El-Kazımi'nin Yaklaşan Türkiye Ziyareti

9 Aralık 2020'de Irak Uluslararası Kitap Fuarı'nın açılışı sırasında, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi'nin çarpıcı bir fotoğrafı Irak'taki sosyal medya platformlarında büyük ilgi gördü. Irak Başbakanlığı tarafından yayınlanan o fotoğrafta, biri Türkiye'nin modern tarihiyle ilgili “beyaz” kapaklı ve diğeri ise İran’la ilgili “siyah” kapaklı olmak üzere yan yana duran iki kitap bulunmaktaydı. Fotoğrafta el-Kazımi'nin beyaz kapaklı kitabı raftan alırken çekilen görüntüsü bulunmaktaydı. Aynı günün akşamı, el-Kazımi'nin 17 Aralık Perşembe günü Türkiye'ye yapacağı ziyaret için düzenlemelerin yapıldığı haberleri yayımlandı.

Bu ziyaretin çok önemli olacağı kesindir ve aslında iki ülke arasındaki ortak sorunların boyutu ve önemi, karşılaştıkları bölgesel zorlukların boyutu ve ciddiyeti göz önüne alındığında ziyaretin epey geciktiğini ve çokça beklendiğini söylemek mümkündür. Özellikle Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olduğu ve ilişkilerde siyasi, güvenlikle ilgili, ekonomik ve sosyal alanlarda çok sayıda önemli sorun bulunduğu göz önüne alındığında iki ülke arasında anlaşmazlıkları en aza indirecek ve çıkarlarını olabildiğince geliştirecek ortak bir vizyon geliştirilmesi gerekmektedir.

Irak ile Türkiye'nin yirminci yüzyılın başlarında modern ülkeler olarak kurulmasından bu yana iki ülke arasında ilişkiler birçok ortak bağın bulunmasına rağmen ya “geleneksel” iş birliği çerçevesinde ilerlemiş ya da ilişkilerde çıkmaza yol açan “sınırlı” ihtilaflar ortaya çıkmıştır. Hâlbuki iki ülke arasında coğrafi komşuluk bağı, ortak tarih, dinî ve sosyal bağlar bulunmaktadır. Buna rağmen iki ülke arasındaki ilişkiler, ileri bir düzeye veya stratejik iş birliği seviyesine yükselmemiştir. Neyse ki doğrudan çatışma veya çekişme düzeyine de düşmemiştir.

El-Kazımi'nin Türkiye ziyaretinin gündeminde yer alacak en önemli konuları önceden tahmin etmek çok fazla çaba gerektirmemektedir. Bu gündemin üst sırasında “güvenlik” açısından iki konunun yer alması beklenmektedir. Bunların ilki, Kuzey Irak'ta Türk devletine muhalif PKK unsurlarının varlığı ve bunlarla mücadele etmek için yapılan Türk askerî operasyonları, ikincisi ise iki ülkenin her türlü terörizmle mücadelede ortak çabalarıdır.  Ekonomik açıdan ise ziyaret sırasında ele alınacak dört ana konu olması beklenmektedir; iki ülke arasındaki su paylaşımı meselesi, Irak'ın Türkiye toprakları ve limanları yoluyla petrol ihracatı meselesi, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliği ve yatırımları artırma meselesi ve IŞİD terör örgütüyle yaşanan savaş neticesinde yıkılan Irak şehirlerinin yeniden inşa projelerine Türkiye’nin katkısı meselesi. Sosyal açıdan, her iki ülke vatandaşları için ziyaret vizesi prosedürlerinin ele alınması mümkündür.

PKK sorunuyla ilgili olarak, sorunu çözmek için sorumlu olan taraflar Türk hükûmeti, merkezî Irak hükûmeti ve Irak Kürdistan Bölgesel Hükûmeti’dir. Bu soruna müdahil olmaya çalışan veya sorunu iki ülkeye ve halklarına hizmet etmeyen gündemler için kullanan tüm uluslararası veya bölgesel taraflar dışlanmalıdır. Ayrıca bu sorunu çözmekle ilgili olarak taraflar, bu soruna gerçek çözümler bulmaya çalışırken talep ve hedeflerini belirlemede dengeli ve rasyonel olmalıdır. Gerekli çözüm için ana kriterler; Irak Kürdistan bölgesinin güvenliği de dâhil olmak üzere Irak'ın egemenliğini ve güvenliğini mümkün olan en üst düzeyde tutmak, Türkiye’nin güvenliğini korumak, Iraklı Kürtler dâhil olmak üzere Türk ve Irak halkının çıkarlarını korumaktır. Tüm bu hedefleri tek bir potada eritmek ve bu çözümleri Irak dışındaki Kürtlerin koşullarına ve geleceğine bağlamamaktır.

Irak ile Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğinin geleceği ile ilgili ise bugünün dünyasında ekonominin artık sadece siyaseti geliştirmekle kalmadığını, ülkeler arasındaki müşterek güvenliği geliştirdiğini ve egemenliğe duyulan saygıya katkı sağladığını da söylemek mümkündür. İki ülke arasında ekonomik iş birliği, çıkabilecek kriz ve sorunları önlemeye büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıca Irak ve Türkiye kadar hiçbir komşu iki ülke, ekonomik iş birliği kurma fırsatına bu kadar sahip olmamıştır. Burada ekonomik iş birliğinin ufuklarından söz edilirken geleneksel tüketim mallarının ticaretinden değil, iki ülke arasındaki müşterek uzun vadeli istikrarı ve güvenliği sağlayan stratejik ekonomi projeleri kastedilmektedir.  

İki ülke arasındaki su paylaşımı meselesinde, Irak'taki su kaynaklarının geleceğini iyileştirmek ve geliştirmek için bir Irak-Türkiye stratejik ortaklığının kurulması, her iki ülkenin su kaynakları ihtiyaçları ve gereksinimleri konusunda şeffaflık ve karşılıklı anlayış yaratacaktır. Ayrıca bu stratejik ortaklık, iki ülke arasındaki su paylaşımı meselesini faydasız siyasi anlaşmazlıklar ve medya şovları ortamından teknik ve ekonomik iş birliği ortamına taşıyacaktır. Nisan 2019'da Türk hükûmeti, iyi niyet girişimi ve Irak ile iş birliği ve koordinasyonla ciddi biçimde ilgilenildiğinin bir göstergesi olarak; eski Tarım ve Orman Bakanı hâlihazırda iktidardaki AK Parti Milletvekili olan Veysel Eroğlu’nu bu konuyla ilgilenecek özel temsilci olarak atamıştır. Fakat bunun karşısında Irak hükûmeti hâlâ bu meseleyi ele almada çok yavaş ve ilgisiz davranmaktadır.

İki ülke arasındaki ortak çıkarları koruma çerçevesinde Irak-Türkiye ilişkilerini geliştirmekle ilgilenen herkes; el-Kazımi’nin Türkiye ziyaretinin iki ülke arasındaki durgunluğu ve çağdaş Irak-Türkiye ilişkilerinin doğasındaki monotonluğu kırmak için bir fırsat yaratacağını, her zamanki sorunları ve karşılıklı suçlamaları tekrar ve tekrar karşımıza çıkaran, aynı kısır ve başarısız çözümlerin ortaya atılmasına yol açan ve iki ülke arasında onlarca yıldır bekleyen sorunları ortadan kaldırmak için bir girişim oluşturmaya katkı sağlayacağını ummaktadır. Sonuçta iki ülkenin, aralarında verimli iş birliği yapma fırsatlarını kaybettikleri tarihsel hataları sürdürmekten imtina etmelerinin zamanı gelmiştir. 

Bu bağlamda ortaya çıkan önemli soru şudur: İki ülkenin hükûmeti aralarındaki ilişkileri yakınlaşma ve iş birliği düzeyine yükseltme, ihtilaf ve husumetleri bertaraf etme, iki komşu ülke ve halk arasında çıkar ve fayda alışverişi için uygun ortamı yaratma iradesine sahipler midir?

Bu soruya cevap vermek istediğimizde şu gerçekle yüz yüze kalmaktayız; her daim uluslararası ve bölgesel faktörler ve koşullar kadar Irak’taki bazı yerel unsurlar, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme ve iyileştirme çabalarına kısıtlamalar ve sınırlamalar getirmiştir. İronik olan ise bu faktörlerin esas olarak dış etkilerde ve iki ülkenin ortak çıkarlarıyla ilgisi olmayan unsurlarda yer almasına rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerin ivmesini zayıflatabilmesi ve onları rekabet ve anlaşmazlık tüneline girmeye zorlamasıdır. Bu nedenle iki ülke arasındaki ilişkilerin, ortak çıkarları yeniden değerlendirecek gerçek iradeye dayalı yeni bir başlangıca ihtiyacı vardır. Bu başlangıç, zorlukları yenecek gerçekçi ve objektif bir vizyona dayalı ve iş birliği yapmak için sunulan fırsatlara uygun olmalıdır.

Irak'ta her zaman Irak ile Türkiye arasındaki ilişkileri germek ve zarar vermek isteyen taraflar ve Iraklı şahsiyetler olmuştur. Irak’ta bölgesel rekabet çerçevesinde veya dar görüşlü mezhep ilkelerine göre hareket ederek iki ülke arasındaki ilişkileri zayıflatmaya çalışan ve dış gündemlerle bağlantılı olan taraflar ya da PKK’nın ideolojik söyleminden etkilenen bazı Iraklı Kürt gruplar bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tarafların iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme çabalarını baltalamasını önlemek ve faaliyetlerinin hem siyasetteki hem medyadaki olumsuz etkisini azaltmak, Irak-Türkiye ilişkilerinde yeni bir başlangıç ​​için önemli bir ön koşuldur. Öte yandan iki ülkenin hükûmetleri, resmî tutumları ile bazı tarafların medyatik ve politik şovlar yapmak için aldıkları tutum arasındaki sınırları karşılıklı ve kalıcı olarak netleştirmelidir.

Irak'ın Türkiye Büyükelçisi Dr. Hassan el-Cenâbi, 11 Aralık 2020 tarihinde “Bağdad el-Yevm” gazetesi ile çevrim içi yaptığı röportajda şu sözlere yer vermiştir: “Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi'nin Türkiye ziyaretini, gerçekleşmeden önce sonlandırmaya çalışan girişimler bulunmaktadır.” El-Cenâbi röportajda, Türk tarafının davetine icabet eden Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ve Başbakan el-Kazımi'nin Türkiye ziyaretleri öncesinde gerekli hassasiyeti gösterme, ölçülü davranma ve komşu ülke Türkiye ile ikili ilişkileri rencide etmekten kaçınma konusunda Irak medyasına çağrıda bulunmuştur.