Dana Gas Saldırısının Arka Planında Ne Var?

Yaklaşık son 2 yıldır Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) yönelik artan saldırılar, IKBY’yi etkilediği kadar, Irak’ta iç siyasetin dengesini bozucu bir faktör hâline gelmeye başladı. Hatta daha da ötesinde son günlerde Süleymaniye sınırları içerisinde yer alan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli enerji şirketi Dana Gas’ın işlettiği Kormor Gaz Tesisi’ne düzenlenen saldırılar, IKBY’ye yönelik saldırıların uluslararası boyutunu da gündeme taşıdı. Nitekim daha önce İran tarafından doğrudan IKBY’deki önemli yerel enerji şirketlerinden biri olan Kar Group CEO’su Şeyh Baz Kerim Berzenci’nin evine yönelik saldırı düzenlenmiş ve İran Devrim Muhafızları tarafından, “Siyonistlerin planlama merkezi vuruldu” açıklaması yapılmıştı. Bu noktada IKBY’nin İsrail’le ilişkili olduğuna yönelik bir irtibat ve böylece IKBY’ye baskı oluşturulma çabası ortaya çıkarken, İran’ın da Irak üzerindeki faaliyetlerini İsrail üzerinden meşrulaştırmaya çalıştığını söylemek mümkün.
Nitekim Ağustos 2020’de İbrahim Anlaşmaları olarak adlandırılan, BAE ile İsrail arasında imzalanan anlaşma sonucu, Ortadoğu’da İsrail’le normalleşme sürecinin başlaması ve diğer ülkelerin de İsrail ile ilişkilerini yumuşatmaya başlaması Ortadoğu’da yeni bir dinamik oluşturdu. Bu sürecin İran’ın bölgesel faaliyetleri açısından alan daraltıcı bir durum ortaya çıkardığını söylemek yanlış olmaz. Bu noktada İran açısından Ortadoğu politikalarında “harekât üssü” hâline gelen Irak’taki gelişmeler de dikkat çekici oldu. Bu dönemde Irak’ta yapılan seçimler, bu seçimlerde İran yanlısı grupların ciddi bir siyasi güç kaybetmesi, bununla birlikte 73 sandalye ile seçimlerin galibi olan Mukteda es-Sadr’ın, İran’a yakın Şii gruplara karşı pozisyon alarak, çoğunluk hükûmeti kurma konusunda Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Muhammed Halbusi ile Hamis Hançer’in liderliğindeki Egemenlik Koalisyonu arasında oluşturulan Vatanı Kurtarma İttifakı’nı oluşturarak “ulusal çoğunluk hükûmeti” kurmaya yönelik çabaları, İran’ı tedirgin edici gelişmeler olarak ortaya çıktı. Bu noktada özellikle seçim sonrası süreçte İran ve Irak’ta İran destekli grupların özellikle IKBY üzerinde baskı oluşturduğu görülüyor.
Son yapılan saldırının da bu baskının devamı niteliğinde olduğunu belirtmek mümkün. Zira Süleymaniye’nin Çemçemal ilçesinde bulunan Kormor Gaz Tesisi’ne 23 Haziran tarihinden itibaren bir hafta içerisinde üç defa füze saldırısı gerçekleştirildi. Kormor gaz sahası Süleymaniye'nin Çemçemal ilçesi Kadir Kerem nahiyesi yakınlarında bulunuyor. Kadir Kerem nahiyesi yöneticisi Sadık Muhammed, üç saldırıda da roketlerin aynı yerden ateşlendiğini belirtti. Saldırılarda can kaybı yaşanmazken ikinci saldırıda iki kişinin yaralandığı ve üçüncü saldırıda yangın çıktığı belirtilmektedir. Süleymaniye Terör ile Mücadele Birimi tarafından yapılan açıklamaya göre sahaya yönelik toplam 7 roket saldırısı düzenlendi. Söz konusu bölgenin Haşdi Şaabi’ye bağlı gruplar tarafından korunduğu, bölgede Ketaib Hizbullah milislerinin yoğun olduğu ve bu bölgenin İran tarafından Süleymaniye üzerinden Irak’ın kuzeyine lojistik destek hattı olarak kullandığı biliniyor.
Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, Kormor ve diğer bölgelerdeki petrol ve gaz sahalarının çalışmalarını etkileyen saldırıların, Irak’ın istikrarını ve ekonomisini hedef aldığını dile getirdi. IKBY Başbakanı Mesrur Barzani de sükûnet çağrısı yaparak, “Saldırının ardındaki korkaklar kamuoyu desteğini kaybettikleri için bu yola başvuruyorlar” ifadelerini kullandı ve bu sözlerle İran destekli Şii milis gruplara dikkat çekti.
Ancak saldırı ile birlikte Irak iç idari yapısındaki sorunlar da tekrar gündeme geldi. Nitekim saldırıların ardından Peşmerge güçleri, operasyon icra etmek için Kormor Gaz Sahası’na girmek isteyen Irak Ordusuna bağlı birliklere izin vermedi. Irak Ordusu 8. Tümeninin 45. Tugayı, 25 Haziran’da Kerkük’te operasyon başlattı. Irak Ortak Harekât Komutanlığı IKBY Temsilcisi Tümgeneral Abdulhalik Talat, operasyonun, Çemçemal’in Kadir Kerem nahiyesindeki Kormor gaz sahasına yapılan füzeli saldırıların ardından gerçekleştiğini fakat Irak Ordusunun Peşmerge güçleri ile koordinasyon sağlamadan bir operasyon başlattığını belirtti. Talat, bu kuvvetlerin bölgeyi kontrol etmek için geldiğini ve Peşmerge sınırına ulaştıklarında IKBY’ye girmelerine izin verilmediğini söyledi. Talat, Irak Ordusunun geçmeye çalıştığı yerin Peşmerge Bakanlığına bağlı 16. Tugay güçlerinin kontrolündeki bölge olduğunu açıkladı. Ayrıca Talat, Kormor doğal gaz sahasına yönelik gerçekleşen saldırıları araştırmak için ortak operasyonlar gücü içerisinden bir askerî araştırma komitesinin kurulduğunu, kendisinin de bu komitede görev yapacağını ve saldırılarla amaçlanan hedefleri ortaya çıkartacaklarını ifade etti. 
Saldırıları üstlenen bir aktör olmazken Dana Gas, Kormor Gaz Sahası’ndaki genişletme projelerinden birini geçici olarak askıya aldığını açıkladı. Dana Gas’ın verilerine göre, Kormor Gaz Sahası’nda günlük olarak 452 milyon metreküp gaz üretiliyor. Saldırılar ekonomi ve enerji boyutuyla değerlendirildiğinde özellikle Türkiye’nin IKBY doğal gazına duyduğu ilgiyi arttırmasıyla Türkiye-IKBY ilişkilerinin İran’ın dikkatini çektiğini söylemek mümkün. Kormor Gaz Sahası’na yapılan saldırılar da bölgeyi Haşdi Şaabi’ye bağlı milis grupların koruması sebebiyle şüphe çekici. Saldırının ekonomi bakımından IKBY enerji ticaretini sekteye uğratma amacı taşıdığı söylenebileceği gibi, IKBY üzerinden diğer ülkelere de mesaj niteliğinde olduğunun altı çizilmeli. Zira Baz Kerim’in evine yapılan saldırının İsrail Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyaretinin ardından yapılması ve saldırıya ilişkin İran tarafından yapılan açıklamada, “Komşu ülkelerin verilen mesajı iyi alması gerektiğinin” ifade edilmesi dikkat çekici olmuştu.
Bu noktada İran’ın Ortadoğu’da doğal gaz üzerinden de bir hâkimiyet sağlamaya çalıştığını söylemek yanlış olmaz. Buradan hareketle Basra Körfezi’nde BAE ve İran arasında enerji üzerinden yaşanan mücadelenin son saldırı ile Irak’a da taşınmaya çalıştığı söylenebilir. Nitekim IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin son Türkiye ziyaretinde de Irak doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa ve diğer pazarlara ulaştırılması konusunda görüşmeler yapıldığı açıklanmıştı. Bu noktada son dönemde Türkiye ve BAE arasındaki yakınlaşma da dikkate alındığında BAE menşeli Dana Gas’ın Kormor’daki tesislerine yapılan saldırının anlam kazandığı görülebilir.
Saldırının Irak iç siyasetine ilişkin boyutu da dikkate alınmalıdır. Sadr Bloku milletvekillerinin istifa etmesinin ve yeni milletvekillerinin parlamentoda yemin etmesinin ardından Şii Koordinasyon Çerçevesi ile müzakerelere başlayacağı söylenen KDP’nin, baskı altına alınmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu çerçevede KDP’nin; KYB’nin Berham Salih’ten farklı bir adayı cumhurbaşkanı adayı olarak sunmasını istemesi, hükûmette Kürtlere verilecek bakanlıkların KDP’ye verilmesini istemesi gibi taleplerin Şii Koordinasyon Çerçevesi tarafından hoş karşılanmadığı basına yansımıştır. Bu nedenle saldırıların, Şii Koordinasyon çerçevesi ve KDP arasında başlayan diyalog üzerinde de etkili olabileceği söylenebilir.
Bu makale 1 Temmuz 2022 tarihinde Rudaw internet sitesinde "Dana Gas saldırısının arka planında ne var?" başlığıyla yayımlanmıştır.