Terör Örgütü PKK ile İş Birliği KYB'nin Altını Oyuyor

Son dönemde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) hakkında yaptığı açıklamalar, KYB ile terör örgütü PKK arasındaki ilişkileri yeniden gündeme getirdi. KYB, Irak’taki Kürt siyasetinin Mesut Barzani’nin partisi Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile birlikte iki yürütücü gücünden biri olan ve 2017’de hayatını kaybeden tarihî lideri Celal Talabani nedeniyle “Talabani partisi” olarak adlandırılıyor. TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde meydana gelen terör saldırısı ve bölgedeki gelişmelerle ilgili milletvekillerini bilgilendiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Suriye ve Irak ayrımını ortadan kaldırdık. Saldırı nereden gelirse gelsin örgütü her iki alanda da aynı anda hedef alıyoruz” diyerek terörle bütüncül mücadele konseptine vurgu yaptı. Fidan, "Aidiyeti ihtilaflı bölgelerde peşmergenin sahadaki varlığının azalması da birtakım Iraklı bazı milis kuvvetlerle PKK arasında taktiksel ilişkiler kurulması sonucunu vermiştir. KYB'nin, Suriye'deki PKK/YPG unsurlarına eğitim verdiği, Irak'ın kuzeyinde düşen SDG helikopterleri ve Arbat Havalimanı hadiseleriyle iyice açığa çıkmıştır. Bu durum, KYB ile PKK arasındaki ilişkinin boyutlarını da ortaya koymaktadır. Süleymaniye'ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK'ya müzahir tutumunu değiştirmezse daha ileri tedbirler almakta tereddüt etmeyeceğiz" sözleriyle de KYB’ye doğrudan bir mesaj verirken, Irak hükûmetine de dolaylı yoldan sert bir mesaj göndermiş oldu. Nitekim bu açıklamaların ardından MİT Başkanı İbrahim Kalın da temaslarda bulunmak için Irak’a bir ziyaret düzenledi. Bu durum önümüzdeki sürecin Irak noktasında daha etkin geçeceğinin de bir göstergesi.

Neden Süleymaniye?
Süleymaniye, Irak’ın kuzeyinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrolü alanındaki 3 vilayetten biri ve terör örgütü PKK’nın da Irak’taki ana üslenme noktası olarak bilinen Kandil Dağı da Süleymaniye’nin idari sınırları içerisinde. PKK’nın Kandil’e yerleşmesi yeni değil. Filistin’in Kurtuluşu İçin Demokratik Cephe isimli örgütün saflarından PKK’nın eğitim aldığı Lübnan’daki Beka Vadisi 1982'de İsrail tarafından saldırıya uğrayarak boşaltılmıştı. Bunun ardından kendine alan arayışı içerisinde olan PKK’nın, önce Duhok bölgesindeki alanları hedeflediği ancak daha sonra stratejik bir konumlama için Türkiye-Irak-İran üçgenini yaşam alanı olarak seçtiği biliniyor. 1982-1983 itibarıyla Kandil bölgesi PKK’nın ana üs noktası hâline geliyor. Bu bölge söz konusu dönemde de KYB’nin kontrolünde ve Celal Talabani’nin izniyle terör örgütü PKK’nın Kandil’e yerleştiği söyleniyor.

Daha önce yaşanan bazı olaylar, terör örgütü PKK ile KYB arasındaki ilişkiyi net bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu ilişki aslında yeni değil. PKK'nın Irak'taki ana üssü olan Kandil Dağı, Süleymaniye'nin bir uzantısı. Süleymaniye'nin etkili gücü olan ve sosyalist enternasyonalin bir üyesi olan KYB, kuruluşundan bu yana Marksist-Leninist bir düşünce yapısına sahip ve bu ideolojiyi temsil ettiğini iddia eden PKK ile ideolojik bir yakınlık içinde. Ayrıca hem Kürt ulusal liderliği hem de Irak'taki Kürt siyasi mücadelesinde, KDP ile KYB arasında zaman zaman silahlı çatışmalara kadar varan bir rekabet söz konusu. Bu rekabet, PKK ile KYB'nin birlikte hareket etmesini de kolaylaştırıyor. Özellikle KDP'nin son zamanlarda Türkiye ile geliştirdiği yakın ilişkilere paralel olarak, PKK'nın KYB ile olan ittifakını güçlendirdiği söylemek mümkün. Zira KDP’nin kontrol ettiği alanlar olan Duhok ve Erbil çevresindeki alanlar PKK’nın diğer yerleşim alanları ve sosyolojik olarak Türkiye’de yaşayan Kürtlerin uzantısı. Bu yüzden söz konusu bölgelerde doğrudan kendi üstünlüğünü sağlayamayan KYB, PKK ile ittifak ilişkisi üreterek, PKK üzerinden bu alanlara, hatta Suriye coğrafyasına kadar bir etki üretme kapasitesine sahip oluyor. Bu hem bölgesel Kürt liderliği hem de KDP ile rekabette KYB’ye avantaj ve alan sağlıyor. KYB, KDP ile doğrudan rekabetine karşı PKK’yı da yanına çekerek KDP’yi yalnızlaştırıyor.

PKK, KYB’yi Kullanıyor
Ancak son zamanlarda KYB'nin PKK’yı değil, PKK’nın KYB’yi kullandığı bir düzlem ortaya çıkmış gibi. Zira PKK/YPG/PYD gibi terör örgütleri KYB üzerinden taban ve meşruiyet sağlayarak ilişki ağını geliştirmeye çalışırken, aynı zamanda Süleymaniye ve Kerkük gibi KYB’nin etkin olduğu alanlarda da kontrol ve güç devşiriyor. Böylece terör örgütü PKK kendisi için yeni yaşam alanları da oluşturuyor. Nitekim Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirdiği özellikle Pençe Harekâtları serisinin ardından Irak’ın kuzeyindeki dağlık ve kırsal alanda sıkışan PKK’nın daha rahat hareket edebileceği ve kamufle olabileceği sivil alanlara yöneldiği görünüyor. Bu noktada özellikle Süleymaniye, PKK için birincil tercih alanı. Zira KDP’nin tersine KYB, PKK’ya daha rahat bir hareket alanı veriyor. Bu durum KYB’nin hem KDP hem de Türkiye ile ilişkilerini ciddi derecede etkilemiş ve hatta bozmuş durumda.

Nitekim KDP ve KYB arasında yaşanan çekişme, IKBY iç politikasındaki istikrarsızlıkları körüklerken demokratik sürece de balta vuruyor. 18 Kasım 2023’te yapılması planlanan IKBY Parlamentosu seçimlerinin ikinci kez ertelenmesi bunun göstergesi. Ayrıca Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkiler de KDP ve KYB arasındaki uyumsuzluk nedeniyle hâlen sağlam bir zemine oturabilmiş değil. Özellikle Erbil ve Bağdat arasında bütçe konusunda yaşanan kriz, özellikle Irak’taki Kürt halkını ekonomik olarak darboğaza soktu. Hatta artık bu durum eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerinin dahi sağlanamadığı bir ortam doğuruyor. Zira uzun bir süredir Süleymaniye’de protestolar nedeniyle eğitim durdurulurken, sağlık hizmetleri gibi diğer kamu hizmetleri de sınırlı sağlanabiliyor. Böylece KYB, PKK ile ittifak ilişkisi üzerinden avantaj sağlamak isterken, kendi altını da oyuyor.

Bafel Talabani Faktörü
KYB, özellikle lideri Bafel Talabani, terör örgütü PKK’ya alan açıp Türkiye ve Suriye Kürtleri üzerinde etki üreteceğini düşünerek “ulusal Kürt liderliği”ne soyunsa da bunun PKK gibi bir terör örgütü üzerinden yapılacağını düşünmenin hayalden öte bir tarafı yok. Zira burada Süleymaniye’nin İslamcılardan liberal Kürt hareketlere kadar pek çok farklı sosyal, ideolojik ve siyasi tabanı barındırdığı unutulmamalı. Ayrıca Celal Talabani’nin ölümü sonrası KYB’deki erozyon da göz ardı edilecek seviyeyi çoktan geçti. Bafel Talabani’nin KYB’nin teşkilat ve oy tabanını eskisi kadar konsolide edemediği de bir gerçek. KYB’nin tarihî rolü ve bu tarihî rol üzerinden elde ettiği kredi kısa zamanda tükenebilir. KYB daha kabul edilebilir bir aktör olmak istiyorsa başta Türkiye olmak üzere bölgesel ve küresel aktörlerle ilişkilerini daha rasyonel stratejiler üzerinden temellendirmeli.

Bu makale 25 Ocak 2024 tarihinde Anadolu Ajansı web sitesinde “Terör örgütü PKK ile işbirliği KYB'nin altını oyuyor” başlığıyla yayımlanmıştır.