Derne’deki Sel Felaketi ve Libya’daki Yönetişim Eksikliği

Daniel fırtınası, pazar günü Akdeniz üzerinden önce Derne’ye ve ardından Libya’nın ikinci büyük şehri olan Bingazi başta olmak üzere Beyda ve Marj’daki yerleşim yerlerine ulaşmıştır. Ülkenin doğu bölgelerini vuran Daniel Fırtınası sonucunda yalnızca Derne şehrinde 5.200 kişinin hayatını kaybetmiş, bu kişilerden 1.300’ünün aileleri tarafından teşhis edildiği aktarılmıştır. Bununla beraber henüz kimliği belirlenemeyen çok sayıda kişinin olduğu ve bazı ailelerin fırtına sonucunda tamamen yok olduğu görülmüştür. Çok sayıda kişinin evlerinin çatılarında mahsur kaldığı ve araçların sular altında kaybolduğu bildirilmekte, selden ötürü kayıp sayısının 10.000’in üzerine çıkması beklenmektedir. Öte yandan Muhammed Menfi liderliğindeki Başkanlık Konseyi, uluslararası destek talebinde bulunurken “kardeş ve dost ülkeleri” yardıma çağırmıştır. Olayların ardından Millî Birlik Hükûmeti (MBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise sel felaketinin vurduğu bölgelerde acil müdahale planlarının hayata geçirildiğini duyurmuş ve ülke genelinde üç günlük yas ilan etmiştir. Ayrıca Libya’nın dört büyük petrol limanı, Ras Lanuf, Zeytune, Brega ve Es-Sidre’nin üç gün boyunca kapatılacağı duyurulmuştur.

İç Savaşın Mirası Olarak Zayıf Yönetişim ve Altyapı Sorunları
Libya’daki sel felaketinin ardından doğu şehirlerinde ortaya çıkan tablo, ülkedeki kurumlar arası rekabetin yarattığı boşluğun ne gibi sonuçlar doğuracağını göstermesi bakımından önemlidir. Çünkü doğal felaketin ardından MBH’ye bağlı kurumların doğu şehirlerindeki sınırlı varlığı, bölgeler arası koordinasyon eksikliği ve en önemlisi iç savaş atmosferinin bıraktığı zayıf altyapı, felaketin sonuçlarını oldukça şiddetli boyutlara getirmektedir. Bu anlamda yıkılan binalar ve sokaklardaki harabeler dikkate alındığında, Libya’nın doğusunda büyük ölçüde Tobruk merkezli parlamento ve milis güçlerin lideri Halife Hafter’in kontrolünde yönetilen alanların temel kamu hizmetleri ve altyapı yatırımları noktasında oldukça eksik kaldığı görülmektedir. Bundan hareketle Libya’daki sel felaketine yönelik yerel kuruluşların müdahalesi yetersiz kalmış ve kısa süre içinde bir insani krize dönüşmüştür.

Öncelikle Derne şehrinin kısa geçmişine değinmekte fayda vardır. Derne, son yıllarda yaşadığı doğal felaketin yanı sıra 2015'te IŞİD terör örgütü ile kanlı bir savaşın ve 2017'de Hafter’in şiddetli askerî kampanyalarının hedefi olmuştur. Yaklaşık iki sene boyunca yaşanan çatışmalar, Derne’nıi altyapısına ciddi zararlar bırakarak yeniden inşa çalışmalarını bir gereklilik hâline getirmiştir. Nitekim Hafter’e bağlı sözde Libya Ulusal Ordusunun (LUO) şehri kontrol ettiği 2018 yılından günümüze gerekli yeniden ıslah çalışmaları hayata geçmemiş ve şehirdeki altyapı sorunları devam etmiştir. Bu noktada Derne’nin tarihsel olarak iki blok arasındaki çatışmalara tanıklık etmiş olmasına paralel olarak şehrin radikal grupların kalesi olarak kabul edilmesi ve her iki rakip yönetimlerden beklenen kamusal yatırımı almaması, şehri doğal felaketlere karşı hassas hâle getirmiştir. Bu bağlamda Tobruk merkezli parlamento tarafından atanan paralel hükûmetin kriz öncesi ve sonrasındaki süreci doğru yönetemediği söylenebilir. Diğer taraftan 2014 yılından itibaren siyasi rekabet sonucu Libya’da aynı fonksiyona sahip kurumların doğu ve batı şubeleri şeklinde ayrışması, acil durum eylem planlarının tüm halka sirayet etmesinde büyük bir engel teşkil etmektedir. Öyle ki 100 bin nüfuslu Derne’deki tek hastane, sağlık ekipmanları ve personel bakımından oldukça eksik ve çatışmalardan ötürü zarar görmüş durumdadır. Bunun yanında doğal afetin bir sel felaketine dönüşmesinde şehirdeki baraj bakımının geciktirilmesi, doğu merkezli kurumların yoğun eleştiriler almasına zemin hazırlamıştır. Barajın durumu, son 10 yılda doğu bölgelerindeki yolsuzluk faaliyetleri ve Hafter’in kontrolündeki alanlarda bulunan kamu kurumlarının bürokratik işlevsizliğini de ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan yolsuzluk faaliyetleri gerek halk gerekse kamuoyu nezdinde tepki çekmektedir. Bu söylentileri güçlü bir biçimde dillendiren hukukçu ve aktivist Hanan Barasi’nin Bingazi’de suikast sonucu öldürülmesi ve farklı pek çok hadise, Libya’nın doğusundaki otoriter yönetim düzenini göstermektedir. Dolayısıyla Hafter ve kendisine müzahir LUO’dan teşkil edilen düzenin Derne şehrinin gerek sosyal gerekse fiziki yıkımında en büyük role sahip olduğu ifade edilebilir.

Ayrıca Başbakan Dibeybe liderliğindeki MBH’nin daha etkin ve finansal açıdan kuvvetli kurumları, Derne felaketinin hasarlarını hafifletmede sınırlı etkiye sahiptir. Bu durumun arka planında 2021 yılının Aralık ayında gerçekleşmesi planlanan başkanlık seçimlerinin iptal edilmesi gösterilebilir. İptal edilen seçimlerin ardından 2014 yılındaki çift kutuplu yapıya dönülmesi, yeniden bölgesel çatışmalara ve daha önemlisi kurumların birleştirilmesi yönündeki girişimleri olumsuz yönde etkilemiştir.

Uluslararası Müdahaleler
Sel felaketine yönelik uluslararası aktörlerin bazı girişimleri ve destekleri olmuştur. Bu kapsamda BM, fırtınayı yakından takip ettiğini ve gerek yerel gerekse ulusal düzeyde başlatılan müdahalelere acil yardım sağlayacaklarını duyurmuştur. Bununla beraber Katar, bölgeye yardım göndereceğini açıklamıştır. Türkiye İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Libya hükûmeti tarafından yapılan uluslararası yardım çağrısı üzerine Libya’ya 150 su üstü ve su altı arama kurtarma personeli, çadır ve çadır içi malzeme, 2 kurtarma aracı ve 4 bot ile jeneratörden oluşan ihtiyaç malzemelerinin gönderilmesini planlamıştır. Libya krizinin başlangıcından itibaren Trablus merkezli hükûmetleri destekleyen ek olarak İtalya Libyalı kurumların yardım çağrılarına yanıt vererek Derne ve felaketten etkilenen noktalara kurtarma ekiplerini göndermiştir. Hafter’in 2014 ve 2019 işgal girişimlerinin en büyük destekçilerinden Mısır ise Derne’ye tıbbi ve gıda malzemelerinin yanında 25 kişilik ekibi taşıyan üç uçak sevk etmiştir. Bunun yanında 8 Eylül tarihinde Fas’ın Marakeş şehrinde meydana gelen depremin ardından ülkelerin ve uluslararası kurumların dahli, altyapı ve yönetişim sorunları yaşayan Kuzey Afrika ülkelerinin krizleri aşmasında kritik öneme sahiptir. Aksi takdirde krizlerin daha şiddetli insani boyutlarıyla karşımıza çıkması muhtemel hâle gelebilir.

Sonuç olarak Libya’daki güncel atmosfer, kurumların ve ordunun birleştirilmesi gerekliliğini yeniden gündeme getirmiş ve Libya’nın farklı (birbirine rakip) bölgelerindeki kurumlar arası rekabetin ya da başka bir deyişle siyasi çekişmenin nasıl bir insani krize dönüşeceğini gözler önüne sermiştir. Bununla birlikte doğudaki paralel hükûmetin BM tarafından tanınmaması ve Hafter’in geçmişte işlediği savaş suçlarına rağmen uluslararası aktörler, insani yardımları direkt olarak doğudaki ilgili kurumları aktarmaktadır. Öyle ki bu durum Libya krizine angaje ülkelerin Libya politikalarındaki çelişkileri ve dengesizliklerini göstermektedir. Yakın tarihte gerçekleşmesi planlanan seçimlerin de bu doğal afet sonucunda ikinci plana atılacağı söylenebilir. Nitekim siyasi belirsizlik ve askerî kamplaşmalar devam etmekte ve her geçen gün daha hissedilir hâle gelmektedir.

"Bu makale daha önce 14 Eylül 2023 tarihinde SavunmaTR web sitesinde ‘Derne'dki Sel Felaketi ve Libya'daki Yönetişim Eksikliği’ başlığı ile yayımlanmıştır."