Libya’da Dibeybe Hükûmeti ve Beklentiler

1-5 Şubat tarihleri arasında Cenevre’de Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) gözetiminde gerçekleşen Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF), 24 Aralık seçimlerine ülkeyi taşıyacak geçici yönetim kadrolarını belirlemiştir. Bu kapsamda Abdulhamid Dibeybe, 74 kişilik delegelerin oy çokluğunu kazanarak Libya’nın yeni başbakanı seçilmiştir.

Şubat sonunda Başbakanlık Basın Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Abdulhamid Dibeybe tarafından hazırlanan kabine listesinin güvenoyu için Tobruk ve Trablus Meclislerinin ortak oluşturduğu Meclis Başkanlığına sunulduğu belirtilmiştir. Bu süreçte isimler gizli tutulmuş, resmî olarak kamuoyuna yansımamıştır. Dibeybe’nin kabinesini oluşturan isimler ancak güven oylamasının gerçekleşeceği 8 Mart’a iki gün kala 6 Mart’ta kamuoyu ile paylaşılmıştır. Takip eden süreçte, 5 + 5 Ortak Askerî Komitesinin Sirte için gerekli güvenlik önlemlerini almasının ve kenti Başbakanlık güvenoyu oturumu için uygun bulduğunu açıklamasının ardından Temsilciler Meclisi 8 Mart Pazartesi günü Akile Salih’in başkanlığında toplanmıştır.

Güvenoyu için Tobruk Merkezli Temsilciler Meclisi üyelerinin ve Trablus merkezli Libya Devlet Yüksek Konseyi üyelerinin Sirte’de toplanması, ülkenin ikircikli yapısından kaynaklı bazı tartışmaları beraberinde getirmektedir. Bunlardan ilki ve en önemlisi Sirte’de yoğun bir şekilde bulunan Rus paralı asker grubu Wagner milislerinin kentteki varlığıdır. Bu bağlamda pazartesi günü gerçekleşen güvenoyu oylamasına Trablus’taki vekiller video konferans yöntemiyle katılım sağlamış buna karşın Temsilciler Meclisi üyelerinin ise doğrudan Sirte’de bulundukları gözlemlenmiştir.

8-9 Mart tarihlerinde Dibeybe tarafından yapılan kabine bilgilendirme toplantısında bazı hususların özellikle vurgulandığı görülmektedir. Bu bağlamda Dibeybe, 27 bakan, 6 devlet bakanı ve 2 başbakan yardımcısını içeren listenin liyakat temelinde farklı bölgelerden katılımı sağlamayı amaçladığını vurgulamıştır. Bu minvalde toplantı sonrası Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan paylaşımda kabine oluşturulurken 6 kriterin göz önüne alındığı vurgulanmıştır. Bu kriterler; çeşitlilik, liyakat, ademimerkeziyetçilik, coğrafi dağılım, gençler ve kadınların katılımı, varlıkların paylaşılmasında eşitlik olarak sıralanmıştır.

Bununla beraber, 27 bakanlığın üçlü bir tasnife tabi tutulduğu ve Libya’nın üç coğrafi bölgesi arasında paylaştırıldığı görülmektedir. Bu üçlü tasnifte bakanlıklar “Yönetim, Hizmet ve İnsani Hususlar” alt başlıkları altında toplanmıştır. Buna ek olarak, askerî yönetim ve önemli finansal kurumların başkanları arasında da bölgesel bir paylaşım olacağı belirtilmiş ve tevdi edilen görevler kamuoyunun dikkatine sunulmuştur. Güvenlikle ilgili pozisyonlar ele alındığında Başkomutanlığın doğuya, Genelkurmay Başkanlığının batıya ve İçişleri Bakanlığının güneye verildiği görülmektedir.

35 kişilik listede yer alan isimler incelendiğinde ise bazı hususlar öne çıkmaktadır. Öncelikle birçok ismin dolaylı yoldan aday olduğu Savunma Bakanlığı pozisyonu listede boş bırakılmıştır. Öncesinde Hafter, Selahaddin Nemruş ve Fethi Başağa gibi isimler dolaylı olarak bu pozisyon için zikredilmiş ancak hiçbiri listede yer almamıştır. 8-10 Mart tarihleri arasında yürütülen güvenoyu oturumunun en önemli başlıklarından birisi de bu husus olmuştur. Ülkenin içinde bulunduğu güvenlik şartları sebebiyle bu pozisyonun kritik öneme sahip olması tüm tarafların bu pozisyona yönelmesine sebep olmuştur. 9 Mart tarihinde parti programını Temsilciler Meclisine sunan Dibeybe soru-cevap kısmında konuyla ilgili olarak, birçok kişinin bu görev için mücadele ettiğini ancak şartlar ne olursa olsun Libya’nın yeniden bir savaş ortamına dönüşmesine müsaade etmeyeceğini bildirmiştir.  Bundan sonraki süreçte bu pozisyona Dibeybe tarafından yeni bir ismin atanması ihtimal dâhilindeyken Başbakan Dibeybe’nin bu gücü başbakanlığın idaresine bağlaması da muhtemel görülmektedir. Böyle bir durumda Abdülhamit Dibeybe hem Başbakan hem de Savunma Bakanı olarak ülkeyi seçimlere kadar idare edecektir.

Listede öne çıkan bir diğer husus, İsviçre’de 1-5 Şubat tarihleri arasında BM himayesinde düzenlenen toplantıda kadınların katımlının %30 olarak tavsiye edilmesine karşılık toplamda 5 kadın bakanın listede kendine yer bulabilmiş olmasıdır. Bu 5 bakanlıktan birisinin Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı olması, kadınların sayısal katılımın düşük olmasına rağmen önemli bir pozisyonda temsil edilmelerini sağlamıştır. Dışişleri Bakanı Lamia Ebu Sidry, el-Vatan Partisi’nde Kadın Kolları Başkanlığı ve Serrac’ın kabinesindeki İşletme Yapılandırma Bakanlığında danışman olarak görev almıştır. Yine Ali Zeydan döneminde Bilgi Bakanlığı Müsteşarı olarak görev alan Lamia Ebu Sidry tecrübeli bir bürokrat olarak kabul edilmektedir. Bir diğer önemli pozisyon olan İçişleri Bakanlığına ise Fizan bölgesinden Halit el-Ticani getirilmiştir. Libya İç Güvenlik Teşkilatından emekli olan General Halit, hâlihazırda UMH’ye bağlı olarak İçişleri Bakanlığı Müsteşarı görevini yürütmektedir. Başbakan yardımcıları ve geçmiş görevleri incelendiğinde, 1. Başbakan Yardımcısı’nın 2018’den beri Bingazi Belediye Başkanlığını yürüten Sakr Bucevari olduğu görülmektedir. Mühendis olan Bucevari inşaat alanında faaliyet gösteren bir şirketin sahibidir. İkinci Başbakan Yardımcısı Ramazan el-Hasnavi ise yürüttüğü sosyal faaliyetler ile tanınan bir isimdir. 

Dibeybe ve Ulusal Birlik Hükûmeti’ni (UBH) 9 aylık bir dönem beklemektedir. Yeniden yapılanma sürecine giren Libya’nın altyapı ve güvenlik sorunlarına eğilmesi beklenen UBH’nin temel önceliği 24 Aralık’taki seçimlerin sağlıklı ve güvenli koşullarda gerçekleşmesi olacaktır. Yeni kurulan hükûmet, meşruiyet bakımından 2015 Libya Siyasi Anlaşması (LSA) akabinde kurulan Uluslararası Mutabakat Hükûmeti (UMH) ile aynı zemine oturmaktadır. Dolayısıyla bu durum Dibeybe hükûmetini radikal dış politika kararlarına ve uzun soluklu siyasi projelere değil, şu anda karşı karşıya kalınan temel sorunlara odaklanmaya teşvik edecektir. Beraberinde LSDF ve BM Libya Misyonu tarafından yürütülen seçim mekanizmasının çokça tartışılmış ve bazı kesimlerden eleştiri almış olması yine kısa vadede Dibeybe hükûmetini bekleyen sorunlardan birisidir. Öyle ki bazı delegeler hakkında rüşvet soruşturması yürütülmekte ve bu kişilerin Abdulhamid Dibeybe’nin kuzeni ve Kaddafi döneminin önemli figürlerinden Ali Dibeybe ile bağlantısı araştırılmaktadır.

Hükûmetin farklı bölgelerden oluşan karma yapısı ise ileriye dönük bazı endişeleri su yüzüne çıkarmaktadır. Öyle ki Başkanlık Konseyi ve Başbakanlık pozisyonlarının farklı bölgelerden gelen adaylara verilmesi dışında kabine içindeki sandalye çokluğu ve bakanların farklı bölge aidiyetleri, karar alma mekanizmasına zarar verme potansiyeline sahiptir ve geçmişteki kayırmacı bürokrasi anlayışının canlanmasına neden olabilir. İç dinamiklerin çizmiş olduğu bu olumsuz tabloya ilaveten, Rusya başta olmak üzere harici güçlerin gayriresmî yollarla göndermiş olduğu milis güçler de Libya’nın istikrara kavuşması önünde önemli bir engel olarak durmaktadır. ABD’nin 2011 sonrasında somut ve kararlı bir Libya politikası yürütmemesi şu anda koronavirüs salgını ve iç siyasetle uğraşan yeni yönetimin de Libya’daki Rus varlığına karşı etkin bir adım atamamasına sebep olmaktadır.

Bununla birlikte gerek ülkenin doğu ve batı tarafından gelen söylemler gerekse süreç esnasında verilen karşılıklı tavizler, Libya’nın geleceği ile alakalı bazı olumlu sinyalleri de beraberinde getirmektedir. Eş zamanlı olarak yürütülen Buznika (Fas), Tunus ve devamında BM destekli Cenevre görüşmeleri, Libyalı tarafların silahlar sustuğunda ortak paydada buluşabileceklerini göstermiştir. Dolayısıyla ulusal birliğin tam manasıyla sağlanması ve diyalog yoluyla kazanılan edinimlerin korunması Dibeybe ve geçici UBH için hayati bir önceliktir. Bu noktada uluslararası kurum ve kuruluşların Libya’da istikrarı desteklemesi ve Libya Siyasi Diyalog Forumu’nda kararlaştırıldığı üzere 24 Aralık tarihinde ülkenin seçimlere götürülmesi için yeni yönetime gerekli somut desteği sağlaması önem arz etmektedir.