YPG/PKK’nın Yeni Çıkmazı: KOVID-19 Salgını

Suriye’de ilk koronavirüs vakası rejimin Sağlık Bakanı Nizar Yazıcı tarafından 22 Mart’ta açıklanmıştır. Açıklamanın ardından ülkede, bölgeler arasındaki geçiş noktaları tamamen kapatılmıştır. Dokuz yıldır devam eden iç savaş sürecinde harap olan Suriye’de sağlık sistemlerinin yetersiz ve halkın virüse karşı savunmasız olduğuna yönelik uyarılar Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sık sık gündeme getirilmiştir. Uzmanlara göre koronavirüsün ülke genelinde yayılması ise an meselesidir. Salgına karşı önlemlerin kısıtlı olduğu ülkede çok sayıda ölümün gerçekleşebileceği ancak iç savaş ortamı nedeniyle koronavirüsten ölenlerin sayısının tam olarak belirlenememesi söz konusudur. Dünya genelinde oldukça büyük bir etkiye sebep olan Kovid-19, Suriye’de özellikle mülteci kamplarında ve hapishanelerde yaşayanlar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu bağlamda Fırat’ın doğusunda yer alan ve terör örgütü YPG/PKK tarafından kontrol edilen birçok mülteci kampı ve hapishaneler ciddi risk altındadır. Terör örgütünün kontrol ettiği bölgelerde ilk koronavirüs vakası geçtiğimiz günlerde açıklanmış ve tespit edilen iki vakanın Haseke’de olduğu duyurulmuştur. Durumun kontrol altında olduğunu iddia eden terör örgütü Kovid-19’u hem meşruiyet aracı olarak kullanmakta hem de salgının yayılmasına yönelik tedbirleri yeterince almamaktadır.

Salgının ortaya çıkması ve ciddi boyutlara ulaşması ile birçok ülke tedbir amaçlı sınırlarını kapatarak karantina ilan ederken salgın öncesinde de mülteci kamplarında zor şartlar altında hayatlarını idame ettirmeye çalışan Suriyeliler ülkenin en savunmasız grubu olarak yer almaktadır. Fırat’ın doğusunda, nüfusu 70 bini aşan Hol Kampı başta olmak üzere bölgede nüfusu değişen toplam 12 mülteci kampı yer almaktadır. Bunlar; Ebu Haşab (gayriresmi) Kampı, El Hol Kampı, Arişe Kampı ve uzantısı, Ayn İsa Kampı ve uzantısı, Mabruka Kampı, Doğu Menbiç Kampı ve uzantısı, Nevruz Kampı, Roj Kampı, Twahina Kampı’dır. Kamplardaki mevcut durum ve YPG’nin kötü yönetim şartları burada yer alan insanları salgına karşı tamamen savunmasız bırakmıştır. Sözde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından salgın ile mücadele kapsamında, bölgedeki tüm okul ve üniversitelerde eğitim süresiz olarak durdurulmuş ve 21 Mart tarihinden itibaren sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Bu yasaklar, süreleri uzatılarak hala devam ettirilmektedir. Alınan tedbirler bunlarla sınırlı kalırken ihmaller daha da artmıştır. Bölge halkının salgın hakkında bilgilendirilmesi ve topluma açık alanların dezenfekte çalışmalarının yapılması gibi diğer önlemler yeterince alınmamıştır. Daha da önemli olanı ise alınan kararlarda kamplarda ve hapishanelerde yaşayanlar için herhangi bir tedbirin olmamasıdır. Dolayısıyla tedbirsizlik ve ihmaller, terör örgütü YPG’nin Batı basınında yansıtılan imajının tam aksi yönünde bir tablo çizmektedir. Virüsün yayılmasını engellemek amacıyla birçok uzmanın tavsiye ettiği “sosyal izolasyon” unsuru bölgedeki kamplarda ve hapishanelerde uygulanamamaktadır. Salgın öncesinde de kamplarda yaşayanlar için temel gereksinimler sağlanmazken gelinen noktada YPG’nin gerekli tedbirleri alması gibi bir durum oldukça düşük bir ihtimaldir. Kriz öncesinde kamplarda terör örgütü tarafından çeşitli baskılara maruz kalan aileleri daha zor günlerin beklediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Dahası buralarda yaşayan insanların salgın tehlikesi endişesi ile kamplardan kaçma girişimlerinde bulunması ihtimal dahilindedir. Bu durum kampta ortaya çıkabilecek olası bir salgının bölgede süratle yayılması anlamına gelecektir.

4 Nisan’da ABD öncülüğündeki IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon Güçleri, Suriye'de terör örgütü YPG/PKK'nın kontrolünde olan Haseke ve Şedadi'deki hastane ve hapishanelere Kovid-19 salgınına karşı kullanılmak üzere 1 milyon 200 bin dolar değerinde malzeme sağladıklarını bildirmiştir. Yapılan yardımın içeriğinde, hastaneler ve hapishaneler için eldiven, koruyucu maske, giysi ve cop bulunmaktadır. Ancak bu yardımlar bölge halkına ya da hapishanelerde kalan insanlara değil bizzat buralarda görev alan terör örgütü mensuplarının salgından korunmasına yöneliktir. Bu durum aslında bölgede önemsenen kesimin sadece terör örgütü üyeleri olduğunu gösteren bir kanıttır. Bölgede hastane kapasitesi yetersiz, Kovid-19 tanı kiti ise mevcut değildir. Şu ana kadar testler Suriye rejimin bölgelerinde yaptırılmış ve sonuç elde edilebilmesi için Şam’a gönderilmiştir.

YPG bölgede olası bir salgına karşı her kesime hitap eden tedbirler almak yerine, salgını fırsat bilerek Türkiye karşıtı propagandalar yürütmeye başlamıştır. Suriye’nin Haseke bölgesine giden suyu Suriyeli muhaliflerin bilerek kestiği ve böylelikle Kovid-19 salgınına neden olmak istediği gibi asılsız iddiaları gündeme getirmiştir. Haseke ve kırsal kesimleri besleyen Alluk Su Tesisi terör örgütü YPG tarafından kullanılamaz hale getirilmiş daha sonrasında ise Türkiye’nin çabaları ile yeniden onarılmıştır. Ancak daha öncesinde Türkiye ve Rusya arasındaki görüşmelerde mutabık kalınan Barış Pınarı bölgesinden Haseke ve kırsal kesimine su verilmesi ile Tişrin ve Tabka barajlarından ihtiyaçları karşılanacak olan Mabruka Elektrik Santrali'ne elektrik sağlanması hususu rejim tarafından tesisin ve taşıyıcı hatlarının tamirini tamamlamaması ile yarım kalmıştır. Elektriğin sağlanmaması ile gelinen noktada tesisi kontrol eden muhalif gruplar ve YPG arasında gerilim ortaya çıkmıştır. YPG durumu fırsata çevirmiş ve Türkiye karşıtı propagandalar yaparak kendi yetersiz tedbirlerinin üstünü örtmeye çalışmıştır.

Bölgede olası bir salgın ihtimali terör örgütü YPG’nin, Şam ile olan ilişkisini de oldukça etkilemiştir. Kendini meşru bir yapı olarak göstermeye çalışan sözde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi hem Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) ülkedeki salgına ilişkin bilgiyi kendisiyle paylaşmadığı için hem de rejime yapılan yardımları kendilerine göndermediği için ayrı ayrı tepki vermiştir. Ayrıca Şam-Kamışlı Uluslararası Havaalanı’nın uçak seferleri hala devam etmektedir. DSÖ tarafından yapılan bir açıklamada, Haseke’nin Suriye rejiminin kontrolü altındaki alanında bir kişinin Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetmesi sözde özerk yönetimini iyice telaşlandırmıştır. Uçak seferlerinin durdurulması için yapılan uyarılar rejim tarafından dikkate alınmamış ve bölgede gerginliğe neden olmuştur. Özerk yönetim kendisinin dikkate alınmaması karşısında ise bölgede olası Kovid-19 vakalarının sorumlularının Suriye rejimi ve kendileriyle hiçbir bilgiye paylaşmayan DSÖ olacağı tehdidini ortaya artmıştır. Geçtiğimiz hafta içerisinde Haseke iline bağlı Kamışlı ilçe merkezinde varlık gösteren Esad rejimine bağlı güçler, Kamışlı Havaalanı yakınındaki Halkum Mahallesi’nde bilinmeyen bir nedenle terör örgütü YPG’nin kontrol noktasına ateş açmıştır. YPG/PKK’lı teröristlerin karşılık vermesi üzerinde taraflar hafif silahlarıyla çatışmıştır. Bu durum, taraflar arasındaki artan gerilim ve çatışmalarda Kovid-19’un körükleyici bir faktör olabileceğine bir işaret olabilir. YPG işgalindeki bölgelerde askeri varlığını arttıran Rusya’nın, taraflar arasındaki ilişkiyi stabil tutma çabasının başarısız olduğu da gözlemlenebilir.

Terör örgütü YPG, koronavirüs pandemisini, kendisini meşrulaştırmak adına bir araç olarak kullanmaya çalışmaktadır. Kontrol ettiği bölgelerde ABD desteğiyle de facto bir devlet yapısı oluşturma peşinde olan YPG'nin, virüse karşı mücadele ettiği, gerekli tedbirleri almaya çalıştığı fakat Türkiye tarafından engellendiği, dolayısıyla bölge halkını korumaya yönelik çaba gösteren yegane unsur olduğu algısını yaymaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu çabanın Batı basınında da karşılık bulduğu görülmektedir. Alluk Su Tesisinde yaşanan problemin medyaya yansımış yüzü, terör örgütü tarafından çarpıtılan haberlerden sadece biridir. Barış Pınarı Harekatı bölgesine sızma girişimlerinde bulunan YPG, TSK tarafından yürütülen başarılı operasyonlarla amacına ulaşamazken diğer yandan da Kovid-19 nedeniyle yeni bir sınavdan geçmektedir. Bölgede yeterince önemsenmeyen kamplar ve hapishaneler ise ülke genelinde ölümcül bir salgına dönüşmesi olasılığı taşımaktadır. Terör örgütünün durumu kontrol altına almasının oldukça zor olacağı da hesaba katılınca YPG nedeniyle bölgedeki var olan istikrarsızlığın daha da artacağı beklenebilir. Şimdilik YPG durumu kontrol altında tuttuğunu iddia etmektedir ve Batı medyasında da bu sık sık gündeme gelmektedir. Ancak göz ardı edilen kamplarda ve hapishanelerde çıkabilecek bir salgın, YPG’nin suçu diğer aktörlere yıkmasıyla kolayca önlenemeyecektir. Tam aksine ülkenin içinde bulunduğu krizin daha da derinleşmesine neden olacaktır.