Zengezur Koridoru: Gürcistan ve İran Odağı

Son yıllarda en çok konuşulan gündem maddelerinden biri küresel siyaset odağının ve ekonomik zenginliğin Doğu’ya kaymasıdır. Çin’in yükselişinin yanı sıra, bölgesel ve orta büyüklükteki güçlerin nüfuzunu arttırmasıyla belirginleşen bu durum, ABD’nin “stratejik geri çekilmesi” (strategic contraction) tartışmaları ile beraber değerlendirildiğinde dünyadaki güç dengelerinde yaşanan kırılmanın daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir. Bu kırılmanın çift kutuplu ya da bazı iddialara göre çok kutuplu bir düzleme oturup oturmayacağı hususu ise mevcut mücadelenin seyrine bağlı olarak farklı yorumları beraberinde getirmektedir. Sonuç olarak söz konusu gelişmelerin beklenen sonuçlarından birisi ise şüphesiz Doğu’ya olan temayülün artması, dolayısıyla bölge ülkelerinin bölgesel ve küresel gelişmelerde daha fazla söz sahibi olmasıdır.

Bu değişimin en sürükleyici etkenlerinden birisi olan “Kuşak-Yol Projesi” ve proje güzergâhındaki altyapı projeleri, Çin’in doğu-batı aksında siyasi, ekonomik ve kültürel bir nüfuz alanı oluşturmasına zemin hazırlamaktadır. Güzergâh ülkeleri ile yapılan ve temel prensibi “kazan-kazan ilişkisi” olarak açıklanan projenin hem bölgesel hem de küresel ticarette büyük bir payı olacağı öngörülmekte, bu strateji üzerinden Pekin, yumuşak gücünü çok geniş bir sahaya yaymaktadır.

Diğer yandan bölgede, gerek 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı gerekse Karabağ’ın işgali gibi 30 yılı aşkın süren ve kronik hâle gelen sorunlar nedeniyle yaşanan istikrarsızlık, şüphesiz Kuşak-Yol gibi devamlılığın son derece önemli olduğu büyük bir proje açısından sorun teşkil etmiştir. II. Karabağ Savaşı sonrasında, AGİT gibi uluslararası platformların uhdesinde çözümsüzlüğe mahkûm olan, esasen Soğuk Savaş döneminde başlayan sorun sert güce dayalı olarak çözülmüştür. Neticede işgalin sona ermesi ve akabinde Zengezur Koridoru’nun açılması meselesinin gündeme gelmesi, Kuşak-Yol bağlamında Trans-Kafkasya güzergâhının önemini artırmıştır. Sonuç olarak Zengezur Koridoru, açılması ve tam operasyonel bir şekilde işletilebilmesi ile Trans-Kafkasya jeopolitiği daha stratejik bir konuma ulaşacaktır. Diğer yandan bu gelişme, Türkiye’nin Türk dünyası ile doğrudan bağının sağlanabilmesi açısından bölgede önemli bir kırılmayı temsil etmektedir.

Daha geniş bir perspektiften bakıldığında koridorun Rusya’ya ek olarak Çin ile olan bağlantısı da dikkat çekici olup, bazı çevrelere göre bu koridorun Çin’in İpek Yolu Projesi kapsamında bir alternatif oluşturması da mümkün görünmektedir. Dolayısıyla küresel siyasetin dinamiklerinin değişmesi gerektiğini savunan Rusya ve Çin’in ilgi alanındaki Zengezur Koridoru’nun stratejik değerini anlamak kritik bir öneme sahiptir.

Kuşak-Yol Projesi ve Gürcistan Bağlamında Bölgeye Yansımaları
2013 yılında Çin’in öncülüğü ile başlatılan Kuşak-Yol Projesi, Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanacak diğer devletler arasında demiryolu, karayolu, petrol boru hatları, liman ve diğer altyapı projelerinden oluşmaktadır. 2015 yılında Çin, Kuşak Yol Projesi’ni resmen en öncelikli ulusal stratejisi olarak ilan etmiş ve bu proje kapsamında Asya Altyapı Yatırım Bankası, İpek Yolu Fonu, Kuşak Yol bölgesi boyunca bölgesel-çok taraflı girişimler ve yatırım koridorları da dâhil olmak üzere bir dizi çok taraflı kuruluş oluşturmaya çalışmıştır. Bu çabalar, Çin’in BM ve IMF’ye paralel kuruluşlar kurma ve gerektiğinde borç verme gibi savaş sonrası ABD’nin büyük stratejisine benzer şekilde, karşılaştırılabilir ve çok taraflı bölgesel bir çerçeve oluşturmasını sağlamıştır.[i] Bu girişimin başarısı, proje güzergâhındaki ülkeler ile Çin arasında karşılıklı kazan-kazan ilişkisinin kurulmasını ve aynı zamanda ortak çıkarların oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu durum ise ekonomik olarak Kuşak Yol’un yalnızca tek taraflı çabalarla oluşturulamayacağı gerçeğini ortaya koymakta ve böylece proje için diğer ülkelerden gelen talebin gelişmesini sağlamaktadır.[ii] Kuşak-Yol’un inşası bugüne kadar dünyadaki en büyük çaplı bölgesel iş birliği projesi olarak kayıtlara geçmiştir. Bu inisiyatif, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını kapsamaktadır. Dünyanın en aktif ekonomisi olan Doğu Asya Ekonomik Çevresi bir ucunda yer alırken, en gelişmiş ekonomiye sahip olan Avrupa diğer ucunda bulunmaktadır. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta ve Güney Asya’daki gelişmekte olan ülkeler ve bölgeler ise proje için büyük bir nüfus ve potansiyel pazar oluşturmaktadır. Bugün, dünya ekonomisinin yaklaşık %48’ine hitap eden bu yatırım projesinin maliyeti 67,8 milyar dolardır ve 3 milyardan fazla nüfusu etkilemektedir. Proje kapsamında mevcut durumda 147 ülke ile anlaşma imzalanmıştır.[iii] Sahip olduğu tüm bu potansiyel ile Kuşak Yol Projesi’nin hem mesafe hem de maliyet açısından büyük bir avantaj olduğu görülmektedir.

Kuşak-Yol Projesi, diğer bölge ülkeleri gibi Gürcistan için de büyük öneme sahiptir. Uluslararası arenada ekonomik ilişkilerini geliştirmek isteyen Çin de Gürcistan’ı bölgede büyük potansiyele sahip bir ortak olarak görmektedir. Buna paralel olarak Çin’in Güney Kafkasya’daki etkisi özellikle 2010’lu yılların ikinci yarısında gözle görünür derecede artmıştır. Bunun ilk işaretlerinden birisi ise 2015 yılında Çin, Ermenistan ve Azerbaycan arasında Kuşak-Yol Projesi’nde yer almasına dair bazı anlaşmalar imzalanması olmuştur. Bu minvalde gelişen ilişkiler ve iş birliğine istinaden taraflar arasında son yıllarda önemli adımlar atıldığı görülmektedir. Örneğin 2017’de Çin ve Gürcistan arasında serbest ticaret anlaşması imzalanmıştır.[iv] Bu anlaşma ile iki ülke arasındaki ticari ilişkiler büyük oranda gelişme göstermiştir.

Aynı yıl Çin’in Tiflis Büyükelçiliği tarafından düzenlenen bir konferansta Gürcistan’ın Kuşak Yol Projesi’ne aktif katılımını teşvik eden açıklamalar dikkat çekmiştir. Sonraki yıllarda taraflar arasında varılan anlaşmalarla birlikte Çin’den Tiflis’e doğrudan uçuşlar ve kargo taşımacılığı için özel bir demiryolu hattının açılması planının ele alındığı gözlemlenmiştir. Gürcistan Teknik Üniversitesi tarafından 2018 yılında yapılan “Bir Kuşak-Bir Yol Girişimi’nin Jeopolitik Yönleri” konulu konferansta açıklama yapan Çin Büyükelçisi Dzi Yenchi, Gürcistan’ın bu projeyi aktif olarak destekleyen ve anlaşma belgesini imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu belirtmiş ve Gürcistan’ın Avrupa bölgesinde Çin ile serbest ticaret anlaşması imzalayan ilk ülke unvanını taşıdığının altını çizmiştir.[v] Müteakip süreçte “Tiflis İpek Yolu Forumu” iki ülke tarafından ortaklaşa düzenlenmiş ve benzer birçok müşterek faaliyet ile taraflar arası ilişkilerin geliştirilmesi ve iki kültür arasındaki etkileşimin artırılması amaçlanmıştır.

Gürcistan, Kuşak-Yol bağlamında kendisini stratejik bir pozisyonda konumlandırmaktadır. 2016-2018 yılları arasında Gürcistan’ın başbakan yardımcılığını yapmış olan Dimitri Kumsişvili’nin Pekin’i ziyareti sırasında Gürcistan’ın tarihsel olarak İpek Yolu’nun kurucu bir parçası ve Çin’in Avrupa’ya ulaşmak için kullanabileceği en kısa yol olduğu yönündeki açıklamaları bunu doğrulamaktadır. Kumsişvili ayrıca, Gürcistan’ın ticari geçişleri kolaylaştırmak, turizmi canlandırmak ve ürünlerin serbest ve hızlı dolaşımı için yapısal reformlar yaptığını vurgulamıştır.[vi] Çin’in, Gürcistan ile hem artan ticari ilişkileri hem de bölgede artan nüfuzu Tiflis’in dış politikada alanını genişletirken, Gürcistan-Çin ilişkilerindeki bu seyir Batı tarafından yakından takip edilmektedir. Keza Çin Dışişleri Bakanı Wang’ın, Gürcistan’ın bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğüne Pekin tarafından verilen desteğe ilişkin yaptığı açıklamalara sahne olan ziyareti ABD tarafında tepkilere neden olmuştur.[vii]

Zengezur Koridoru: Güney Kafkasya'da Statükonun Değişimi
Bölgede, önemli oranda Gürcistan’a bağımlı ticari geçişlere alternatif bir güzergâh olma potansiyeli taşıyan, dolayısıyla stratejik bir öneme sahip olan Zengezur Koridoru veya diğer adı ile Nahçıvan Koridoru’nun açılması amacıyla Azerbaycan için tartışmasız bir zaferle sonuçlanan II. Karabağ Savaşı sonrasında uygun bir konjonktür ortaya çıkmıştır. Koridorun hayata geçirilmesi ile Azerbaycan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti üzerinden doğrudan Türkiye’ye ulaşacaktır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi ile ticaret yollarının güvenliği meselesi daha kritik bir konuma gelirken, Güney Kafkasya, dolayısıyla Gürcistan’ın stratejik önemi özellikle Avrupa Birliği temsilcileri tarafından tekrar gündeme taşınmıştır.[viii]

Mevcut durumda Azerbaycan ve Türkiye arasındaki önemli bağlantı yollarından biri Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’dır. Zengezur’un açılması ise Azerbaycan-Nahçıvan ve Nahçıvan-Türkiye arasında doğrudan bağlantıyı sağlayacaktır. Bu durum ayrıca Türkiye ve Rusya arasında da Azerbaycan üzerinden kesintisiz bir kara ve demiryolu hattının devreye girmesini de sağlayacaktır.[ix] Hat aynı zamanda Nahçıvan, Azerbaycan üzerinden Hazar Denizi ile de bağlanarak Asya’ya kadar uzanabilecektir. Daha geniş bir perspektiften ele alındığında tüm bu özellikleri itibarıyla koridorun açılmasının sadece bölge ticaretini değil, aynı zamanda dünya ticaretini de etkileyebilecek bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Bu koridor aynı zamanda Pasifik ve Atlantik okyanusları arasındaki en kısa transit güzergâhı teşkil edecek ve Kuzey-Güney ve Doğru-Batı hattındaki kavşak noktası olacaktır. Zengezur sayesinde Avrupa ve Asya’yı bağlayan kara taşıma güzergâhlarının faaliyet alanı önemli ölçüde genişleyecektir.[x] Böylesi bir alternatif karşısında, Avrupa ve Asya kıtaları arasındaki ticari geçiş hatları üzerinde coğrafi konumunu bir “köprü” olarak nitelendiren Gürcistan’ın Zengezur Koridoru’nun açılması ile ilgili nasıl bir tutum izlediği merak konusu olmuştur.

Zengezur Koridoru’nun, alternatif bir güzergâh olarak açılması ile ortaya çıkacak iklimde Gürcistan’ın, bölgeden geçen ticaret yolları için istikrarlı bir transit ülke konumunun zayıflayacağına yönelik yorumlar ve değerlendirmeler söz konusudur. Keza gelişmelerin Gürcistan’da siyaset ve bürokrasiden otoriteler tarafından da yakından izlendiği anlaşılmaktadır. Gürcistan Savunma Bakanlığı eski üst düzey yetkililerinden tarih profesörü Beka Kobakhidze, Gürcistan için komşularının barış içerisinde olmasının önemli olduğunu vurgulayarak koridorun açılması ile Gürcistan’ın ekonomik çıkarlarının tehdit altına girebileceğini ve Tiflis yönetiminin bu ihtimali göz ardı edemeyeceğini ifade etmiştir.[xi] Koridorun olası ekonomik etkisine dair gündeme gelen başka bir değerlendirme ise eski Gürcistan Savunma Bakanı Tina Khidasheli’den gelmiştir. Khidasheli, bu koridorun açılmasının Gürcistan’ın transit ülke olma potansiyelinden kaynaklanan stratejik çıkarlarına zarar verebileceğini ancak ülkenin ulaşım alanındaki bugüne kadar geliştirdiği ilişkileri ve yaptığı yatırımların da etkisi ile bölgesel iş birliğini teşvik edici bir pozisyonu benimseyebileceğini düşünmektedir.[xii] Nitekim Khidasheli, Gürcistan’ın bölge ülkeleri ile aktif iş birliği yapması gerektiğini, bu ülkelerin ise Türkiye ve Azerbaycan olduğunu ifade etmiştir. Ancak bu strateji, Gürcistan adına sadece Güney Kafkasya’yı değil, aynı zamanda Avrupa’yı da kapsayan geniş bir vizyonu içermektedir. Zira Gürcistan’ın Batı ile olan yakın ilişkilerini daha da geliştirme çabası göz önüne alındığında, bölgenin AB ile Rusya ve İran gibi aktörler arasında bir çıkar çatışmasına sahne olması muhtemel görünmektedir. Bu mücadelenin görünen ve doğrudan bir parçası olmayacağı değerlendirilmekle birlikte, Çin’in de Kuşak-Yol bağlamında bölgedeki dengeleri yakından izleyeceğini ve dolaylı olarak çıkarlarının muhafazasına çalışacağını ifade etmek mümkündür.

Gürcistan’ın mevcut konumunu korumak için karayolu ve demiryolu altyapısını geliştirmeye özen göstermesi gerektiği yönündeki alternatif yaklaşımlar, bölge ülkeleri arasındaki iyi ilişkilerin devamlılığı adına önem arz etmektedir. Kuşak Yol Projesi’nin, yapısı itibarıyla güzergâhındaki ülkelerin alternatif rotalarından da faydalanması ve bu alternatif hatlar üzerinden devamlılığın sağlanması planlanmaktadır. Değişen koşullar altında, Gürcistan’ın kara, demiryolu ve limanlarının durumunu iyileştirmesi gerektiğine, bu şekilde bölgede altyapısı güçlü ve istikrarlı, tercih edilebilir bir güzergâh olma özelliğinin devam edebileceğine yönelik olumlu değerlendirmeler de mevcuttur.[xiii]

Hâlen Gürcistan’daki ulaşım altyapısı iyi bir organizasyona sahiptir ve bu altyapının temellerinin uzun bir geçmişi bulunmaktadır. Aynı zamanda kargo taşımacılığında her zaman güvenilir bir paydaş olan Gürcistan’ın, bu statüsünü korumaya devam ettiği takdirde komşu ülkeler ile olan iş birliğinin artarak devam edeceği öngörülmektedir. Bu konuda eski Eğitim ve Bilim Bakanı Ghia Nodia, Zengezur Koridoru’nun, Gürcistan için hiçbir radikal değişime neden olmayacağını düşündüğünü ifade etmiştir. Nodia, böyle bir değişimin söz konusu olması durumunda bile Gürcistan’ın bu konuya doğrudan müdahil olmaması gerektiğini çünkü bahsi geçen bölgenin bir ülkenin iki parçası olduğunu ve doğal olarak doğrudan Azerbaycan’ı ilgilendirdiğini dile getirmiştir. Bu durumda Gürcistan’ın yapılan projeye doğrudan müdahil olmamasının daha iyi bir seçenek olacağını çünkü Gürcistan’ın dış politikadaki temel amaçlarından birinin barışın sürdürülmesi olduğunu belirtmiştir.[xiv] Zengezur Koridoru’nun durumuna ilişkin resmî kanallardan yapılan açıklamalardan bir diğeri ise Gürcistan Ekonomi Bakanlığından gelmiştir. Bakanlığın açıklamasına göre, Gürcistan, Güney Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarı güçlendirmeyi amaçlayan tüm önemli girişimleri memnuniyetle karşılamaktadır.[xv]

1990’lardan beri Azerbaycan ve Gürcistan arasında gelişen ilişkiler, bölgedeki barış ve iş birliğine katkı sağlamaktadır. Zengezur Koridoru her ne kadar Gürcistan’ın transit ülke pozisyonu adına olumsuz bir beklentiye sebebiyet verse de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, 2022’de Gürcistan’a yaptığı ziyareti sırasında, Gürcistan ve Azerbaycan’da üretilen yeşil enerjinin Gürcistan üzerinden Avrupa’ya ihracatı ile ilgili anlaşmaya varılmış, böylelikle Gürcistan’ın Orta Koridor’daki önemi teyit edilmiştir.[xvi] Bu durum, Gürcistan-Azerbaycan arasındaki Zengezur Koridoru’ndan kaynaklanan endişelerin giderilmesine katkı sağlamıştır. Öte yandan Gürcistan’ın Güney Kafkasya’da bir diğer avantajı ise bölgedeki ülkeler ile ilişkilerinin iyi olması ve dış politikasında uzlaşmacı bir tavır sergilemesidir. Diğer ülkelerden farklı olarak Gürcistan’ın Güney Kafkasya’da en fazla sahiplendiği ve vurgu yaptığı dış politika ilkesi barışın sürdürülmesi olarak ön plana çıkmaktadır. Uzlaşma ve Sivil Eşitlikten Sorumlu Gürcistan Devlet Bakanı Paata Zakareishvili’nin da ifade ettiği gibi, “Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan arasındaki ittifak, Kafkas sıradağları boyunca benzersiz bir bağdır.”[xvii]

Gürcistan’ın, altyapı yatırımları üzerinden Kuşak-Yol bağlamındaki pozisyonunu konsolide etmesi ve uzun vadede bölgesel istikrarın ve dolayısıyla kalkınmanın yaratacağı zenginlik üzerinden alternatif güzergâhlardan kaynaklı bölünmelerin dengelenmesi hatta bölgeden geçen ticaretin kümülatif olarak daha da artması mümkündür. Diğer bir deyişle Zengezur’un açılması, Trans-Kafkasya’dan akan ticaretin olası krizlerden daha az etkilenmesini, dolayısıyla transit ticaretin devamlılığına olan güvenin artmasını ve bölgeye alternatif arama ihtiyacının azalmasını temin edecektir. Sonuç olarak Gürcistan’ın potansiyelinin negatif etkileneceği öngörülerine karşılık, bu koridorla bölge ülkelerinin refahının bütüncül olarak artma imkânı söz konusu olacaktır. Dolayısıyla Zengezur Koridoru, rekabetten ziyade iş birliği imkânlarını artıracak bir proje özelliği taşımaktadır. 

Zengezur Koridoru’nun Ortadoğu Bağlamı
Kuşak Yol-Zengezur bağlamının bir diğer olası etkisi Ortadoğu bölgesidir. Makro düzeyde bakıldığında son on yıldır Çin’in Ortadoğu’daki çıkarlarının ve nüfuz alanının büyük oranda arttığı gözlemlenmiştir. 2000’li yıllarda Çin’in bu bölgeye yönelik politikası daha çok enerji ihtiyacı üzerine yoğunlaşmış, bu nedenle taraflar arasında görece sığ bir ilişki kurulmuştur. Bu kapsamda o dönem ticari, askerî ve diplomatik çıkarların ikincil bir role sahip olduğu görülmüştür. Bugün Ortadoğu, Çin’in devlet destekli girişimlerinin uluslararası pazarlara girdiği bölgelerden biri olmuştur. Örneğin, Çin-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki ticaret 2000’li yıllarda 10 milyar dolarken 2019 yılında bu rakamın 180 milyar dolara yükseldiği görülmüştür.[xviii]

Azerbaycan’ın II. Karabağ Savaşı sonrasında işgal altındaki topraklarını geri alması ve Zengezur üzerinden doğrudan Nahçıvan’a bağlanması, İran’ın bölgesel pozisyonunun zayıfladığı değerlendirmelerini beraberinde getirmiştir. Dahası Azerbaycan ve Nahçıvan arasındaki ulaşım güzergâhı hâlihazırda İran üzerinden geçmektedir, koridorun açılması durumunda İran'ın bu konumu zayıflayacaktır. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin buna istinaden “bölgenin siyasi coğrafyasını değiştirebilecek herhangi bir girişimin İran tarafından kabul edilmeyeceği”[xix] yönündeki ifadeleri, Tahran yönetiminin mevcut tutumunu yansıtan bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tarz söylemler Tahran yönetiminin Zengezur Koridoru’nun faaliyete geçmesini bir ulusal güvenlik meselesi hâline getirdiğini ve koridorun hem bölgesel hem de küresel anlamda İran’ın mevcut pozisyonuna karşı geliştirilen bir proje olduğunu düşündüğünü göstermektedir. Bu durum, II. Karabağ Savaşı’nda İran’ın Ermenistan’a verdiği örtülü desteğe dair de açıklayıcıdır. Ayrıca Tahran, Zengezur’u “NATO Koridoru” olarak nitelemekte, bu proje üzerinden Çin ve Rusya ile birlikte İran’ın da çevrelendiği yönünde aktif propaganda yapmaktadır. Ancak koridorun 37 km’lik kısmının güvenliğinin, Rus askerler tarafından sağlanacak olmasının[xx] yanı sıra Çin’in Kuşak Yol projesi bağlamındaki çıkarlarıyla da uyumlu olması İran’ın bu söylemlerinin propaganda niteliğini ortaya koymaktadır. Zira Rusya’nın içerisinde yer alacağı bir NATO projesinden bahsetmek mümkün görünmemektedir.

Diğer önemli bir husus ise Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin mevcut durumu nedeniyle Tahran’ın yükselen çevrelenmişlik algısıdır. Son dönemde bu bağlamdaki gerginliğin giderek arttığı gözlemlenmekte ve bu seyrin orta-uzun vadede güvenlik endişeleri odaklı devam edeceği düşünülmektedir. Bunun dışında sınıra paralel olarak inşa edilecek ulaşım hatlarının kendisi ile Ermenistan’ın bağını keseceği gibi sebepler öne sürmesinin daha ikincil ve söylem düzeyinde önem arz ettiği ifade edilebilir. İlaveten, Tahran’ın Ortadoğu’da vekilleri üzerinden savaşa (proxy war) ağırlık verdiği ve bu mücadeleye büyük miktarda kaynak ayırdığı bir dönemde, Kafkasya’daki denklemi önemli ölçüde değiştiren bu gelişme karşısında yeni bir cephe açmada zorluklar yaşadığı değerlendirilmektedir. Dahası Tahran’ın bu hususta Rusya ve Çin gibi iki ortağının çıkarları karşısında edilgen kalması kuvvetle muhtemeldir. Bu bağlamda, Kafkasya’da çıkarları zarar gören İran’ın, daha fazla nüfuzu bulunan bölgelerde daha aktif olmak istemesi olasıdır.

Sonuç
Güney Kafkasya bölgesinin geleceği, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında önemli bir tartışma hâline gelmiştir. Bu çatışmanın yarattığı siyasi, sosyal ve ekonomik etkiler, farklı taşıma rotalarının sorumluluğunu gündeme getirmiştir. Güney Kafkasya, Avrupa ve Asya arasında giderek daha fazla ilgi gören bir güzergâh olmakla birlikte, Rusya, Türkiye ve İran gibi devletler için kritik önem taşımaktadır. Bu ülkelerin politikaları ve ilişkileri, bölgenin güvenliğini ve ekonomik dinamiklerini şekillendirmektedir. Bu proje, bölgesel iş birliğini artırarak ve ekonomik bağımlılığı azaltarak bölgedeki ülkeler arasındaki ilişkileri olumlu yönde etkileyecektir. Sonuç olarak Zengezur Koridoru, bölgesel barış ve iş birliği lehine önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu koridorun açılmasıyla Avrupa ve Asya arasındaki taşıma ağı güçlenirken, bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesine katkı sağlanacaktır.

Zengezur Koridoru’nun açılması bölgesel ticaretin gelişmesine ve küresel siyasetin şekillenmesine önemli katkılar sağlayabilecek bir potansiyeldedir. Komşu ülkelerden özellikle Gürcistan, kendi bölgesel pozisyonuyla da ilgili olarak gelişmeleri takip etmektedir. Gürcistanlı yetkili ve uzmanların değerlendirmeleri incelendiğinde genel olarak Zengezur Koridoru’nun Gürcistan için negatif bir gelişme olmayacağı fikrinin ağır bastığı görülmektedir. Her ne kadar Gürcistan’ın ekonomik ve stratejik açıdan güç kaybedeceği değerlendirmeleri bulunsa da özellikle hükûmet kanadı, koridoru bir problem olarak nitelendirmek yerine daha çok Gürcistan’ın atması gereken adımlara odaklanmakta, ülkenin elinde bulundurduğu altyapı ve ilişkiler ağlarını güçlendirerek bölgesel ekonomik hareketliliği bir avantaja çevirmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Esasen Gürcistan tarafında Zengezur Koridoru bağlamındaki gelişmelerin analitik olarak değerlendirilmesi durumunda Gürcistan için de bir fırsat yaratacağı fikri etkili olmakta, bu sayede Gürcistan’ın bölgesel siyasetin daha etkin bir aktörü olabileceğinin altı çizilmektedir. Öte yandan bölgesel sorunların aşılarak iş birliklerinin artırılması, Gürcistan’ın önem verdiği temel dış politika ilkesi olup, istikrarlı bir siyasi yapının bölgesel kalkınmaya olan etkisi, Gürcistan’ın mevcut şartlar altında sahip olduğu transit ülke konumundan daha fazla dikkat edildiği gözlenmektedir. Nihai olarak, Gürcistan’ın Zengezur Koridoru karşısındaki konumunun, ekonomik ve jeopolitik kaygılara ilaveten uzun dönemli siyasi istikrar arayışının bir parçası olarak bölgesel sorunların çözümüne katkı sunması ve iş birliklerinin artırılması yönünde olduğu görülmektedir.

Mesele sadece Gürcistan ile kalmayıp koridorun İran-Avrupa bağlantısını da fiilen keseceği ve Tahran yönetiminin Ermenistan üzerinden sağladığı erişimi Türkiye ve Rusya’nın da daha etkin bir şekilde dâhil olduğu denklemde yürütmek zorunda kalacağı iddia edilmektedir. Koridorun güvenliğinin sağlanmasında rol alacak Rus askerlerinin İran sınırı için bir tehdit olabileceği yönünde değerlendirmeler de mevcuttur. Ancak Zengezur Koridoru’nun İran’ı Kafkasya denkleminden tamamen çıkaracağı yönündeki propaganda faaliyetleri daha öncesinde de değinildiği gibi gerçekleri yansıtan bir zemine sahip değildir.

Son olarak, Zengezur Koridoru’nun Kuşak-Yol Projesi’ne alternatif oluşturması ve Ortadoğu bağlamındaki etkileri, küresel siyaset ve ekonomi açısından karmaşık bir tartışma alanı sunmaktadır. Kuşak-Yol Projesi, Çin’in liderliğinde Asya’dan Avrupa’ya uzanan büyük bir ticaret ağını hedeflemektedir. Zengezur Koridoru’nun bu projede alternatif bir rota olarak değerlendirilmesi, Asya’dan Avrupa’ya daha hızlı ve ekonomik bir ulaşım yolu olabileceği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda, Kuşak-Yol Projesi’nde önemli bir aktör olmayı hedefleyen Gürcistan’ın projedeki rolü ve Zengezur’un potansiyel alternatif etkileri dikkatle izlenmelidir.