Basra’daki 25. Arap Körfezi Kupası: Futbol ve Ötesi

Irak'ın, Bağdat ile Musul'dan sonra üçüncü büyük ve Güney Irak'ın en büyük şehri olan Basra, 6-19 Ocak 2023 tarihlerinde Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE, Bahreyn, Katar, Umman, Yemen ve ev sahibi ülke Irak'tan gelen takımların katılımıyla “Halîcî 25” adıyla bilinen, 25. Arap Körfezi Kupası'na ev sahipliği yapmıştır.

Arap Körfezi Kupası futbol şampiyonası, iki yılda bir Körfez Ulusları Kupası Futbol Federasyonu tarafından Körfez ülkelerinin birinde düzenlenmektedir. Federasyon, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerine ek olarak, Irak ve Yemen’i kapsayan ve Mayıs 2016'da kurulan bölgesel bir futbol federasyonudur ve merkezi Katar'ın başkenti Doha'da bulunmaktadır. Arap Körfezi Kupası’nın futbol şampiyonaları, ilki 1970 yılında Bahreyn'de olmak üzere, federasyonun kurulmasından onlarca yıl önce düzenlenmiştir. Basra'da düzenlenen Halîcî 25, önceki tüm Arap Körfezi futbol şampiyonalarından farklı bir atmosferde gerçekleşmiştir. Nitekim bu turnuvanın yankıları ve eş zamanlı olarak gerçekleştirilen etkinlikler, sporun ötesine geçerek siyasi ve sosyal boyutlar kazanmıştır.

Halîcî 25'in Siyasi Mesajları
Bu turnuvada Basra'nın seçilmesi, KİK ülkelerindeki futbol federasyonlarının desteği olmadan gerçekleşemez; futbol federasyonları da ülkelerindeki siyasi liderlerin bu konudaki yönlendirmesi olmadan, Halîcî 25'in Basra'da düzenlenmesini destekleyemezlerdi. FIFA'nın Irak stadyumlarında uluslararası maçların düzenlenmesine getirdiği yasak nedeniyle Irak, 1979'dan beri uluslararası kabul görmüş herhangi bir turnuvaya ev sahipliği yapmamıştır. Bunun nedeni de yaşanan savaşlar ve ülkenin onlarca yıldır tanık olduğu güvenlik sıkıntılarıdır.

Körfez ülkelerindeki siyasi liderlerin bu turnuvanın Basra'da düzenlenmesini teşvik etmesi, spor ve medya heyetlerinin ve yüzlerce taraftarın (Kuveytli taraftarın sayısı binleri geçmiştir) turnuva süresince Basra'ya seyahat etmesine izin vermeleri, Körfez ülkelerinin Irak'a yönelik yeni politikalar benimsediğinin açık göstergeleridir. Körfez ülkeleri, tereddüt, beklenti ve Irak'taki gelişmelere karışmama politikasından vazgeçerek yakınlaşma politikasına geçmeye karar vermişler ve Irak toplumuyla Körfez toplumunu birbirine yeniden bağlayan bir tutum benimsemişlerdir. Böylece Irak’ı ve Irak halkını bölgesel ortamından izole etmeyi amaçlayan çabalara meydan okumuşlardır. Bu çabalar, 2003'ten beri Irak halkının kimliğini İran’ın kendi bölgesel projesinin “potasında” eritmeyi amaçlamaktadır ve Iraklılarla diğer bölge halkları arasında yüzyıllardır süregelen tarihî, kültürel ve sosyal bağları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Turnuvanın gündeme getirdiği en çarpıcı siyasi gelişme, İran'ın "Fars Körfezi" yerine "Arap Körfezi" teriminin kullanılmasına karşı çıkması olmuştur. “Arap Körfezi” ifadesini, açılış konuşmasında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, tweetleriyle Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve Iraklı siyasiler kullanmıştır. Turnuvanın başlamasından sonra İran, "Fars Körfezi" yerine "Arap Körfezi" teriminin kullanılması nedeniyle FIFA'ya resmî bir protesto notası göndermiştir. Ancak İran'ın turnuvanın "Arap Körfezi" ismiyle adlandırılmasına itiraz etmesi üzerine Muhammed Şiya es-Sudani, geçtiğimiz günlerde Berlin'e yaptığı ziyarette Alman DW kanalına verdiği röportajda "Arap Körfezi bir gerçektir” demiştir ve bazılarının gündeme getirdiği bu sorunlara girmek istemediğini belirtmiştir. Aynı şekilde Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr, İran’ın protestosunun ardından turnuvaya katılan delegasyonları selamlayan bir tweet atmıştır ve İran'ın itirazına meydan okurcasına tweetinde "Arap Körfezi" ibaresini iki hilal içine koymuştur. Es-Sadr tweetinde: "Arap Körfezi ülkelerinden gelen saygıdeğer Arap misafirlerimiz, hoş geldiniz... Salih evliyaların Irak'ındaki Araplar hoş geldiniz... Basra’nıza hoş geldiniz.” demiştir.

Es-Sudani ve es-Sadr'ın "Arap Körfezi" tabirini kullanmakta ısrar etmesi üzerine İranlı gazeteler sert bir saldırı başlatmıştır ve meseleyi "Irak'ın İran'ın toprak bütünlüğüne saldırma cüreti" olarak nitelendirmiştir. Gazeteler, Irak’ın siyasi sınıfında İran'dan ziyade Arap eksenine yakınlaşmaya yönelen bir eğilimin arttığını ileri sürmüştür.

"Arap Körfezi" tabiri yetmişli yıllardan beri kullanılmaktadır ve İran daha önce bu konuya ilgi göstermemiştir. Ancak İran'ın Basra başta olmak üzere Halîcî 25'te bu isimlendirmenin kullanılmasından duyduğu memnuniyetsizliği ve Körfez'den gelen konuklarla Basralılar arasındaki dostluk ve yakınlıktan duyduğu rahatsızlığı gizleyemediği görülmektedir. Çünkü İran, Irak'ı artık tamamen İran eğilimleri ve politikalarıyla özdeşleşmesi gereken bir ülke gibi görmekte ve davranmaktadır.

Halîcî 25'in Sosyal Mesajları
Turnuva sırasında Basra'ya gelen tüm spor ve medya delegasyonlarıyla Körfez ülkeleri takımlarının taraftarları, kendilerine gösterilen karşılama, samimiyet ve misafirperverlik karşısında şaşırmışlardır. Basralıların Körfez ülkelerinden gelen misafirlerine gösterdiği misafirperverlik ve cömertlik, Körfez halkını duygusal olarak etkilemiş ve şaşırtmıştır. Basralıların bu yaklaşımı, Irak halkının Körfez'e ve Irak'ın tüm komşularına karşı gerçek davranışları ve duyguları hakkındaki çarpık yerleşik inançları tamamen değiştirmiştir.

Halîcî 25’te özelde Basralılar genelde Iraklılar olumlu tutumlarıyla parlak bir imaj sergilemişlerdir. Körfez halkına Iraklıların yaratıcı, hayatı seven ve komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmaya istekli bir halk olduğunu aynı zamanda, Irak'ın komşu ülkeler ve halklara karşı bir saldırı ortamına dönüşmesini istemediklerini göstermişlerdir. Mezhepçi söylemler, milislerin çoğalması ve silahlanma kaosu gibi olguların Iraklılara zorla dayatıldığını, bu eğilimlerin tüm Irak toplumunu temsil etmediğini ve Iraklıların tüm komşu halklarla sosyal, kültürel ve insani temaslarını sürdürmeleri gerektiğini davranışlarıyla dile getirmişlerdir. Körfez halkı ise Iraklılarla Körfez halkı ilişkilerindeki bu olumlu havayı Halîcî 25 sırasında gerçekleştirilen kültürel ve toplumsal inisiyatifler ve mesajlarla almış; Irak halkıyla olumlu etkileşime girmiştir. Bu inisiyatifler Körfez halkıyla Iraklılar arasındaki toplumsal ilişkileri yeniden tesis etme çabalarıyla aynı yönde ilerlemiştir. Örneğin, Katarlı "El-Ke’s" kanalı, Arap dünyasında yüksek izlenme oranına sahip ünlü spor programı "el-Meclis"i Basra şehrinde geçici olarak kurduğu bir stüdyodan yayımlamıştır. Halîcî 25’in faaliyetleri sırasında yayımlanan el-Meclis programı sadece sporla sınırlı kalmayıp sosyal, kültürel ve sanatsal içerikler sunmuş ve Körfez-Irak ilişkilerinde yaşanan kesinti sonrasında yeniden bir köprünün inşa edildiğine vurgu yapmıştır. Turnuvanın kapanış töreni ise Suudi Arabistan ve BAE'den tanınmış sanatçıların da katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Tüm bu girişimler, Körfez ile Irak arasında bir yakınlaşma sürecinin devam ettiğini göstermiştir.

Son yıllarda Körfez'in Irak'a yönelik politikaları gelişerek daha gerçekçi hâle gelmiştir. Körfez ülkeleri, şikâyet etmeyi ve bu ülkedeki durumun kötüleşmesinden ABD’nin hatalarını ve İran'ın müdahalesini sorumlu tutmakla yetinen eski “ilgisiz” söylemlerini terk etmiştir. Körfez ülkeleri, Irak'taki durumu iyileştirmeyi ve iki taraf arasında ortak çıkarlara dayalı ilişkiler kurmayı isteyen yeni bir "pragmatik" söylem benimsemiştir.

Körfez ülkeleri, son dönemde Irak meselesini, "Irak'ta yaşananlar yaşandı, artık önlenemez ancak Körfez ülkelerine vereceği zarar en aza indirilebilir" anlayışıyla ele almaya başlamıştır. Aynı zamanda ABD’yi suçlamanın işe yaramadığını ve İran'ın Irak'taki rolünün etkilerini idrak etmişlerdir. Öte yandan Körfez ülkeleri, Irak ile ortak çıkarlarda "mümkün olanı başarma" kuralı çerçevesinde, ülkenin mevcut koşullarına ve güç yapılanmasına göre davranmaları gerektiğini fark etmiştir.

Körfez-Irak ilişkileri, özellikle son yirmi yılda Irak'ı çevresinden soyutlamaya ve Irak'ın siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel ilişkilerini İran ile sınırlandırmaya çalışan gündemler nedeniyle zedelenmiş ve gerilemiştir. Bu nedenle Halîcî 25 ve bu deneyimin Körfez-Irak ilişkilerinin iyileştirilmesine olumlu yansımaları, Irak’ın Ürdün, Türkiye ve Beşar rejiminin adaletsizliğinden mustarip Suriye halkının büyük bölümü dâhil tüm komşu ülkelerle toplumsal ilişkilerinin yeniden tesis edilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlayacak benzer etkinliklerin düzenlenmesi için motive edici bir model olarak değerlendirilebilir.

Bu makale daha önce Şubat 2023 tarihinde Arapça Şu'un eş-Şark el-Evsat dergisinin 3. Cilt 10. sayısında “!بطولة كأس الخليج العربي الخامسة والعشرين في البصرة: لم تكن كرة قدم فقط” başlığıyla yayımlanmıştır.