Libya’da Savaş Tırmanıyor

COVID-19 salgını nedeniyle kabul edilen ateşkese rağmen savaşın gölgesini Trablus’un üzerinden çekmeye yetemedi. Geçtiğimiz haftalarda Libya’daki gelişmeler ve yoğunlaşan saldırılar küresel COVID-19 salgını gölgesinde kalmaya devam etti. Her ne kadar Berlin Konferansı ve başlayan Cenevre görüşmeleri siyasi çözüme dönülmesi yönünde beklentilerin bir kez daha canlanmasına neden olsa da Hafter’in siyasi müzakere süreçlerine yönelik geçmiş kaydı, ocak başından beri BAE ve Rusya’nın Libya’nın doğusuna yönelik yoğun kargo uçuşları, büyük bir savaşın kapıda olduğunun habercisiydi. Ocak ayının başından itibaren devam eden yoğun askeri ikmallerin ardından 28 Şubat itibari ile Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu yeniden Trablus’a saldırmaya başladı. Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı Öfke Volkanı Operasyonu güçleri ise 25 Mart sabahında Trablus ablukasını kırmak için bütün cephelerde “Barış Fırtınası Operasyonu”nu başlattı. Böylece Giryan sonrası ikinci defa UMH, savunma yerine saldırı pozisyonuna geçmiş oldu. Oldukça uzun zamandır savaşın aynı cephe hatlarına sıkıştığını göz önünde bulundurarak, önümüzdeki birkaç güç boyunca en önemli sorunun mevcut durumda büyük bir değişime neden olacak bir değişimin sahada yaşanıp yaşanmayacağı olduğu görülüyor.

Sahada Son Durum
28 Şubat’tan itibaren Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) Trablus’a yönelik saldırıları düşük bir yoğunlukta da olsa da devam ediyordu. Hakeza aynı tarihte BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Salame de, Libya'da ateşkes ihlallerinin yaşandığını belirtmiş ve ateşkesin tamamen bozulabileceği yönünde uyarıda bulunmuştu. Trablus’ta Hafter’in yeniden saldırılara başlaması ve Cenevre görüşmelerinin devam ettirilememesinin ardından, iki yıldan fazla bir süredir görev yapan Salame, sağlığının stresi daha fazla kaldırmadığını açıklayarak istifa etmişti. Ancak Salame’nin istifası da Trablus’a yönelik saldırıların durdurulması adına güçlü bir uluslararası inisiyatifin önünü açmaya yetemedi. Geçen süre içerisinde Ayn Zara başta olmak üzere pek çok cephede çatışmalar devam ederken, Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu güçleri Giryan, Zuvara, Zaviye ve diğer cephelerde UMH güçlerinin özellikle savunma zayıflıklarını anlayabilmek için füze ve top atışlarıyla test ediyordu. Buna mukabil UMH de içinde bulunduğu ablukayı kırmak için cepheleri kuvvetlendirmeye çalışmakta ve özellikle güney-doğu Trablus üzerindeki tehdidi ortadan kaldırmak için Nefusa Dağlarındaki Cadu’ya ikmalde bulunmaktaydı.

Hem Trablus merkeze yönelik saldırıların engellenememesi hem de Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu güçlerinin Ayn Zara’da ufak da olsa elde ettiği ilerleme, UMH üzerindeki baskıları attırmış ve 25 Ocak günü UMH’ye bağlı güçler Trablus ablukasını kırmak için LUO kontrolündeki Vatiyye hava üssüne bir karşı saldırı gerçekleşmiştir. Ağustos 2014’ten itibaren LUO kontrolünde olan Vatiyye, Nisan 2019’da kısa süreliğine de olsa UMH birliklerinin kontrolüne geçmiş ancak tekrar kaybedilmişti. Başkent Trablus’un güneybatısında yer alan ve ikinci en stratejik üs konumundaki Vatiyye hava üssü, Terhune ve Trablus’un batı kanadındaki LUO cephelerinin ikmal merkezi olması nedeniyle UMH tarafından öncelikli bir hedef olarak seçildiği görülüyor. Vatiyye hava üssü, düz bir alanda inşa edilmiş, ele geçirilmesinden ziyade savunması zor bir hedef. LUO’nun 2014 sonrası dış ittifakları sayesinde elinde tuttuğu hava üstünlüğü nedeniyle savunabildiği Vatiyye’nin de 25 Ocak’ta kısa bir süre içinde UMH’nin eline geçmesi bu yüzden. Ancak gene aynı nedenden ötürü UMH, hava desteğine rağmen karadan ilerlediği birliklerinin sayısının yeterli gelmemesi nedeniyle aynı gün üssün kontrolünü kaybetti. Saldırıya katılması beklenen farklı cephelerden gelecek güçlerin son anda vazgeçmesi bu geri çekilmenin ana sebebi olarak görünmektedir. Vatiyye’nin kontrolünü yeniden ele geçiren LUO, karşı bir saldırı ile Trablus’un batı kapısında hızlı bir ilerleme kaydederek Rikdalin, el-İsa, Ajaylat, Zlatan, Sabrata ve Surman’ı da ele geçirdi. En batıda Tunus sınır kapısında kadar ilerleyen LUO, sınır kapısının olduğu Ras Ajdir’deki UMH güçlerini ablukaya aldı ancak Tunus ile olası bir gerginliğe mahal vermemek adına şimdilik çatışmasızlık içinde ablukayı devam ettirmekte. Ülkenin batı kıyı şeridindeki önemli bir Amazigh kenti olan Zuvare de, Ras Ajdir gibi abluka altında. Bu noktada hızlı bir şekilde ele geçirilen batı şeridindeki bu yerleşimlerde LUO’ya bir direniş olmadığını ifade etmek gerekiyor.

Güney-batı cephesi olan Ayn Zara ekseninde de çatışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. UMH, bir yandan güney batı ekseninde LUO’nun lojistik ve ikmal hattını kesmek için Vatiyye ve diğer LUO kontrolündeki hava üslerine hava saldırısı düzenlemekte ve Terhune’ye ilerleyişi için karada ilerlemeye çalışmaktadır. Ancak UMH’nin tüm cephelerde ilerlemeye çalışmasına paralel olarak LUO da Ayn Zara üzerinden Trablus merkeze doğru ilerlemeye çalışmaktadır. Uzun süredir bu bölgede kayda değer bir ilerleme sağlayamayan LUO’nun durumu değişmezken, hava operasyonları ile UMH’nin LUO’ya büyük kayıplar verdirdiği gözlenmekte.

Öte yandan doğu kanatta son iki gündür yoğun çatışmalar yaşanmaktadır. UMH, daha önce aşiretlerin ve askeri milislerin taraf değiştirmesi sonucu LUO kontrolüne geçen Sirte kentini yeniden ele geçirmeyi hedeflerken, LUO ise Zemzem Vadisi ve Abu Grein bölgesi üzerinden Misrata’ya girmeye çalışmaktadır. 27 Mart günü karadan ilerlemeye çalışan güçlerin UMH tarafından püskürtülmesinin ardından, 28 Mart’ta Sirte’nin batısında stratejik hedeflere yönelik düzenledikleri hava saldırısında Sirte Operasyon Odası vuruldu ve bu saldırı da LUO üst kademesinden önemli isimler öldürüldü. Sirte Operasyon Odası Komutanı Tümgeneral Salem Driak, asistanı Gaddafi al-Sadai, Rabea Al-Farjani, Salem Al-Tawerghi ve Hamid Al-Shaeri isimlerin öldürüldüğü bu saldırı, UMH’nin hava üstünlüğü de orta koyması açısından da önemlidir.

Olası Senaryolar
2014’ten itibaren ülkede ilerleme kaydeden LUO, BAE’nin sağladığı drone filosu, Kadim Hava üssünden savaş uçakları ile verdiği hava desteği, Rusya’nın sağladığı ADS’ler sayesinde hava üstünlüğünü elinde tutmaktaydı. Nisan 2019'dan bu yana karada ise, müttefikleri BAE ve Rusya tarafından sağlanan silahlar ile Sudan, Çad ve Rus paralı askerleri sayesinde oldukça avantajlı konumdaydı. BAE, 2016'dan beri Haftar'ın güçlerine destek sağlayan ve Bingazi'nin yaklaşık 170 kilometre doğusunda yer alan Kadim Hava üssünü inşa etmişti. Hava üssünde, Rus ve Fransız yapımı savaş uçaklarının yanı sıra Hawk hava savunma sistemlerinin kurulduğu daha önce teyit edilmişti. Ayrıca BAE’nin LUO’ya Çin yapımı Wing Loong II filosu da tedarik etmiştir. Çin yapımı Wing Loonglar Trablus’a yönelik büyük sivil kayıplarına neden olan gece baskınların kullanılmaktaydı. BAE tarafından sağlanan bu hava desteği ile LUO, UMH kuvvetleri üzerindeki hava üstünlüğünü korumaktaydı ancak Kasım 2019’da Türkiye-Libya arasında imzalanan güvenlik mutabakat muhtırası sonrası Türkiye’nin UMH’ye sağladığı askeri yardım, UMH’nin askeri kapasitesini arttırmış, özellikle hava üstünlüğünü ele geçirmesini sağlamıştır. Özellikle Ocak 2020 sonrasında Trablus’a verilen radar, hava savunma sistemleri, frekans/sinyal karıştırıcı cihazlar ve gece görüş cihazları LUO’nun ve BAE’nin hava kuvvetlerini köreltmiş ve özellikle BAE'nin savaş uçakları ile hava operasyonları gerçekleştirmesi zorlaşmıştır. Bu nedenle de 28 Şubat sonrası saldırılar, Grad roketleri ve diğer karadan atış unsurları ile bombardıman şeklinde gerçekleşmektedir. Şu anda bu durum sahaya doğrudan yansımaktadır ve hava üstünlüğünün kimin elinde olduğu da savaşın nasıl ilerleyeceğini belirleyen en önemli unsur olacağı oldukça açıktır. Şimdilik denklemi değiştirecek bir gelişme söz konusu değilken, Kadim Hava üssündeki Mirageler başta olmak üzere BAE’ye ait savaş uçaklarının hava operasyonlarına katılıp katılmayacağı bu açıdan önemlidir.

UMH'nin başlattığı Tümgeneral Usame Cuveyli komutasındaki Barış Fırtınası Operasyonu’nun Vatiyye hava üssünü ele geçirerek Terhune ve batı cepheleri arasındaki ikmal hattını koparmayı ve ardından da Terhune’ye doğru ilerleyerek bir yıldan fazla süredir devam eden Trablus ablukasını kırmayı hedeflediğini söylemek mümkün. Her ne kadar Vatiyye hava üssünün kontrolünü elinde tutamasa da UMH, LUO kontrolündeki hava üslerine operasyon yapmaya ve buradaki askeri güçleri yıpratmaya çalışmaktadır. Bu konuda başarılı olunursa karadan ilerlemeye de çalışılacaktır.

Batı kanatta ilerleyen LUO, kısıtlı bir askeri varlıkla şuan bölgede bulunmaktadır. Bu duruma ek olarak, Amazigh kenti olan Zuvare’de müzakere yolunu seçmiş olması Amazighlerin uzun vadede düşmanlığını kazanmak istememeleriyle de yakından alakalıdır. Tüm bu nedenlerden ötürü şimdilik batı kanadındaki askeri hareketlilik azalmış durumda. Ancak batı kanadının ikmal hattı olan Vatiyye’deki muhtemel değişim bu cepheyi de doğrudan etkileyecektir. Vatiyye’nin UMH tarafından ele geçirilmesi durumunda LUO’nun sınırlı sayıdaki askeri varlığı ikmal ve lojiktik destekten yoksun kalacağından batı kanadındaki durumun tersine çevrilmesi hala olasılık dahilindeyken, LUO’nun Surman’a daha fazla takviye yaparak Zaviye üzerinden de yeni bir cephe açması da UMH açısından tehlikeli bir gelişme olacaktır.

Ayrıca Abu Grein’deki çatışmalar savaşın gidişatını yönlendirecek niteliktedir. Halihazırda UMH’nin en önemli askeri bileşeni Misrata güçleri, Misrata’yı savunmakta, bir diğer cephe olan Aynz Zara’nın ileri hatlarına yardımcı olamamaktadır. LUO’nun Misrata içlerine doğru ilerlemesi ya da Misrata güçlerine ağır kayıp verdirmesi durumu UMH adına daha da kötüleştirme tehlikesini taşırken, Misrata güçlerinin elinde tuttuğu hava güçleri ile Sirte üzerinden LUO’ya ağır bir darbe vurması da hem Misrata üzerindeki baskıları azaltacak hem de Güney-Batı cephesinin güçlenmesine yardımcı olacaktır.