Afganistan’da Güvenlik: NATO Kuvvetleri Zorda

M. Serkan Taflıoğlu, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Hamid Karzai, Afganistan’da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullanılan oyların yüzde 54.6’sını alarak ikinci tura kalmadan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmıştır. Fakat Birleşmiş Milletler ve diğer gözlemci heyetlerin raporları doğrultusunda şüpheli görülen bazı seçim bölgelerinde rastgele bazı sandıkların yeniden sayılması kararlaştırılmıştır. Bu sebeple henüz seçimlerin resmi sonuçları açıklanmamıştır. Afganistan Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerek güvenlik gerekse katılım açısından Taliban ve direniş karşısında büyük bir yenilgi olarak ortaya çıkmıştır. Amerikan Başkanı Obama bir Amerikan televizyonuna verdiği mülakatta Afganistan’daki seçimlerin umdukları gibi gerçekleşmediğini itiraf etmiştir. Obama yönetimi esas itibarıyla Nisan ayındaki NATO zirve toplantısında Afganistan’daki NATO kuvvetleri için asker artırımı istemiş ancak destek bulamamıştı. Özellikle Almanlar, çatışmaların yoğun olduğu Güney bölgesine gitmek istememekte ve hatta kendi bölgelerinde çatışmalardan mümkün olduğunca kaçmaktadır. Kanada’nın ise 2011 yılında askerlerini Afganistan’dan çekme durumu NATO bünyesinde çatlağın devam edeceğini göstermektedir. Amerika’da ve Avrupa’da son yapılan anketlerde halkın yüzde 50’den fazlasının Afganistan’da çekinilmesini istemesi NATO için önümüzdeki günlerde diğer bir önemli sorunu teşkil etmektedir.   Son günlerde Washington Post gazetesinin ele geçirdiği gizli bir belge durumu daha net bir şekilde ortaya koymaktadır. Afganistan’da Amerika’nın NATO kuvvetleri komutanının hazırladığı raporda, eğer önümüzdeki 1 yıl içinde asker sayısı arttırılmaz ise, savaşın kaybedileceği ifadesi yer almaktadır. Raporda diğer önemli bir husus, artık direnişi bastırmak değil, Afgan halkı ve hükümetinin korunması için daha fazla asker gerektiğidir. Bu durumda ortaya çıkan tablo amacın direnişi ortadan kaldırmaktan ziyade Afganistan hüükmetinin ayakta kalmasına yönelik olduğu yönündedir. Aynı raporda Afgan hükümetinin yaptığı yolsuzluk ve kötü yönetimin direnişi daha güçlendirdiği yazılmaktadır. Aynı şekilde hapishanelerde bulunan 14.500 tutukludan sadece 2500’ünün El-Kaide üyesi olduğu fakat yapılan işkence ve kötü muameleden dolayı örgüte katılımın hızla arttığı belirtilmektedir. Aslında bu ifadeden Afganistan’da mücadelenin El-Kaide ve Taliban bazında değil direniş esasına göre değerlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu resmi ifadeyle Afganistan’da mesele artık Taliban ve El-Kaide meselesi değil direniş meselesidir. Bu bağlamda esas itibarıyla Amerikan Kongresinde, bir an önce Afganistan’ın kendi hükümetlerine devredilip, çıkılması yönünde sesler yükselmektedir.    Diğer belirtilen önemli unsur Amerikan ve NATO kuvvetlerinin istihbarat bilgilerinin ağırlıklı olarak tutuklulardan alınmaya çalışıldığı ve bu durumun kendi aleyhlerine olduğu şeklindedir. Bundaki temel sebep Amerikan ve NATO kuvvetlerinin bölgedeki artan istihbarat zaafiyetini bu şekilde telafi etmeye çalışmasından kaynaklanmaktadır. NATO ve Amerikan kuvvetlerini Afganistan’da zora sokan diğer bir durum, Taliban ve direnişe sağlanan ve bir türlü engellenemeyen maddi ve lojistik yardımlardır. Yardım hiç bir şekilde engellenemediği gibi, Afganistan’daki NATO ve Amerikan kuvvetlerinin lojistik ikmalinin yüzde 80’ninin sağlandığı Pakistan hattında petrol tankerleri saldırılara uğramaktadır. Son zamanlarda bu saldırılar Pakistan limanlarında bekleyen NATO lojistik tankerlerine kadar ulaşmıştır. Amerikalı yetkililer, Taliban ve direnişin sadece geçen sene Müslüman ülkelerden 106 milyon dolar yardım aldığını açıklamıştır. Bu yardımlar bağış şeklinde ve elden getirildiği için tespit edilmesi kolay değildir. Amerikan askeri yetkilileri de bu yardım şeklinin çok yönlü ve doğrudan olması sebebiyle tespit ve engelleme yapamadıklarını itiraf etmektedir. Diğer önemli sorun ise şu an için 92 bin olan Afganistan güvenlik kuvveti sayısının 400 bine çıkartılması gerektiğidir. Fakat henüz bunun için bir program ve takvim belirlenmiş değildir. Bu duruma ek olarak Afgan halkının, hükümete olan güvensizliği birçok konuda halkın direniş unsurlarına kendi sorunlarını halletmesi için başvurmasına sebep olmaktadır. Taliban ise bunu kendi şeriat mahkemelerinde çözüme kavuşturmaktadır. Nitekim Molla Ömer’in Pakistan’da “Afganistan İslam Emirliği” hükümeti de daha önceden ilan edilmiştir. Bu durum her ne kadar “sözde” olsa da halk nazarında Afgan hükümetine bir alternatif konumundadır.    Amerikan yönetimi ve NATO kuvvetlerinin Afganistan’da direnişe karşı gerilemesi, NATO bünyesinde Avrupalı müttefikler ile Amerikan yönetiminin arasının açılmasına sebep olmuştur. Amerikan’ın NATO bünyesindeki eski büyükelçisi Robert E. Hunter, Afganistan konusunda Avrupa müttefikleri tarafından büyük hayal kırıklığına uğradıklarını ifade etmiştir.  Bu çerçevede 2010 Lizbon zirvesinde, Amerikan yönetimi ve NATO Afganistan konusunda yeni bir strateji ortaya koymaya çalışmaktadır.