İkinci İstanbul Uluslararası Su Forumunun Ardından - 3

Dr. Tuğba Evrim MADEN, ORSAM Su Araştırmaları Programı Danışmanı, Aksaray Üniversitesi U.İ.B.
İkinci İstanbul Uluslararası Su Formu’nda ele alınan konulardan biri de, son dönemlerde su çalışmalarının gündeminde yer alan yeraltısularıdır. Yüzeysuları gibi miktarı ve kullanımı doğrudan gözlenemeyen yeraltısuları, birden fazla ülkenin sınrıları içerisinde yer alabilmekte ve sınıraşan su özelliği de taşımaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu özelliği ile sınıraşan yeraltısularının kullanımı da sınıraşan yüzey suları gibi ülkelerin birbiri ile ilişkilerini etkileyecek bir duruma gelecektir. Kullanımı ve yönetiminde kontrollü olunması gerekilen yeraltısuları günümüzde bütüncül havza yönetim prensibi çerçevesinde yüzeysuları ile birlikte ele alınmaya başlanmıştır.

Yeraltısuları, yüzeysularından farklı olarak yeraltında jeolojik formasyonlar içerisinde depolanmaktadır. Su kalitesi olarak acı sular hariç hiçbir arıtmaya gerek duyulmayan yeraltısuları, özellikle yarı kurak bölgelerde yüzeysularının yetersiz kaldığı durumlarda yeni kaynak arayışında tercih edilen ilk kaynaktır.

Yeraltısularının kullanımı ile ilgili en büyük problem kontrolsüz kullanımı ile emniyetli verim miktarının üstünde çekim yapılmasından kaynaklanmaktadır. Yeraltı su seviyesinin düşümüne neden olan bu durum, ayrıca yağış miktarının düşmesi ve kurak dönemler nedeniyle yeraltısu kaynağını besleniminin yetersiz olması ile daha kötü bir hal almaktadır.

1915’te Lee tarafından tanımlanan emniyetli verim kavramı rezervdeki suyun tehlikeye sebep olmaksızın düzenli çekilme miktarı olarak tanımlanmıştır. Bu kavram, yıllar içerisinde ekonomik kullanım, su kalitesi, su hakkı ile ilişkilendirilerek de tanımlandırılmıştır. Zaman parametreleri ile birlikte ele alınması gereken emniyetli verim kavramı yıllar içerisinde farklı yorumlanmış ve uygulamalara neden olmuştur. Sürdürülebilir verim kavramı, 1980’li yıllarda sürdürülebilir kullanım ve havza bazında yönetimin benimsenmesi ile emniyetli verim kavramı yerine kullanılmaya başlanmıştır. Sürdürülebilir verim; ‘gelecek nesilleri ve hidrolojik sistemin tüm bileşenlerini (sadece yeraltısularını değil yüzey sularını da) düşünerek bir akiferden uzun vadede çekilebilecek su miktarı’ olarak tanımlanmıştır. (1) Doğal su depolama alanları olan yeraltısuları, su sıkıntısı yaşanan bölgelerde su talebini karşılayan son kaynak olarak tercih edilmelidir. Hidroloijk olarak yüzeysuları ile doğrudan bağlantılı olan yeraltısularının kontrolsüzce kullanımı;

- Yeraltı su sevilerinin düşmesine; - Yeraltı su kaynaklarının veriminin düşmesine; - Su kalitesinin bozulmasına; - Yeraltısularından beslenen yüzeysularının akım miktarında azalmasına; - Zeminlerde çöküntülere ve çökmelere ve zemin kaymalarına; - Deniz kıyısında yer alan havzalarda tuzlu su girişimine; - Su kaynağın tamamen kurumasına neden olmaktadır.   Su kaynaklarının kullanımını doğrudan etkileyen bu sonuçlar dikkate alındığında, öncelikle yeraltısularının bütüncül su kaynakları yönetimi içerisinde sürdürülebilir kullanımı sağlanmalı, kontrollü kullanımı içinse gerek iç hukukta gerek sınıraşan havzalar bağlamında uluslararası su hukuku çerçevesinde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.  
Kaynak
  (1) Hasan YAZICIGİL, “Yeraltı Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi”, II. İstanbul Uluslararası Su Formu, İstanbul, 3-5 Mayıs 2011.