Gazze ve Ukrayna Savaşları Arasında Putin’in Körfez Ziyareti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 6 Aralık Çarşamba günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'a çalışma ziyaretlerinde bulunarak bu ülkelerin liderleriyle bir araya geldi. Putin, Abu Dabi'de Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan, Riyad'da ise Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından kabul edildi. Her iki ülkedeki görüşmelerin çoğu kapalı kapılar ardında, önce heyetler hâlinde sonra da bire bir olarak gerçekleşti. Görüşmelerde hem ikili ilişkiler hem de başta İsrail-Filistin çatışması ve Ukrayna'daki savaş olmak üzere uluslararası konular ele alındı. Putin 7 Aralık'ta Moskova'ya dönerek burada da İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüştü. Bu, Putin’in Ukrayna işgalinden bu yana, İran ve Çin ziyaretlerinin ardından eski Sovyetler Birliği dışına yaptığı üçüncü gezi oldu. Bu ziyaretler, ABD'nin Ukrayna'daki savaş nedeniyle Rus lideri izole etme girişimlerinin başarısızlığı olarak değerlendirildi. Ayrıca ziyaretin zamanlaması ve konjonktürü göz önünde bulundurulduğunda, bu Washington’a, Gazze'deki savaşta mutlak İsrail yanlısı tutumu nedeniyle bölgede önemli bir hayal kırıklığı olduğu mesajını da vermekteydi. Putin'in bu “hassas dönemde” BAE ve Suudi Arabistan'a yaptığı ani ziyaret, ikili ilişkileri görüşmenin ötesinde anlamlar taşımaktadır.

Gazze ve Ukrayna'daki savaşlara yaklaşımındaki çifte standart açısından ABD liderliğindeki Batı dünyasına karşı oluşan tepki, bölgede Rusya lehine bir sonuç doğurmaktadır. Ukrayna'daki savaşın, Rusya'nın Ortadoğu'daki etkisi üzerinde bir "dönüm noktası" oluşturduğu gibi, aynı etkinin Gazze'deki savaş için de geçerli olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca Batı'nın Rusya'ya yönelik uyguladığı yaptırımlar, Moskova, Riyad ve Abu Dabi arasındaki ilişkileri geliştirmiş ve ticarette bir artışa neden olmuştur. Birleşik Arap Emirlikleri Rusya'nın kısmi ekonomik yaptırımların etkilerini hafifletmesine yardımcı olmuştur. Rusya, Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerini Filistin meselesi de dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda güçlendirmek istemektedir. Rusya, ateşkesi desteklemekte, iki devletli çözümü teşvik etmekte ve Filistin sorununa diplomatik ve siyasi çözümler bulunması konusunda destek vermektedir. BAE ve Suudi Arabistan 2024 yılında BRICS üyesi olmaya davet edilmiştir

Rusya-BAE İlişkileri
Putin, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile Abu Dabi'de bir araya geldi. Her iki lider, enerji sektöründeki iş birliğinin yanı sıra İsrail-Filistin çatışması ve Ukrayna'daki gelişmeleri de içeren özel konulara odaklanarak ikili ilişkileri değerlendirdi. Toplantının açılışında söz alan BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan, son yıllarda Rusya ile olan ilişkilerin aktif bir şekilde geliştiğine vurgu yaparak ülkesinin Rusya ile Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki en büyük ticaret ortağı ve Rus ekonomisindeki en büyük yatırımcısı olduğuna dikkat çekti. Putin ise BAE'yi Rusya'nın Arap dünyasındaki başlıca ticaret ortağı olarak tanımlayarak, iki ülke arasındaki ilişkilerin eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştığını ifade etti. Rus devlet kurumları, yetkilileri, özel şirketleri ve oligarkları, uzun süredir herhangi bir yaptırım uygulamayan BAE'yi ticari ve kişisel çıkarlarını koruma konusunda bir platform olarak görmektedir. BAE, Rusya’da denizaşırı seyahat edenler için en popüler ikinci destinasyon olup, savaşın başlamasından sonra önemli sayıda varlıklı Rus’u çekmiştir. Medyada çıkan haberlere göre BAE’nin, ABD ve AB tarafından yaptırım uygulanan kişilere ait özel uçak ve yat gibi değerli varlıkları nasıl kullandığı vurgulanmaktadır.

BAE, kara para aklama, terörizmin finansmanı, nükleer silahların yayılmasını önleme ve İran'ın yasa dışı faaliyetleri gibi konulardaki endişeler nedeniyle uzun süredir ABD'nin incelemesine tabi tutulmaktadır. Ülke, 2022 yılının başlarında küresel mali suç izleme kuruluşu Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force-FATF) tarafından "gri listeye" alınarak küresel bir finans merkezi olma hedefine darbe vurulmuştur. Zira gri listedeki ülkeler itibar kaybı, kredi derecelendirmesinde düşüş, küresel finansmana erişimde zorluklar ve artan işlem maliyetleri riskleriyle karşı karşıyadır. Şubat 2022'de Birleşik Arap Emirlikleri, AML/CFT (Kara Para Aklamanın Önlenmesi/Terörün Finansmanıyla Mücadele) rejiminin etkinliğini güçlendirmek için FATF ve MENAFATF ile çalışmak üzere üst düzey bir siyasi taahhütte bulunmuştur. Ekim 2023'teki genel kurulunda FATF, BAE'nin eylem planını büyük ölçüde tamamladığına ve AML/CFT reformlarının uygulanmaya başladığını ve sürdürüldüğünü ve gelecekte uygulamayı sürdürmek için gerekli siyasi taahhüdün devam ettiğine dair ilk tespiti yapmıştır. Bu bağlamda BAE, talep edilen pek çok kilit reformu gerçekleştirmiştir. Bloomberg'in belirttiğine göre BAE, Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana Moskova'nın Arap dünyasındaki önde gelen ticaret ortağı hâline gelmiştir; 2022'de ticaret hacmi 9 milyar dolara ulaşmış, 2023'ün ilk dokuz ayında ise %63'lük bir artışla 8,8 milyar dolara yükselmiştir.

Rusya-Suudi Arabistan İlişkileri
2019'dan bu yana ilk kez Riyad'ı ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman karşıladı. Rusya Devlet Başkanı ile Riyad'da gerçekleşen görüşmede, Muhammed bin Selman'ın öncelikli gündem maddesi Gazze'ye yapılan açık saldırıydı. "Ortadoğu'da güvenlik" ifadesinin yankı uyandırması, iki taraf arasındaki tartışmaların siyasi boyutunu açıkça ortaya koydu. Muhammed bin Selman görüşmenin başında Suudi Arabistan ve Rusya'nın Ortadoğu'da istikrarın sağlanması için birlikte çalıştıklarını vurgulayarak enerji, ticaret ve yatırım alanlarındaki başarılı iş birliklerine dikkat çekti. İki ülke arasındaki koordinasyon ve siyasi iş birliğinden övgüyle söz eden Muhammed bin Selman, bunun Ortadoğu'daki gerilimin azaltılmasına yardımcı olduğunu ve güvenliğin arttırılmasına katkıda bulunduğunu söyledi. Mevcut ve gelecekteki fırsatların altını çizerek halklarının, bölgenin ve dünyanın çıkarları için ortak hareket etme ihtiyacını vurguladı. Buna karşılık Putin, Rusya ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin son yedi yılda eşi benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştığını belirterek “siyasi, ekonomik ve insani alanlarda güçlü ve iyi ilişkilerimiz var ve bölgede olup bitenler hakkında fikir alışverişinde bulunmak hepimiz için önemli” dedi.

Petrol fiyatlarını desteklemeye yönelik yenilenen çabaları ve Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın 2022 yılı Eylül ayında Ukrayna'da savaş alanında ele geçirilen ve aralarında çok sayıda ABD ve İngiltere gazisinin de bulunduğu yabancı savaş esirlerinin serbest bırakılmasına yönelik sürpriz bir anlaşmaya aracılık etmesindeki rolü sayesinde dikkatler gelişen Suudi Arabistan-Rusya ilişkilerine çevrilmişti.  Moskova’nın Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyinin (KİK) diğer üyeleriyle olan bağları, 2016 yılında OPEC Plus'ın petrol üretim düzenlemesinin başlatılması ve Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud'un Ekim 2017'de Moskova'ya yaptığı tarihî ilk ziyaretin ardından giderek genişlemiştir. Rusya'nın Riyad Büyükelçisi Sergey Kozlov'un verdiği bilgiye göre Rusya ve Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacminin yıllık 5 milyar dolara ulaşması bekleniyordu. Ancak bu ticaret 2022 yılında 1,75 milyar dolarlık bir hacme ulaşmıştır. Rusya ve Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmi bu yılın ilk dokuz ayında ise Ocak-Eylül 2023 döneminde %4,8 artarak 1,35 milyar dolara ulaşmıştır.

Ukrayna'daki savaşın ekonomik baskıları, Rusya için enerji piyasası gelirlerinin artmasını gerektirirken, Suudi Arabistan ve BAE'nin kalkınma planları, petrol piyasalarındaki arz seviyelerini düzenleyerek belirli bir fiyat seviyesini koruma ihtiyacını doğurmaktadır. OPEC Plus’ın üç üyesi Rusya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri enerji sektörünü birlikte yönetme amacını taşımaktadır. Bu ittifak, küresel piyasalarda ve ekonomilerde aksaklıklara neden olmadan üye ülkeler için uygun fiyat seviyelerini sürdürmeyi hedeflemektedir. Bu durum, özellikle Ukrayna ihtilafına dair dengeli bir tutum sergileyen Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle enerji sektörü ötesinde ilişkiler kurma isteğiyle uyumludur.

Sonuç
Putin'in Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaretlerin temel hedeflerinden biri, Gazze’de ateşkes sağlama girişimidir. Bu çaba, aynı zamanda Rusya'nın Ortadoğu'daki politik rolünü vurgulama ve ABD ve Avrupa ile rekabet etme stratejisinin bir parçasını oluşturmaktadır. Arap ülkeleri ise ilişkilerini Rusya ile güçlendirerek ve geliştirerek, ABD yönetimi ve Batılı ülkeleri, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığını durdurmaya zorlamak konusunda acil bir baskı oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu, Gazze savaşı sonrası bir aşamayı başlatmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda Filistin meselesinin, iki devletli bir çözüm temelinde ciddi müzakerelere başlanması gerekliliğini de içermektedir. Rusya'nın Körfez'e güçlü bir girişinin en önemli boyutlarından biri ekonomik ve ticari iş birliğidir. Putin, Suudi Arabistan ziyareti sırasında çeşitli ekonomik sektörleri kapsayan ve toplam değeri üç milyar doları aşan yirmi anlaşma imzalamıştır. BAE'de imzalanan anlaşmalar ise 1,3 milyar dolar değerindedir ve Rusya'nın Körfez'deki angajmanının ekonomik boyutunu vurgulamaktadır. Körfez bölgesinde etkisini hissettiren Rusya ve Çin'in, Körfez'de ve özellikle de Ortadoğu genelinde güvenilirliğini büyük ölçüde yitiren Amerikan politikalarındaki dalgalanmalardan faydalandığı açıktır. Bölge, Washington'ın değişen uluslararası politikalarının sonuçlarından kaçınmak için geniş uluslararası ortaklıklar istemektedir. Körfez’in çıkarlarına hizmet eden çeşitli alanlardaki tüm uluslararası ortaklık tekliflerinden faydalanacağı açıktır. Ancak bu çabayı gösterirken siyasi kutuplaşmaya düşmekten kaçınarak ve Washington ile hassas bir dengeyi korumaya çalışarak dikkatli bir şekilde ilerleyecektir.