya da böyle- kendi amaçları için kullanılması gereken bir tür fırsat olarak görüyor. Diğer bir konu ise ilgili fırsat penceresini farklı şekillerde kullanabilmektir. Bu noktada ise tartışmalar ve farklı seçenekler olabilir.”

Strateji Değişmedi: Amerikalılar Suriye'de Yeniden Güçleniyor
ABD’nin Kuzeydoğu Suriye'de askerî faaliyete geçme olasılığı ve Suriye'deki planları Rusya basınında geniş yer buldu. “İzvestiya” gazetesinin 11 Kasım sayısında yayımlanan “Strateji Değişmedi: Amerikalılar Suriye'de Yeniden Güçleniyor” başlıklı uzman görüşlerine dayanan yazıya göre, ABD'nin Suriye'de attığı adımlar, Washington'ın Ortadoğu'daki stratejisiyle tamamen uyumludur. Yazıda görüşlerine başvurulan Rusya Bilimler Akademisi Sosyal Bilimler Bilimsel Bilgi Enstitüsü Orta ve Sovyet Sonrası Doğu Bölümünde araştırma görevlisi Vasily Ostanin-Golovnya’ya göre, Demokratların veya Cumhuriyetçilerin iktidarda olmalarına bakılmaksızın ABD’nin özellikle Ortadoğu'daki dış politikası asla değişmiyor: “Bu bağlamda sadece Washington'ın bölgedeki amaçlarını, hedeflerini ve ulusal çıkarlarını gerçekleştirme yöntemleri değişebilir.” Suriye'nin kuzeydoğusundaki büyük Amerikan takviyelerine gelince uzman şu yorumda bulundu: “ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesinden sonra, çoğu kişi bölgede Amerikan askerî varlığındaki azalmadan bahsetti fakat olmadı. ABD’nin BAE, Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan, Irak'ta bulunan bir üssü kapatılırsa personel bölgedeki diğer askerî tesislerine yeniden dağıtılır. Ayrıca, Ürdün’ün uzun zamandır ABD'nin müttefiki olmasının yanı sıra Suriye'ye, İsrail'e ve Filistin'e, Irak'a ve hatta gerekirse Suudi Arabistan'ın kuzeyine erişimi vardır. Bu nedenle konuşlandırılan birliklerin Irak ve Ürdün sınırlarına yakın konumu şaşırtıcı değildir.” Uzmana göre, özellikle Yemen'deki savaşların yeniden başlaması göz önüne alındığında, bölgedeki durum şu anda son derece öngörülemezdir: “Gerilimin ana hatları Suudi Arabistan ile İran, İran ile İsrail ve İran ile Irak Kürdistanı arasında bulunduğu için ve ayrıca ABD, İran'la çok daha fazla ilgilenmesi nedeniyle Beşar Esad'a karşı aktif eylemlere hazırlanması pek olası değildir.”

ABD, Rusya’nın Müttefiki İran’a Saldırı Hazırlıyor
ABD'li yetkililerin, İran'ın Suudi Arabistan'a saldırmaya hazırlandığına dair söylentileri Rusya basınında geniş yer buldu. “Sovsekretno.RU” haber portalında yayımlanan “ABD, Rusya’nın Müttefiki İran’a Saldırı Hazırlıyor” başlıklı uzman görüşlerini içeren yazıya göre Washington, bu saldırıya izin vermeyeceği konusunda uyarıda bulundu. Yazıda görüşlerine başvurulan Stratejiler ve Teknolojiler Analizi Merkezi uzmanı Yuri Lyamin’e göre, bölgede çok kırılgan bir güç dengesi olması nedeniyle gerçek bir çatışma ihtimali olabilir: “İran, tehditlere ölçülü ama sert bir şekilde füze saldırılarına kadar yanıt vermeye hazırdır. İsrail ve ABD'nin olası bir çatışmaya hangi şartlarda dâhil olacağı, büyük ölçüde koşullara bağlıdır. Muhtemelen, İsrail yönetimindeki birçok kişi, durumun Washington ve bölgesel müttefiklerinin katılımıyla İran'a karşı tam ölçekli bir savaşa varacağını umuyor.”

Uzman, İran’la kara sınırlarının olmaması nedeniyle, rakiplerinin geniş çaplı bir istila gerçekleştirmesinin zor olduğunu ifade etti: “Bu nedenle bir çatışma durumunda, muhalifler, ayrılıkçılar, karşı-devrimci grupların yardımıyla ülke içindeki durumu ateşe verme girişimleriyle hava saldırıları ve sınırlı iniş yapma stratejisini birleştirmeye çalışacaklardır. Ancak İran'ın askerî potansiyeli, bölge genelinde güçlü ve acı verici saldırılara olanak sağladığını göz önünde bulundurmuş olursak bu senaryonun başarılı olmadığı söylenebilir.” Ayrıca analist, Basra Körfezi monarşilerinin petrol üretimi, petrol arıtma ve taşıma kapasitelerinin İran silahlarına karşı son derece savunmasız olduğuna dikkat çekti: “Böyle bir çatışma Batı'ya da pahalıya mal olacak. Basra Körfezi'ndeki dünya petrol ve gaz piyasalarından geçici olarak çekilmesi bile fiyatlarındaki artışa ek olarak, gerekli miktarda enerjiyi nereden alacağı sorusunu gündeme getirecektir.” Tartışmanın diğer katılımcısı olan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi uzmanı Kiril Semyonov ise İran ile bölgesel rakipleri ve ABD arasında doğrudan bir çatışmanın olası görünmediği görüşünü savundu: “Nitekim rakipleri İran'ın sürükleneceği kaosun tüm bölgeye yayılacağından korktukları için protestolara verdikleri destek ölçülü olacak.” Uzmana göre, tüm bunların yanı sıra İran Kürdistanı, Huzistan ve Belucistan'da Arap ülkeleri ve ABD tarafından desteklenebilecek daha aktif isyancı ve ayrılıkçı hareketler aşamasına geçiş riski vardır: “Amaç, İran'ı bölgede yayılmacı politikasını sürdürmek yerine iç sorunlara odaklanmaya zorlayarak felç etmektir.”