ABD-Suudi Ortaklığını Canlandırma Çabaları

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği kritik ziyaret, Biden yönetiminin başından beri gergin devam eden ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin yıpranmış dokusunu onarma çabasının somut bir tezahürü olarak görülebilir. Antony Blinken, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın ardından, bir aydan daha kısa bir süre içinde Suudi Arabistan'a ziyaret gerçekleştiren ikinci üst düzey Amerikalı diplomat olmuştur.

Blinken'ın Suudi Arabistan ziyaretinin temelini oluşturan kapsayıcı hedefler, ağırlıklı olarak bölgesel güvenliğin sağlanması ve korunması, zorlu bölgesel çatışmaların çözümüne yönelik iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesi, karşılıklı ekonomik bağımlılık inşası ve arttırılması, temiz enerji girişimlerini ilerletmek için ortak çabalar ve eğitimde iş birliğinin teşvik edilmesi olarak görülmektedir. Bununla birlikte, Suudi Arabistan'ın dış politikasını da etkileyen derin dönüşümden kaynaklanan bu diplomatik girişimin arkasındaki faktörlerin altını çizmek gerekmektedir. Suudi Arabistan son dönemlerde Batılı müttefikleriyle Asyalı müttefiklerini dengede tutmak istediği için dış politika ikliminde böyle bir değişime gitmiştir.

Suudi Arabistan’ı Ön Plana Çıkaran Üç Temel Faktör
Biden yönetiminin görev süresi boyunca Kaşıkçı krizi, Yemen krizi, İran Nükleer Anlaşması’na ilişkin farklı duruşlar, Suudi Arabistan'daki insan hakları koşullarına ilişkin endişeler, ABD'nin değişen ve dönüşen enerji politikası, bölgesel çatışmalara yönelik farklı yaklaşımlar ve İslam'ın farklı yorumlarını şekillendirmede Suudi etkisi gibi faktörler, ABD-Suudi ilişkilerinin karmaşıklaşmasına neden olmuştur. Bu ortamda, üç temel gelişme, ABD'nin Suudi Arabistan'la angajmanını kapsamlı bir şekilde yeniden belirlemesi gerekliliğini de beraberinde getirdi.

İlk ve en önemli gelişme ABD’nin bölgeden çekilmesi (de-Americanization/Disengagement) sürecine ilişkindir. Obama, Trump ve Biden yönetimleri sırasında değişen derecelerde ivmeye tanık olan çekilme sürecinin emareleri uzun süredir görülmekteydi. Bununla birlikte, Amerikan kuvvetlerinin Afganistan'dan ani ve düzensiz bir şekilde çekilmesi, ABD'nin bölgeden çekilebileceğinin canlı bir örneğini oluşturmuş ve sonuç olarak, bölgedeki ABD müttefiklerinin politika eğilimlerinin somut ve proaktif politika tercihlerine dönüşmesinin yolunu açmıştır. Bu çerçevede, Suudi Arabistan da dâhil olmak üzere Körfez ülkeleri, Rusya ve Çin ile aktif olarak siyasi, sosyal, askerî ve ekonomik bağlarını geliştirmiştir. Bu eğilimin bir kanıtı, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in tüm Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleriyle görüşmelerde bulunduğu ve aynı anda eski Irak Başbakanı el-Kazımi liderliğindeki ilk arabuluculuk çabalarının ardından Suudi Arabistan ile İran arasındaki siyasi normalleşmeyi kotardığı Suudi Arabistan ziyareti olmuştur.

İkincisi, Rusya-Ukrayna savaşının ve bu sırada Muhammed bin Selman'ın OPEC+ çerçevesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın ilişkisinin ABD'nin enerji güvenliği planlarına meydan okuması, küresel bir enerji arzı krizine yol açmıştır. Son olarak, artan küresel enflasyonist baskılar ve Batı’da beliren resesyon ortamında ABD, Suudi Arabistan'a yaklaşmak zorunda kalmıştır. Yine bu ortamda Suudi Arabistan, küresel bir eğilim olan dolarsızlaştırma (de-dollarization) sürecinin en sadık savunucularından biri olan BRICS örgütü ile sağlam ilişkiler geliştirmeye ve ilişkilerini stratejik bir düzeye taşımaya çalışmaktadır. Suudi Arabistan'ın BRICS'e üyeliğiyle ilgili son tartışmalar ortaya çıkarken ülke, aynı zamanda son dönemlerde diğer Körfez ülkeleriyle birlikte "BRICS Dostları" toplantılarına katılmayı da ihmal etmemiştir.

Suudi Arabistan, ABD İçin Tekrar Kritik Önemde
ABD ile Suudi Arabistan arasındaki kalıcı ortaklığın temelini oluşturan parametreler, son dönemde ilişkilerin yeniden düzenlenmesini zorunlu kılan faktörlerle örtüşüyor. Bu bağlamda, enerji arz güvenliğini sağlama zorunluluğu ve ekonomik iş birliğinin sürekli olarak teşvik edilmesi kritik bir önem kazanmıştır ve ABD'yi bu ortaklığı sürdürme konusunda motive etmektedir. Ayrıca, terörle mücadele politikalarına ortak bağlılık, bölgesel istikrarın geliştirilmesine yönelik karşılıklı inanç, askerî çabalarda iş birliği ve bölgesel tehditleri ele alma kararlılığı, iki ülke arasındaki bağı güçlendiren diğer önemli unsurlar olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca Suudi Arabistan'ın Arap dünyasındaki önemli kültürel ve dinî konumu ile son dönemde Sudan ve Yemen'deki ortak insani yardım çalışmaları, ikili ilişkileri canlandırmayı gerekli kılmıştır.

Üstelik, OPEC+ çerçevesinde petrol üretimini kademeli olarak kısma kararları, petrol fiyatlarındaki oynaklığın artmasına katkıda bulunmakta ve küresel ekonomik öngörülebilirliği baltalamaktadır. ABD, Suudi Arabistan ile yoğun diplomatik çabalara girmesine rağmen, bu konudaki somut sonuçlar henüz gerçekleşmemiştir. Biden’ın Cidde ziyaretinden Blinken’ın Riyad ziyaretine kadar geçen sürede, iki ülke arasında somut bir siyasi irade ortaya konulamamıştır. Aynı zamanda, Suudi Arabistan ile İran arasında Çin tarafından yönetilen son siyasi normalleşme girişimleri, ABD-Çin küresel rekabeti çerçevesinde ABD'yi yeniden konumlandırmış, Suudi Arabistan'ın ABD askerî teknolojisine olan ihtiyacını azaltmış ve İran'dan gelen bölgesel tehdit algısını düşürmüştür. Ek olarak, Suudi piyasalarında Rusya, Çin ve Hindistan gibi alternatif büyük güçlerin varlığı, ABD şirketlerinin Suudi Arabistan'daki konumunu aşındırmaya başlamıştır. Bu da ABD’nin küresel rekabet gücünü etkilemektedir.

Bu faktörler, ABD'nin Suudi Arabistan'a ve daha geniş Körfez bölgesine yönelik yenilenen ilgisini açıklamaya katkı sağlamaktadır. Bakan Blinken, KİK'in ABD'nin Ortadoğu'da istikrar ve refah arayışının merkezinde yer aldığını vurgulayarak bunu açıkça kabul etmiştir. Tüm bu gelişmelere yanında, Ortadoğu ittifaklarındaki yapısal değişimlerin hızlanması ve bölgedeki alternatif güçlerin siyasi, askerî ve ekonomik etkisinin artması, ABD'nin tek kutupluluk ve tek taraflılık (unipolarity/unilateralism) perspektiflerinin her geçen gün sönümlenmekte olduğunu göstermektedir.