Rapor

Selefi Radikalleşme ve Deradikalizasyon Programları

El-Kaide terör örgütünün 11 Eylül saldırısıyla zirveye çıkan eylemlerinin ardından, bilhassa Suriye ve Irak’ta sınır aşan terörist faaliyetleriyle kendini gösteren ve yine dünyada ve Türkiye’de gündemi meşgul eden, doğudan batıya bugünkü göç ve terör olgusunu ve dolayısıyla kitleler üzerinde terörizm paranoyasını tetikleyen IŞİD terör örgütünün mevcudiyetiyle birlikte katı dinî yorumları beslediği düşünülen Selefilik hareketlerinin dikkatle incelenmesi gerekmiştir. Her ne kadar bugün itibarıyla Irak ve Suriye’de yenilgiye uğratılmış ve büyük ölçüde tasfiye edilmiş olsa dahi IŞİD’in, çekildiği bölgelerde ideolojik ve demografik bir bakiyeye sahip olduğu düşünülmektedir. Radikal Selefi yapılanmaların ve bunların destekçisi konumundaki grupların, konjonktürel açıdan uygun bölgelerde zemin kazanmaya çalıştığı, Afrika ve Asya’da, dönüşen stratejilerle yeniden etkinliğini arttırma gayretinde olduğu görülmektedir. Buna ek olarak din eğilimli siyasal hareketlerin yaşadığı değişimi temsil eden bu yeni aşama Türkiye açısından da önem arz etmektedir. Zira bu yapılar, dünyadaki düşünsel hareketler ve dönüşümlerden etkilenerek bugün itibarıyla radikal ve şiddet eğilimli bir çerçevede hareket etmektedir. Dönüşerek bugüne gelen radikal düşünsel akım ve bunun pratik sonuçlarından biri olan dinî eğilimli ama dini istismar eden damar, birçok kırılgan sosyolojik alanda kendisini Selefilik’le ortaya koymaktadır. Küresel terör faaliyetlerine girişme potansiyeli bulunan hareketlerin, güncel ve çağdaş koşullara uyum sağlayabilen ve bunun nimetlerinden sonuna kadar faydalanan yapılar olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla dönüşebilen ve ağ tabanlı organizasyon yapısına geçen bu yapılar, gevşek organizasyonel bağları nedeniyle mücadele edilmesi oldukça zor bir modele geçmeye başlamışlardır. Her ülkeyi etkileme potansiyeline sahip bu olgunun, önümüzdeki on yıllar içerisinde biçim değiştirerek küresel çapta güvenlik tehdit algılarını etkileme kabiliyetini devam ettirmesi kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla radikalleşme ve şiddete varan aşırılıkçılıkla mücadele ve radikalleşmeden geri döndürme üzerine yapılan çalışmalar son derece önemlidir. Bu bağlamda Avrupa ve Asya’da birçok ülkenin geliştirdiği modeller ve çabalar göze çarparken bunların başarısının, harcanan eforla orantılı görünmemesi oldukça dikkat çekicidir. Bu çalışmada, IŞİD ve El-Kaide terör örgütlerinin propaganda faaliyetleri ve Avrupa’da İngiltere, Belçika, Almanya, Fransa ve Danimarka; Avrupa dışından ise özgün bir örnek olarak Endonezya’da radikalleşmeyle mücadele ve deradikalizasyon programları ele alınmıştır. İlave olarak bunların başarı durumlarını değerlendirmek suretiyle genel durum hakkında bir manzara sunmaya çalışılmıştır.