Irak'ta 2021 Seçimleri: Kazanan ve Kaybedenler

Irak’ta uzun süreli tartışma konusu haline gelen ve daha önce bir kez ertelenen Irak Parlamentosu erken genel seçimleri, 10 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştirildi. Irak’ta 2005 yılından bu zamana kadar yapılan tüm seçimlerde Irak’ın her vilayeti bir seçim bölgesi olarak hesaplanırken, 10 Ekim 2021 seçimlerinde, vilayetler sahip oldukları kadın kotasına göre (yasalara göre Irak Parlamentosunun yüzde 25’i kadın olmak zorunda) bölgelere ayrıldı ve önceki seçimlerden farklı olarak daraltılmış bölge seçim sistemi ile sandığa giden Irak halkı 83 seçim bölgesindeki 3249 adaya yönelik oylarını kullandı.

Buna rağmen Irak’ta seçimlere katılım oranında ciddi bir düşüş olduğu gözlemlendi. Nitekim 2018 seçimlerinde yüzde 44 olarak ifade edilen seçimlere katılım oranı, 2021 seçimlerinde ülke genelinde yüzde 41’e düştü. Bu anlamıyla Irak’ta seçimlere katılımdaki düşüşün istikrarını sürdürdüğünü söylemek mümkün.

Bu noktada söz konusu katılım oranının düşmesini, halkın siyasetten giderek uzaklaştığının ve siyasete dair bir umudunun kalmadığının göstergesi olarak okunabilir. Zira siyasal düzen ve halk arasındaki uzlaşı giderek çözülüyor ve iki taraf birbirinden uzaklaşıyor ve farklılaşıyor. Bu farklılaşma ve uzaklaşmanın en büyük sebebinin siyaset düzeni ve devlet yönetiminin halkın temel ihtiyaçlarına dahi cevap verememesi olduğu söylenebilir.

Bu sadece son mevcut hükümet ya da yönetimin sorunu olmayıp, birikimsel bir süreç. 2003’ten bu yana Irak’ta ciddi bir ilerleme yok. Ülkedeki sorunlara çözüm üretmek ve ilerleme sağlamak bir yana mevcut düzeninin istikrarının sağlanması bile zor oluyor. Devlet yönetimi halen sağlık, eğitim, elektrik, su gibi temel ihtiyaçları dahi sağlamakta zorlandığı gibi, ülkedeki ekonomik kriz, yolsuzluk gibi faktörler de halkın yaşam şartlarını oldukça sıkıntılı hale getiriyor. Aynı zamanda devlet düzenindeki kurumsallaşmadaki eksiklikler ve kamu hizmetlerinin sağlanamaması halkın ülkenin geleceğine dair umutlarını kaybetmesine ve seçim sürecine ilişkin beklentilerini düşürmesine sebebiyet veriyor. Başka bir deyişle siyasi çekişmelerin getirdiği olumsuzlukların yanı sıra, ekonomik problemler, güvenlik problemleri, terör örgütlerinin varlığı, devlet düzenindeki belirsizlikler, siyasetin çözüm üretici olmak yerine sorunların kaynağı haline dönüşmesi halk ile siyaseti birbirinden gittikçe uzaklaştırıyor.

Bununla birlikte Irak’taki hemen her seçimde farklı bir seçim sisteminin uygulanması da halkın kafasını karıştırıyor ve bürokratik işlemleri arttırıyor. Bu nedenle halkın “bir sonuç vermeyeceğini ve Irak’ta bir şey değiştirmeyeceğini düşündüğü” seçimlere katılımı giderek azalıyor. Irak’taki en büyük Şii dini merci Ayetullaj Seyid Ali es-Sistani’nin seçimlerden bir hafta öncesinde seçimlere katılım çağrısı yapmasına rağmen katılımın bir önceki seçimlerden düşük kalması dikkat çekici. Bu durum tabanını iyi konsolide edebilen, güçlü teşkilat yapısına sahip partiler için bir avantaj oluşturuyor. Zira halkın genel katılımı zayıf olduğunda tabanını sandığa çekmeyi başaran örgütlü yapılar seçimlerin sonunda daha yüksek sandalye sayısına sahip olabiliyor.

Nitekim ilk seçim sonuçlarına göre, kitlesel konsolidasyonu Irak’taki en güçlü gruplardan biri olarak bilinen Sadr Hareketi, 72 milletvekili ile birinci parti olarak sandıktan çıktı. Seçimlerin ikincisi daha çok Sünni Arapların yaşadığı bölgelerden kazandığı 37 sandalye ile Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed Halbusi’nin liderliğindeki Takaddum oldu. Üçüncü sırayı ise 35 milletvekili ile Irak’ın en köklü siyasi partilerinden biri olan ve eski Başbakanlardan Nuri el-Maliki’nin başkanlığını yaptığı Dava Partisi’nin liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu aldı. Seçimlerde en fazla sandalye sayısına sahip olan bir diğer siyasi yapı 33 sandalye ile Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) oldu. Buradan KDP’yi diğerlerinden ayıran özellik diğer siyasi yapıların bir koalisyon ve seçim ittifakı olmasına rağmen, KDP’nin tek başına parti olarak bu sandalye sayısına ulaşması oldu. Nitekim IKBY ve Kürt iç siyasetindeki tüm çalkantılara rağmen, KDP’nin Irak Parlamentosu seçimlerinde elde ettiği sandalye sayısındaki yükselen grafik de dikkat çekici.  Aynı şekilde hem Sadr Hareketi, hem Kanun Devleti Koalisyon hem de Takaddum, bir önceki seçimlere göre sandalye sayılarını arttırdı. Diğer taraftan daraltılmış seçim sistemi ile birlikte birçok bağımsız aday da Irak Parlamentosu’na girmeye hak kazandı. Bununla birlikte erken genel seçimleri beraberinde getiren protesto göstericilerinin kurmuş olduğu İmtidad gibi siyasi yapılar da parlamentoya girmeye hak kazandı.

Öte yandan seçim sonuçlarına ilişkin en dikkat çekici gelişmelerden biri de İran’ın destek verdiği ve milis grupların siyasi organizasyonlarının içerisinde yer aldığı, Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri’nin başkanlığındaki Fetih Koalisyonu’nun sandalye sayısındaki düşüş oldu. 2018 seçimlerine göre Fetih Koalisyonu sandalye sayısının neredeyse üçte ikisini kaybetti. Bu noktada halkın siyasete önemli bir mesaj verdiği görülüyor. Fetih Koalisyonu’ndaki bu düşüşte, hem 2018’den sonraki süreçte milis grupların siyasi organlarının siyaset ve devlet yönetiminde gösterdikleri eksiklik ve yaptıkları hatalar hem de 2019’da başlayan protesto gösterilerinde protestoculara karşı tutundukları sert tavrın etkili olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca bu noktada İran’ın desteklediği grupların da bir düşüş yaşadığı görülüyor. Her ne kadar Fetih Koalisyonu’nun 2018’de aldığı sandalyelerin Kanun Devleti Koalisyonu’na kaydığı görülse de özellikle Şii bölgelerden bağımsız adayların ve protestocu hareketlerin aldıkları oy oranı da dikkat çekici. Nitekim protestocuların oluşturduğu İmtidad hareketi 9 sandalye elde etti ve bunlardan 5’inin protesto gösterilerinin merkezi konumundaki Nasıriye’den aldı. Bu noktada Irak siyasal sisteminde değişim isteyenler de parlamentoya girmiş oldu.

Seçim sonuçları Federal Yüksek Mahkeme’nin onayından sonra kesinleşecek olsa da şimdiden hükümet kurma pazarlıkları başlamış görünüyor. Mukteda es-Sadr hükümet görüşmeleri yapmak için 4 kişilik bir ekip oluşturdu. İran’a yakın grupların da Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu öncülüğünde bir ittifaka gittiği söyleniyor. Bu kez Mukteda el-Sadr’ın oyun kurucu rolü alacağı görünüyor. Diğer tarafta İran yanlısı grupların da hükümette etkili olmak için pozisyon alması ve Sadr’ın kuracağı oyunu bozmak ya da içerisinde yer almak arasında bir tercih yapması gerekiyor. Ancak Sadr ve Maliki arasında geçmişten gelen gerginlikler olduğu dikkate alındığında iki tarafın yan yana gelmesinin kolay olmayacağını söylemek mümkün. Bu nedenle geçmiş hükümetlerde olduğu gibi ulusal birlik hükümeti olmayıp, yerine bir çoğunluk hükümeti ortaya çıkabilir. Bu noktada KDP ve Takaddum’un atacağı adımlar belirleyici olacak gibi. Özellikle KDP’nin tek başına bir parti olarak hareket ettiği düşünüldüğünde hükümet kurma görüşmelerinde en avantajlı grup olduğunu söylemek doğru olacak. Eğer söz konusu gruplar çabuk ve kararlı adımlar atarsa her zamankinden daha çabuk bir hükümet kurulması şaşırtıcı olmaz.

 

Bu analiz 17 Ekim 2021’de Rûdaw Medya internet sitesinde “Irak'ta 2021 Seçimleri: Kazanan ve Kaybedenler” başlığıyla yayınlanmıştır.