Tunus'ta Yeni Anayasa Referandumu: Hukukilik ve Meşruiyet Tartışması

Tunuslular, 25 Temmuz 2022 Pazartesi günü yeni anayasa taslağını ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz 2021'de gerçekleştirdiği anayasal darbenin ardından iktidarın barışçıl yolla el değiştirmesini oylamışlardır. Başta Nahda Hareketi olmak üzere referandumu boykot eden partiler, yarı parlamenter sistem öngören 2014 Anayasası ile Fransız modeli çizgisinde bir başkanlık sistemi öngören 2022 anayasa taslağının birbirinden hayli farklı olduğu görüşündedirler. Nitekim 2022 anayasa taslağı, Cumhurbaşkanı Kays Said'in isteği doğrultusunda, 1958'de General de Gaulle tarafından onaylanan Fransa'daki Beşinci Cumhuriyet Anayasası Modeli şeklindedir.

Siyasi Boykot ve Din Denklemi
Oy kullanan seçmen sayısı 2,5 milyona ulaşmıştır ve bu da 9 milyonu aşan kayıtlı seçmenin %30'una tekabül etmektedir. Referandum, feshedilen parlamentodaki ana güç olan Nahda Hareketi dâhil olmak üzere muhalefet partilerinin boykotuyla bir bölünme ve çekişme atmosferinde gerçekleşmiştir. Yeni anayasa taslağı, anayasal sistemi, cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren bir başkanlık sistemine dönüştürmüştür. Nitekim cumhurbaşkanına verilen yetkiler bağlamında 87. maddede “Cumhurbaşkanı, başbakanın yardımıyla yürütme yetkisini kullanır” ifadesi yer alırken 100. maddede “Cumhurbaşkanı, devletin genel politikasını belirleme ve temel tercihlerini belirleme hakkına sahiptir” ifadesi yer almaktadır.

Yeni anayasa taslağı, sivillerle ordu arasındaki ilişkinin niteliğini açıkça belirtmemiştir. 2014 Anayasası’nın ikinci bölümü, “Tunus devleti, yurttaşlığa, halkın iradesine ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sivil devlettir” ifadesini vurgularken yeni anayasa taslağının ikinci bölümünde sadece “Tunus devletinin sistemi cumhuriyet sistemidir” ifadesi yer almaktadır. Uzmanlar, “sivil devlet” ifadesinin olmamasının açıkça cumhuriyet sistemi için bir tehlike oluşturduğunu düşünmektedir.

Bu durum, Tunus'taki siyasi zümreyi, siyasi hayatın askerîleşmesine ve ordunun siyasette doğrudan bir rol oynamasına karşı endişe duymaya itmiştir. Tunus, 1956'daki bağımsızlığından bu yana, bölgede bir istisna teşkil etmiştir ve 1962'de Cumhurbaşkanı Burgiba'ya karşı yapılan darbe girişimi sonrasında orduyu siyasetten uzaklaştırmaya çalışmıştır. Ülkenin en güçlü bakanlığı olarak kabul edilen İçişleri Bakanlığına bağlı Emniyet, Tunus’taki sistemin belkemiği hâline gelmiştir. Ardından 1987 sonbaharında, Başbakan ve İçişleri Bakanı General Zeynel Abidin Bin Ali, hasta Cumhurbaşkanı Habib Burgiba'ya karşı bir darbe gerçekleştirmiştir (o dönemde bunun kanlı değil sağlıklı bir darbe olduğu öne sürülmüştür!).

İslam'ın devlet kurumlarındaki rolü konusunda ciddi bir tartışma yaşanmaktadır. Yeni anayasa taslağındaki en önemli değişiklikler anayasanın birinci maddesinde yapılmıştır ve bu maddede “Tunus özgür ve egemen bir ülkedir” ifadesi kullanılmıştır. Hâlbuki 2014 Anayasası’nın birinci maddesi “Tunus, dini İslam, dili Arapça ve sistemi cumhuriyet olan özgür, bağımsız ve egemen bir ülkedir” şeklinde düzenlenmiştir. Öte yandan, yeni anayasa taslağının genel hükümlerinin beşinci bölümünde, “Tunus, İslam ümmetinin bir parçasıdır ve hayat, namus, para, din ve özgürlüğün korunmasında İslam dininin ilkelerini gerçekleştirmede sadece devlet yetkilidir” diye öngörmüştür. Gözlemciler, yeni anayasa taslağını, 88. maddede “Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve dini İslam’dır” diye öngördüğünden din temelinde ayrımcılık içerdiğini iddia ederek eleştirmişlerdir. Ancak bu şart, 2014 Anayasası’nın 74. bölümünde de bulunmaktaydı.

Hukukilik ve Meşruiyet
Bu korkular ve çekinceler aktif siyasi güçlerle sivil toplum kuruluşlarını, oy vermekle referandumu boykot etmek arasında farklı pozisyonlar almaya itmiştir. Bu pozisyonlar, (artısıyla eksisiyle) Nahda Hareketi ile Özgür Anayasa Partisi'nin ülkedeki en metanetli ve popüler iki parti olduğunu göstermiştir.

Yeni anayasa referandumunu boykot eden dört ana siyasi güç bulunmaktadır:

  1. Ulusal Kurtuluş Cephesi. Necip eş-Şabi tarafından yönetilen cephe, beşi siyasi parti ve diğer beşi bu partilerin içerisinden çıkan beş siyasi grup olmak üzere on siyasi taraftan oluşmaktadır. Siyasi partiler: Nahda Hareketi, Tunus'un Kalbi Partisi, Onur Koalisyonu Partisi, Tunus Hareketi Partisi ve Emel Partisi’dir. Beş siyasi grup: Darbeye Karşı Vatandaşlar, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Demokrasi İçin Tunuslular (25 Temmuz 2021'den sonra Nahda Hareketi’nden ayrılan bir gruptur ve bir kısmı yakın zamanda eski Sağlık Bakanı Abdullatif El-Mekki liderliğinde Çalışma ve Başarı Partisi’ni kurmuştur), Tunus için Buluşma Girişimi ve bir grup eski parlamenterdir. Tüm bu siyasi taraflar, yeni anayasa referandumunu boykot ettiklerini açıklamışlardır.
  2.  Sosyal Demokrat Parti Koordinasyon Bloku. Beş partiden oluşmaktadır: Demokratik Akım Partisi, et-Tekettül Partisi (2012 yılında Troyka üyesiydi), Cumhuriyetçi Parti (partinin başında Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Necip eş-Şâbi’nin kardeşi Isâm eş-Şâbi bulunmaktadır), İşçi Partisi (Hamma Hammami liderliğindeki bu partinin popülaritesinin düşük olmasına rağmen, Tunus'taki solcu mücadelede oldukça geniş bir tarihi bulunmaktadır) ve Kutup Partisi. Bu bloktaki tüm siyasi güçler, yeni anayasa referandumunu boykot ettiklerini açıklamışlardır.
  3. Özgür Anayasa Partisi Bloku. Referandumun boykot edilmesi çağrısında bulunan Milletvekili Abîr Musa tarafından yönetilmektedir. Nahda Hareketi'nin Abîr Musa 'nın önceki tutumlarına ilişkin çekincelerine rağmen, Özgür Anayasa Partisi, Tunus’ta önemli bir tabana ve kitleleri harekete geçirme yeteneğine sahiptir.
  4. Vatad Partisi (Birleşik Vatanperver Demokratlar Partisi). Şükrü Belîd tarafından yönetilen parti, Tunuslular tarafından "Gücün Solu" olarak adlandırılmaktadır. Düşük popülaritesine rağmen parti, devlet dairelerinde, sendikalarda, işçi sendikalarında, kültür ve sanat çevrelerinde varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir ve Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) gibi elitist bir yayılıma sahiptir. Önceleri 25 Temmuz 2021 darbesinin müttefikiyken bugün pozisyonunu değiştirerek yeni anayasa referandumunun boykot edilmesi çağrısında bulunmaktadır.

Kitlelerini yeni anayasa referandumuna katılma ve “evet” veya “hayır” oyu kullanma çağrısında bulunan partilerin en önemlileri ise:

  1. Fadıl Abdü’l-Kafi liderliğindeki Afak-ı Tunus Partisi. Geniş bir halk tabanına sahip olmayan liberal, biraz Frankofon ve sosyalist bir partidir. Kitlelerini referanduma katılmaya davet eden, onları (evet) veya (hayır) oy vermede özgür bırakan elitist bir partidir.
  2. Kitleleri yeni anayasa referandumuna katılma ve münhasıran “evet” oyu verme çağrısında bulunan iki siyasi parti bulunmaktadır. Birincisi, önemli siyasi ve popülariteye sahip milliyetçi bir parti olan Zuhair Maghzawi'nin liderliğindeki Halk Partisi’dir. İkincisi ise eski Tunus Genel İşçi Sendikası lideri Ubeyd Breki liderliğindeki İlerici Tunus Hareketi’dir. Parti lideri, Yusuf Şahid hükûmetinde Kamu Hizmeti ve Yönetişim Bakanı olarak görev yapmıştır. Tunus Genel İşçi Sendikası yönetimi, sendika mensuplarını referanduma katılıp katılmama konusunda özgür bırakmıştır. Sendika şimdilerde iç çatışmalardan mustariptir.

Bilinmeyene Doğru Kaçış
Cumhurbaşkanı Kays Said'in geçen yaz parlamentoyu feshetme ve 2014 Anayasası’nı askıya alma kararından kaynaklanan siyasi kriz nedeniyle toplumsal doku tehdit altına girmiştir. Buna ek olarak Tunus, Covid-19 pandemisinin yansımalarının neden olduğu ekonomik kriz, Rusya-Ukrayna savaşının Mağrip ülkeleri üzerindeki yansımaları, buğday ve mısır gibi temel tüketim maddelerinde yaşanan kıtlık ve akaryakıt fiyatlarındaki artıştan dolayı büyük sıkıntı yaşamaktadır ve bundan dolayı ciddi bir ekonomik ve mali krizle karşı karşıyadır. Öte yandan uzmanlar, gıda ve benzin krizinin rejimlere karşı şiddetli bir halk hareketine (irmik ve benzin devrimleri) yol açabileceğinden endişe etmektedir. Ayrıca, bazı uzmanlar yakın zamanda Sri Lanka'da yaşanan senaryonun aynısının Tunus’ta da yaşanabilmesinin uzak olmadığını belirtmektedir. Nitekim Tunus şu anda IMF’ye sığınıp borç ve bağımlılığın kaçınılmazlığına zorlayabilecek bir mali krize batmış durumdadır.

Bölgesel ve uluslararası denklem, yeni anayasa mücadelesinde hayati bir rol oynamıştır. Nitekim bölgesel ve uluslararası güçler, Tunus’un bölgedeki deneyimini her zaman "övmüştür" ancak cumhurbaşkanının yetkilerini ve gücünü pekiştiren anayasal dönüşüm konusunda net bir pozisyonları olmamıştır. Dolayısıyla, Tunus deneyimini "öven" uluslararası ve bölgesel güçler, 25 Temmuz 2022 referandumunun en büyük kazananları olmuştur. Bir diğer kazanan ise İslamcılara, devrime ve demokrasiye düşmanlığıyla bilinen derin devletin eski kollarıdır.

Tunus’un demokrasi modeli tamamen ideolojik nedenlerle başarısızlığa sürüklenmiştir. Nahda Hareketi’nin olgunluğuna, ülkedeki demokratik deneyimin başarısını korumak ve ülkeyle bölgenin istikrarını muhafaza etmek için verdiği tavizlere rağmen solcu ve milliyetçi elitler ve onları destekleyen Arap, Batılı ve bölgesel güçler, Nahda Hareketi’nin Tunus'taki siyasi sahnede elde ettiği gücü kabullenememiştir.

Tunusluların yeni anayasa için %94 evet oyu vermesinin ardından Cumhurbaşkanı Kays Said, önümüzdeki aralık seçimlerinden sonra ışığı görecek bir "güven parlamentosu" arzulamaktadır. Böylelikle Yüksek Mahkemenin veya Anayasa Konseyinin, anayasal denetiminin yokluğunda seçmenin meşruiyetini kazanacak, sandığın meşruluğunu kesinleştirecek ve Tunus'un ateşlediği Arap devrimleri dalgası dosyasını nihai olarak kapatacaktır.