Söyleşi

Kürdistan İslami Birliği Partisi'nin Politbüro Üyesi Muhammad Ahmad ile Söyleşi

Muhammad Ahmad: “IKBY'deki Hiçbir Siyasi Partiye Karşı Bir Önkoşulumuz Yok”
 
Irak Kürt bölgesinde önde gelen muhalefet partilerinden ve en büyük Kürt İslamcı partisi konumundaki Kürdistan İslami Birliği Partisi’nin Politbüro üyesi Muhammad Ahmad ile Süleymaniye’de görüşme yapma imkanı elde ettik. Ahmad görüşmede, partisinin Irak genel siyasetine, Irak Kürt Bölgesi’ndeki genel siyasi duruma ve Türkiye ile ilişkilere bakışını anlattı. Ayrıca Kürdistan İslami Birliği’nin yaşadığı lider değişimi sonrası partinin yeniden örgütlenme çabalarına ve güncel sorunlara ilişkin politikaları hakkında  bilgi verdi.
 
Söyleşi: Hasan Kanbolat, Serhat Erkmen, Oytun Orhan
 
ORSAM: Kendinizi  kısaca tanıtabilir misiniz?
 
Ahmad: Adım Muhammad Ahmad. Kürdistan İslami Birliği Partisi'nin Politbüro üyesi ve Süleymaniye temsilcisiyim.
 
ORSAM: IKBY'deki genel siyasi durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Ahmad: Güvenlik açısından çok iyi durumda. Ekonomik açıdan da iyi, ama yine de umduğumuz seviyede değil. Siyasi açıdan baktığımızda ise bir karışıklık, ve bölgede siyasi ve idari sistemde bir reform gereksinimi söz konusu fakat böylesi bir reform için yönetim neredeyse hiç hazırlıklı değil. Öte yandan muhalifler ise reform için diretiyorlar.
 
ORSAM: Kürdistan İslami Birliği'nde bir lider değişimi oldu ve Salahaddin Bahaddin'in ardından partinin yeni bir lideri var. Kürdistan İslami Birliği için bu lider değişimi ne anlama geliyor? Parti politikalarında bir değişim anlamına geliyor mu? 
 
Ahmad: Kendi içimizde bir tür değişim yaşadık. Bunlardan biri parti yönetim sistemi ile ilgiliydi. Önceden çok dikey bir yönetim sistemi varken, şimdi bunu yukarıdan aşağıya genişlettik. Parti'de adem-i merkezi bir yapıya doğru yöneliyoruz. İdeolojik açıdan ise hiçbir değişime gitmedik; İslami zemini olan ulusal bir siyasi partiyiz. Parti idari ve yapısal bakımdan ise bazı değişimlere uğramıştır.
 
ORSAM: Söz konusu yapı ve süreç hakkında biraz daha detaylı bilgi verebilir misiniz?
 
Ahmad: Partiyi yönetiminde daha ziyade adem-i merkeziyetçi bir yöntem uyguluyoruz. Örneğin geçmişte gözlem yapacak hiçbir kuruluşumuz yoktu, ama şimdi parti içinde gözlemlerde bulunacak bir birimimiz var. Bölgedeki tüm partilerin faaliyetlerini ve parti içindeki tüm hareketleri gözlemleyebiliyoruz. Parti içinde bir sorun veya anlaşmazlık söz konusuysa, bu kuruluş söz konusu sorun ve anlaşmazlıkları çözmekle görevlidir.        
 
ORSAM: Sorun neydi ve adem-i merkezileşme süreci bu sorunun çözümünde nasıl bir rol oynamaktadır?
 
Ahmad: Bir sorun yoktu, ama sistemi iyileştirmek istiyoruz. Partimizin gücünü göstermek için daha sistematik bir yapıya sahip olmak istiyoruz. Planlamayı yapan bir başkanlığımız var ve bu yeni kuruluş da siyasi reformu izleyip, gözlemleyip uygulayabilecektir.
ORSAM: İslami Birlik içinde bir muhalefet olduğunu biliyoruz. Söz konusu adem-i merkezileşme süreci birlik içindeki bu muhalefeti sonlandırdı mı?
 
Ahmad: Parti içinde hiçbir bölünme olmadı ancak farklı bakış açıları olmuştu. Farklı görüşlerin olması hoşumuza gider. Biz reformcu bir partiyiz. Reformun tüm koşullarına sahip olmak isteriz. Şeffaflık istiyoruz, dolayısıyla diğerlerinden daha şeffaf olmalıyız. Buna dayanarak hiçbir sansür uygulamadan şeffaf bir biçimde kongre düzenledik. Partinin lideri en güçlü olduğu dönemde koltuğunu bıraktı ve barışçıl bir şekilde yetkilerini devretti. Partimizin bir kişinin etkisi altında olmadığını, bir yöntemimiz olduğunu göstermek istedik. Buradaki siyasi partilerde genellikle kişisel bir otorite sorunu söz konusudur.
 
ORSAM: Peki ya diğer partilerle koalisyon oluşturma konusunda partinin duruşu nedir? Gelecek seçimlerde IKBY'de veya Irak'ta Kürt partiler ile bir koalisyon veya blok kurmayı düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse koalisyon için hangi partileri tercih edersiniz?     
 
Ahmad: Hiçbir siyasi partiye karşı bir önkoşulumuz yok. Geçmişimiz Hıristiyan, solcu ve iktidar partileriyle koalisyon kurabileceğimizi tasdik etmiştir. Bizim için en önemli şey işbirliği içinde çalışmak için bir temeli paylaşmaktır. Herhangi bir siyasi partiyle ideoloji temelinde bir araya gelmeyiz. Ne var ki bu bakış açısının bedelini ödedik. Geçmişte İslami parti ile sol geçmişi olanlar arasında bir koalisyon kurulabilme ihtimalini gösterdik. İslami bir partiyiz ama ideoloji temelinde bir siyasete girmiyoruz mesajını halka vermek için böyle bir girişimde bulunduk. Ancak halk bu mesajımızı almadı ve dolayısıyla halka ulaşamamış olduk. Bu nedenle son seçimlerde bu durumdan muzdarip olduk. Şimdiye dek bu bakış açısından bir fayda görmedik, ama umuyoruz ki temel bakış açımızın ve amacımızın sadece ulusal kaynaklı olduğunu önümüzdeki günler gösterecektir. Geleceğe yönelik ihtimaller, benzer geçmişe ve bakış açısına sahip olduğumuz tüm partiler için de geçerlidir.
 
ORSAM: Neçirvan Barzani yeni hükümeti kurarken sizin partinizle olduğu gibi diğer muhalefet partileriyle de görüşmelerde bulundu. Ancak siz hükümetin bir parçası olmayı tercih etmediniz. Bu görüşmeler neden bir sonuç vermedi?
 
Ahmad: Katılımda bulunduk. Geçmişte Neçirvan Barzani Başbakan olduğu dönemde hükümet içinde bir bakanlığımız vardı. İçerden reform yapmaya çalıştık. Buna dayanarak cumhurbaşkanına  sistemde bir reform gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten bir memorandum sunduk. Ardından tasarıyı değiştirip hükümete sunmamız gerektiğini belirttiler, biz de denileni yaptık ancak üç yıldan fazla bir süredir reform yapmaya çalışmamıza rağmen hiçbir sonuca ulaşamadık. Dolayısıyla biz de muhalefet yolundan gitmeye karar verdik. Başlarda Kürdistan bölgesinde muhalefet olma kültürünün yeterince gelişmediğini düşünüyorduk. Bağdat'tan ayrı olmaya çalıştık. Bunu kabul edemediler ve bu durumu bir tehdit olarak gördüler. 2005 yılında karargahlarımıza saldırdılar ve birçok kişi yaralandı. Yine de sabrettik ve kendi kendimize, bulunduğumuz konumu idrak edemediklerini söyleyip durduk. Ama sonrasında, onlarınkinden farklı olan ayrılığımızın Bağdat'ta onlara düşman olduğumuz anlamına gelmediği anlaşılmıştır. Başlangıçta, yolsuzluğa karşı mücadele ve hizmet talep eden sloganımızı kabullenmekte zorluk çektiler. Ardından muhalefet olma yolunda adım adım ilerlemeye karar verdik. Onlara muhalefet olmanın düşman olmakla aynı şey olmadığını göstermek istiyoruz. Demokratik sistemin aynı zamanda hem bir iktidar partisi hem de muhalefete gerek duyduğu fikrini savunuyoruz. Bu kültürün gelişmesi çok zaman aldı. Hükümetin bir parçası olarak içerden bir reform yapamayacağımızı anlayınca, Bağdat'ta başarılı bir farklılaşma dönemi geçirdik. Ardından ise Kürdistan bölgesinde kendimizi bir muhalefet partisi olarak ilan etmeye karar verdik. Ne var ki ortaklarımız buna iyi bir direniş gösteremediler. İktidar partisi bizim için çok çaba harcadı ve birçok fırsat sundu, ancak biz muhalefet kültürünü uygulamaya ve desteklemeye karar verip bunu siyasi sistemin doğal bir parçası hâline getirmeye karar verdik. Muhalefet kültürünün halka yansıdığına ve bu durumun sistem üzerinde bir baskı yarattığına ve sonrasında bir reformun geleceğine inanıyoruz. Dolayısıyla gelecek seçimlere kadar, Kürdistan'da bu muhalefet kültürü gelişene kadar stratejik kararımız doğrultusunda muhalefette kalmayı tercih ediyoruz. Ve bir gün iktidara gelsek bile muhalefeti destekleyeceğimize inanıyoruz. İktidar partisi ve muhalefetin hak ve sorumluluklarının anayasada açıklığa kavuşturulması gerektiğini savunuyoruz.                         
 
ORSAM: Irak hükümeti ve Başbakan Maliki hakkında ne düşünüyorsunuz? Kürt bölgesindeki genel kanata paralel olarak siz de Maliki’nin otoriter bir lidere dönüştüğünü düşünüyor musunuz?
 
Ahmad: Demokrasi, ulusal birlik, katılım, milli denge, anayasanın kabulü ve federalizm gibi Irak'ta görmek, desteklemek ve uygulamak istediğimiz belli başlı ilkeler var ve Maliki bunların hiçbirine inanmıyor. Maliki'nin merkeziyetçi ve otoriter eğilimleri var. Mezhebi inançları olmakla birlikte Irak'taki başka hiçbir kesimle güç paylaşımında bulunmayı düşünmüyor. Kendi mezhebiyle bile güç paylaşımında bulunmaya inanmıyor. Gerekli bir koşul olarak hâlâ partisindeki liderliğe güveniyor. Bunun bir sonucu olarak da Irak'taki Kürtleri Sünniler ve Şiiler ötekileştirilmiştir. Dolayısıyla bu karışıklık ve sorunlar ülkede devamlılığını sürdürmektedir.
 
ORSAM: Irak'taki petrol yasası tartışmaları ve IKBY tarafından imzalanan petrol anlaşmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
Ahmad: Hem Irak'ta hem de Kürdistan bölgesinde petrol konusunun üstü yolsuzlukla örtülmüş durumdadır. Kârların çoğunun şirketlere gittiğine inanıyoruz. Petrol anlaşmaları anayasaya uygun şekilde yapılmış olsaydı, sonuç halkın yararına olurdu ve genel çıkarlara hizmet ederdi. Irak petrolü Irak ve komşu ülkelerin çıkarına olabilir. Fakat söz konusu sektörde şeffaflıktan söz edilemez. KBY ve Bağdat arasında karşılıklı güven eksikliği yüzünden bu konuda net bir yasa bulunmamaktadır. Durumu ulusallaştırmak adına şu an ortaya çıkan durumun gelecekte bir devrime gereksinim duyma ihtimali söz konusudur. Zira şu ana dek yapılanlar yasalara ve şeffaflığa dayanmamaktadır. Bu anlaşmanın kim tarafından nasıl imzalandığına dair kimsenin hiçbir fikri yok.
 
ORSAM: Türkiye'nin IKBY'e yaklaşımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Parti olarak işbirliği konusunda Türkiye'den beklentileriniz nedir?
 
Ahmad: Parti olarak Türkiye ile bölgesel yönetim arasında daha iyi bir ilişki kurulması konusunda bir rol üstlendik. Hatırlarsanız Türkiye ile IKBY arasında birçok sorun yaşanırken Kürdistan İslami Birliği olarak tüm partilerin temsilcilerine Türkiye'ye gitmeleri konusunda öncülük etmiştik. Ortak çıkarlara dayalı bir anlayış geliştirmeye çalıştık. Türkiye'nin çok büyük bir ülke olduğuna inanıyoruz ve bir anlaşmaya vardığımız takdirde bu durum her iki tarafın da lehine sonuçlanacaktır. Irak'ın diğer bölgelerine ulaşmak adına Türkiye için iyi bir geçiş kapısıyız ve aynı şekilde Türkiye de bizim dünyanın diğer kesimlerine ulaşmamız için iyi bir geçiş kapısıdır. Anlayışa dayalı bir ilişki kurduğumuz takdirde her iki taraf da bundan fayda görecektir. Türkiye'nin dünyaya açılan tek kapımız olduğu ambargo yıllarını unutmuş değiliz. Anlayış, müzakere ve fikir alışverişi ile her iki tarafın da fayda sağlayacağı bir duruma erişeceğimize inanıyoruz.
 
ORSAM: Çok teşekkürler.
 
* Bu söyleşi ORSAM Araştırmacıları tarafından Süleymaniye'de, 30 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleştirilmiştir.