Mark Esper’in Mağrip Turu ve Bölgesel Yansımaları

Mark Esper’in Mağrip Turu ve Bölgesel Yansımaları
ABD Savunma Bakanı Mark Esper, 1-4 Ekim tarihleri arasında Cezayir, Fas ve Tunus’tan oluşan Mağrip ülkelerine ziyaretlerde bulundu. Tur kapsamında Cezayir, 2006 senesinden beri ilk defa en üst düzeyde bir Pentagon yetkilisini ağırlamış oldu. Cezayir’de Cumhurbaşkanı Tebbun ile görüşen Esper, Libya ve Sahra bölgesinde artan terör faaliyetlerine karşı iki ülke arasında güvenlik ve iş birliği vurgusu yaptı. Esper, terörle mücadelede etkinliklerini artırmak istedikleri pek çok sahanın olduğunu ve Cezayir’in bunlardan birisi olduğunu ifade etti. Fas ile silah tedariki, askerî personel eğitimleri ve istihbarat paylaşımı gibi konuları içeren 10 yıllık savunma ve güvenlik anlaşması imzalandı. Anlaşmayı, Fas Dışişleri Bakanı Bourita ve Esper’in iki ülke arasındaki tarihsel yakın ilişkilere atıf yapan söylemleri takip etti. Bourita terörizm, aşırıcılık ve her türlü ayrılıkçı harekete karşı ABD ile güçlü bir ittifak içine girdiklerini belirtti. Ziyaretinin üçüncü gününde Tunus’a geçen Esper burada Cumhurbaşkanı Kays Said ile görüştü. Libya ile sınır komşusu olması hasebiyle ABD için ayrı bir önem taşıyan Tunus ile de 10 yıllık askerî iş birliği anlaşması imzalandı. Anlaşma sonrasında Esper, önemli bir NATO müttefiki olarak gördüğü Tunus’a teşekkürlerini bildirdi. AFRICOM’dan yapılan açıklamaya göre ABD, Tunus ordusuna Libya İç Savaşı’nın başladığı 2011’den bu yana 1 milyar dolar askerî ve teknik destek sağladı.

ABD Dış Politikasında Değişen Öncelikler
11 Eylül 2012 tarihinde Libya Büyükelçisi Chris Stevens’ın, 3 elçilik çalışanı ve 10 güvenlik görevlisi ile birlikte öldürülmesinin ardından Libya’ya yönelik politikalarını farklı bir boyuta taşıyan ABD “bekle gör” stratejisi benimseyerek Libya ile ilgili faaliyetlerini Afrika Komutanlığı, AFRICOM’a devretti.

Benzer şekilde Obama döneminde Suriye’de izlenen “çevreleme” (containment) politikası da ABD’nin Körfez müttefikleri başta olmak üzere Mısır ve İsrail tarafından tepkiyle karşılanmış, Rusya’nın ülkedeki nüfuzunu ciddi anlamda artırmasına sebep olmuştu. Aynı tablo günümüzde Libya’da gözlemlenmektedir. Libya’da gerek BM tarafından tanınan meşru hükûmet UMH’yi gerekse ülkedeki gayrimeşru silahlı grupların lideri konumundaki darbeci Hafter’i destekleyen uluslararası aktörlerin birçoğunun ABD’nin müttefiki konumunda olması, ABD’nin 2012’den beri “bekle gör” stratejisini desteklemesine sebep oldu. Bu esnada Rusya’nın elle tutulur herhangi bir çıkarı olmamasına rağmen, tıpkı Suriye’de olduğu gibi güç boşluğundan yararlanarak bir taraftan Wagner üzerinden darbeci Hafter güçlerine askerî silah ve ekipman yardımı yapması diğer taraftan da Serrac liderliğindeki UMH’yi direkt olarak karşına almaktan kaçınması, Libya’daki yerel aktörler ile yürüttüğü ince diplomasi sonucunda ekonomik ve siyasi kazanımlar elde etmesini sağladı. 2019 yılının Ekim ayında Soçi’de gerçekleştirilen Rusya-Afrika Zirvesi’nde UMH ile Rusya arasında çok sayıda altyapı projesi ve Trablus’a 1 milyon ton buğday ihracı hususunda anlaşmalar imzalandı.

Trablus’tan çekilmek zorunda kalan ve önemli oranda güç kaybeden darbeci Hafter ve güçlerini destekleme adına Wagner güvenlik şirketi üzerinden askerî angajmanını ve dolayısıyla nüfuzunu güçlendiren Rusya ile beraber Doğu Akdeniz krizinde bölgede aktif rol alarak söz sahibi olmaya çalışan Fransa ve İtalya gibi ülkeler, ABD’nin kaygılarının artmasına ve bölgedeki önceliklerini gözden geçirmesine neden oldu.

Bu bağlamda eylül ayı başında Tunus ve Fas ile ortak yürütülen askerî tatbikat, ABD’nin değişen Akdeniz ve Libya algısının bir göstergesi niteliğindedir. Akdeniz üzerinde yapılan tatbikat uçuşlarında ABD’nin B-52 bombardıman jetlerine Fas F-16 ve Tunus F-5’leri eşlik etti. Bu tatbikat esnasında B-52 bombardıman uçaklarının seçilmesi ise Rusya’ya gönderilen önemli bir sinyal olarak algılanmaktadır.

Eylül ayında Akdeniz’de Tunus ve Fas ile ortak yürütülen tatbikat ve Savunma Bakanı Esper’in geçtiğimiz hafta yapmış olduğu ziyaretler, ABD tarafından Libya’ya yönelik izlenen proaktif politikaların başladığını göstermektedir. Bu doğrultuda Esper, tur kapsamında ziyaretlerine başladığı Tunus’ta, Çin ve Rusya’nın Kuzey Afrika dâhil olmak üzere dünya çapında otoriter nüfuzlarını genişleterek komşularına gözdağı vermeye ve baskı uygulamaya devam ettiklerini ifade etti. Aynı şekilde Amerikalı yetkililer Rusya’nın Libya’da kurmayı planladığı askerî üssün buradaki savaşa vereceği potansiyel zararları dile getirdiler. Bu açıklamalar ABD’nin bölgedeki proaktif politikasını yansıtan söylemler arasında sayılabilir.

Potansiyel Ortaklarla Yakınlaşma ve Türkiye’nin Hareket Alanının Sınırlandırılması
Esper’in Mağrip turu kapsamında ziyaret ettiği Tunus, Fas ve Cezayir; Türkiye’nin, Doğu Akdeniz ve Libya’da hem sahada hem de masada verdiği haklı mücadelesi için kritik önem taşıyan ülkelerdir. Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin hemen hemen tamamının Yunanistan ve Güney Kıbrıs Bloku’nun bir parçası olduğu ya da Türkiye’nin çıkarlarına ters hareket ettiği düşünüldüğü zaman Kuzey Afrika ülkelerinin desteğini almak son derece hayati bir önem taşımaktadır. Bu noktada değinilmesi gereken önemli bir husus, Libya’da uzayan kriz ve kaos ortamının bu ülkelerin de istikrarını ve güvenliğini tehdit eder nitelikte olmasıdır. Çünkü iç savaşın başladığı 2011 yılından itibaren IŞİD ve Mağrip el-Kaidesi gibi pek çok devlet dışı aktör Sahra bölgesini kendisi için yaşam alanı olarak belirlemekte ve bölge devletlerine yönelik terör faaliyetlerini bu merkezden gerçekleştirmektedir. Aynı şekilde Cezayir, Tunus ve Fas ile Doğu Akdeniz’de kurulacak ortaklık ve yapılacak potansiyel MEB anlaşmaları sürecin başından beri dışlanan bu ülkelere Akdeniz’de yeniden söz hakkı tanıyacaktır. Ayrıca bu ülkelerin Doğu Akdeniz ve Libya meselelerinde Türkiye’nin yanında durması, Mısır’ı bir anlamda yalnız bırakarak Sisi ve darbe yönetiminin üzerindeki baskıları artıracaktır.

Savunma Bakanı Mark Esper tarafından gerçekleştirilen ziyaretlerde Rusya’yı siyasi ve ekonomik olarak dengelemenin birincil hedef olduğu anlaşılıyor. Ocak ayında AFRICOM Başkanı Townsend’in, Kongre’ye ve Trump yönetimine sunduğu görüşte yeni stratejik öncelik olarak Rusya ve Çin’in küresel değil Afrika gibi yerel ölçekte de dengelenmesi gerektiği hususuna yer verildi. Mark Esper’in ziyareti ile ilgili gelişmeler Townsend’in görüşlerinin uygulama safhasına geçtiğini göstermektedir. Ayrıca, İsrail ile normalleşme kampanyalarının son dönemlerde ABD’nin bölgeye yönelik dış politikasındaki en önemli önceliklerden biri olduğunu da hatırlatmak gerekir. Bahreyn ve BAE ile başlayan normalleşme anlaşmalarının pek çok Müslüman Arap ülkesiyle devam edeceğinin konuşulduğu dönemde gerçekleşen ziyaretler bu açıdan da önem arz etmektedir

Esper, Mağrip turunun ana temasının “terörizmle mücadele” olduğunu vurgulasa da ABD’nin Ortadoğu gündemiyle bağlantılı olarak ziyaretlerin pek çok hedefi olduğu rahatlıkla ifade edilebilir. Türkiye’nin, bu ziyaretlerin ardından Mağrip ülkelerine yönelik ikili ve çok taraflı ilişkileri geliştirmesi ve ortak çıkarlara vurgu yapmak kaydıyla iş birliği imkânlarını araması gerekmektedir.

Dipnotlar
Rej, A. (2020). US Defense Secretary Visits Northern Africa Amid Russian and Chinese Push in the Region. Retrieved 8 October 2020, from https://thediplomat.com/2020/10/us-defense-secretary-visits-northern-africa-amid-russian-and-chinese-push-in-the-region/

US Pentagon chief’s Maghreb tour to focus on counterterrorism, Libya | Jemai Guesmi | AW. (2020). Retrieved 8 October 2020, from https://thearabweekly.com/us-pentagon-chiefs-maghreb-tour-focus-counterterrorism-libya