Yemen’de İç Savaş: Ortadoğu’da Şii-Sünni Gerginliğinin Yayılması

Yrd. Doç. Dr. Veysel Ayhan, ORSAM Ortadoğu Danışmanı Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ulus. İliş. Bölümü
Ağustos ve Eylül 2009’da Yemen’de hükümet güçleri ile Zeydi mezhebine bağlı gruplar arasında yaklaşık bir yıl süren ateşkesten sonra tekrar başlayan ve kısa sürede şiddetlenen çatışmaların hem Yemen hem de Arap Yarımadasını daha da istikrarsızlaştırmasından endişe duyulmaktadır. Ancak, çatışmaların mezhepsel, politik ve ekonomik arka planı dikkate alındığında Yemen iç savaşının kısa sürede çözülmeyeceğini öngörebiliriz. 

Kuzey ve Güney Yemen’in Birleşmesi   Seba Melikesi Belkıs’ın ülkesi olarak bilinen Yemen’de Ağustos ve Eylül 2009 tarihinde meydana gelen şiddet olayları uluslararası toplumun dikkatinin Yemen’e çevrilmesine yol açmıştır. Yemen’in kuzeyinde Şiiliğin bir kolu olan Zeydi mezhebine bağlı gruplar ile hükümet güçleri arasında 2004 yılından beri süren gerginlik 2009 yılında bir kez daha yerini silahlı çatışmalara bırakmıştır. Son beş yılda bölgede meydana gelen şiddet olayları nedeniyle yaklaşık 150 bin kişi yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalırken, bir dönemler ülkenin en iyi yerleşim yeri sayılan Sa’da bölgesindeki ekonomik ve insani sorunlar derinleşmiştir. Çatışmaların nedeni konusunda birçok yaklaşım ortaya atılmaktadır. Bunlardan bazıları; İran-Suudi rekabeti, aşiretler arası çatışmalar veya mezhepsel çekişmelerdir. Ancak, iç savaşların sürekli yaşandığı Yemen tarihine bakıldığında bugün yaşanan şiddet olaylarının arka planı daha iyi anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere 1990’ların başına kadar birbiriyle rakip iki ayrı Yemen Devleti bulunmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu’nun denetiminde olan ve I. Dünya Savaşı sonrası dönemde İmam Yahya liderliğinde bağımsızlığını ilan eden San’a merkezli Kuzey Yemen’deki iktidar yaklaşık 1000 yıldır ülkeyi yöneten Zeydi mezhebine bağlı seçkinlerin elindeydi. Şiiliğin bir kolu olarak kabul edilen Zeydi İmamların otoritesi Osmanlı İmparatorluğu döneminde de sürmüştü. 12 İmamcılıktan farklı olarak yalnızca 5 İmamın İmamlığını kabul eden Zeydi inancında öne çıkan asıl vurgu, iktidarın Peygamber soyundan gelen İmamlarda olmasıdır. Diğer yandan 1839 tarihinde İngiliz işgaline uğrayan Aden merkezli Güney Yemen’deki İngiliz etkisi 1967’e kadar sürmüştür. 150 yıllık İngiliz işgalini Marksist grupların silahlı direnişi ile sonlandıran Güney Yemen’in Kuzey’le birleşeceği öngörülürken tersine Aden’de Marksist bir yönetim kurulmuştur. 1989’a gelindiğinde Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine paralel olarak Kuzey ve Güney Yemen’in birleşmesi tekrar gündeme gelmiş ve görüşmeler en sonunda Nisan 1990'da birleşme anlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanmıştı. İki Yemen arasında de jure birleşme 22 Mayıs 1990'da sağlanmasına karşın de facto birleşme 1993 yılının sonunda Aden merkezli isyanın bastırılmasıyla gerçekleştirilmişti. Böylelikle hem uluslararası sistemde meydana gelen değişiklikler hem de kuzeyli liderler ile Güneyli liderlerin birleşme kararını desteklemeleri ile yaklaşık 200 yıllık Kuzey Yemen ve Güney Yemen ayrılığı son bulmuştur.

Yemen’deki Çatışmaların Arka Planı  Yemen’de 2009 yılında Zeydi gruplar ile hükümet birlikleri arasında başlayan çatışmaların başlangıç tarihini Kuzey Yemen’de gerçekleşen 1962 yılındaki darbeye kadar götürmek gerekir. 1962 yılında Albay Sallal tarafından gerçekleşen darbeyle İmamlık yönetimine son verilmiş, ardından Cumhuriyet rejimi kurulmasına karşın ülkeye istikrar gelmemiş ve Yemen iç savaşın içine sürüklenmiştir. Darbe sırasında Saray’da bulunan ancak kaçmayı başaran İmam Bedr’in başlattığı isyan kısa sürede büyümüş ve Kuzey Yemen günümüze kadar sürecek bir iç savaşa sürüklenmiştir. Darbeden hemen sonra Mısır, cumhuriyetçileri desteklemek için Yemen’e asker gönderirken Suudi Arabistan, Zeydi İmamları desteklemiştir. Albay Sallal komutasında gerçekleşen darbeden sonra yayınlanan ilk bildiride devrimin amaçları imamlık rejimini kaldırmak, sosyal adaleti gerçekleştirmek ve kabile imtiyazlarına son vermek olarak açıklanmıştır. Mısır askerlerinin desteğiyle Albay Sallal kısa sürede denetimi sağlamışsa da Zeydi kabilelerin etkin olduğu ve Suudi Arabistan sınırında bulunan kırsal ve dağlık bölgelerde Sallal ve Mısır’a bağlı askerler varlık gösterememiştir. Çatışmaların yayılmasına paralel olarak Mısır ve Suudi gerginliği artmış ve bir ara Mısır uçakları Suudi Arabistan topraklarını bombalamıştır. 1962-67 arası dönem, bir yandan hükümet birlikleri ile Zeydi militanların çatışmasına diğer yandan taraflar arasındaki sorunları çözmek için başarısız uzlaştırma çabalarına sahne olmuştur. Kuzey Yemen İç Savaşında dönüm noktası 1967 Arap-İsrail Savaşında Mısır’ın yenilmesi olmuştur. Yenilgi üzerine Nasır rejimi Cumhuriyetçilere verdiği desteği kesmek ve Cumhuriyetçi askerler Suudi Arabistan’la anlaşmak zorunda kalmıştır. Yemen’de İmamcılar ile Cumhuriyetçilerin yeni bir iktidar paylaşımı konusunda anlaşmaya varmalarından hemen sonra Suudi Arabistan başta olmak üzere geleneksel Monarşiler Kuzey Yemen Cumhuriyeti’ni resmen tanımıştır.

1967 sonrası dönemde Kuzey Yemen’de İmamcılar ile hükümet güçleri arasındaki çatışmalar son bulmasına karşın taraflar arasındaki gerginlik ve güvensizlik sürmüştür. Hükümetin merkezi orduyu güçlendirme ve Zeydi kabilelerin etkinliğini azaltma politikaları bölgedeki tansiyonun yükselmesine yol açmıştır. 1977 yılında Devlet Başkanı Albay Hamdi, Zeydi kabilelerin askeri gücünü kırmaya çalışması nedeniyle suikasta uğramış ve yaşamını yitirmiştir. 1980’li ve 1990’lı yıllarda gündeme gelen Güney Yemen’le birleşme politikaları aynı zamanda hükümet ile Zeydi gruplar arasındaki gerginliğin azalmasına da yol açmıştı.

Çatışmaların Yeniden Başlaması Yemen’de 2003 tarihinde Zeydi gruplar ile hükümet güçleri arasında gerginlik kısa sürede yerini kanlı bir iç savaşa bırakmıştır. Zeydiler hükümeti kendilerine karşı ayrımcılık yapmak ve Suudi Arabistan’la birlikte saldırılar düzenlemek, ABD ve İsrail’le hareket etmekle suçlarken Salih hükümeti de hem Zeydi isyancılara liderlik yapan Hutileri hem de İran’ı Yemen’i istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçlamaktadır. Zeydiler 1980’lerin başından itibaren ülkede örgütlenmeye başlayan Selefi akıma kuşkuyla yaklaşmasına karşın doğrudan Suudi Arabistan’la olan ilişkileri nedeniyle bunlara karşı sert bir muhalefet yürütmemiştir. Ancak, 2000’lerin başından itibaren Zeydi entelektüeller ve politikacılar bir yandan hükümeti ayrımcılık yapmak diğer yandan Selefi grupların faaliyetlerine göz yummak ve desteklemekle suçlamaya başlamıştır. Ocak 2003’te Zeydi inancına mensup grupların yoğun yaşadığı Sa’da’ki camide başlayan İsrail ve Amerikan karşıtı gösterilerin yayılması üzerine Salih hükümeti göstericilerin lideri olduğunu ileri sürdüğü eski Parlamenter Seyid Hüseyin Al Huti’yi gösterileri sonlandırması konusunda uyarmıştır. Ancak, Cumhurbaşkanı Abdullah Salih’in gösterileri sonlandırma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bunun üzerine hükümet Huti ve eylemlere karışan grupların yakalanması emrini vermiştir. Güvenlik kuvvetleri ile Huti taraftarı güçler arasında başlayan çatışmalar en sonunda 10 Eylül 2004 yılında Hüseyin Huti’nin öldürülmesiyle kritik bir aşamaya kaymıştır. Hüseyin’in öldürülmesinin ardından liderliği üstlenen kardeşleri Abdulmelik ve Yahya Huti, Salih rejimiyle uzlaşmayı reddetmiş ve isyanı sürdürme kararı almıştır. Çatışmaların 2005 baharında artması üzerine hükümet birlikleri, Hüseyin Huti’nin babası ünlü Zeydi din alimi Bedreddin Huti’yi gözaltına almıştır. Salih rejimi ayrıca Zeydi kesimler tarafından desteklenen Hak Partisi ve Birleşik Halk Güçleri partilerini hükümet karşıtı eylemlerin içinde yer almakla suçlamıştır. Diğer yandan Huti liderliğindeki Genç İnananlar Hareketi’ne bağlı militanların Suudi Arabistan sınırına yakın bazı bölgeleri kontrolleri altına alması Suudi rejiminde rahatsızlık yaratmıştır.

2004-2007 arası dönemde hükümet ve Zeydi gruplar arasında süren çatışmalar Katar hükümetinin arabuluculuğuyla ve ekonomik destek sözleriyle yerini çatışmasız bir sürece bırakmıştır. 2 Şubat 2008 tarihinde Doha’da tarafları bir araya getirmeyi başaran Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Khalifa Al Thani, Yemen’deki gerginliğe kalıcı bir çözüm bulmaya çalışmıştır. Ancak, Katar’ın çabalarına rağmen hükümet birlikleri ile Zeydi gruplar arasındaki sorunlar çözülememiş ve Nisan 2008’de hükümetin operasyonlarına tepki olarak Yemenli üst düzey bir askerin pusuya düşürülmesiyle çatışmalar yeniden ve eskisinden daha şiddetli biçimde başlamıştır. Çatışmaların şiddetlenmesinde kendisi de Zeydi olan Cumhurbaşkanı Salih’in Haşhid Konfederasyonuna bağlı bazı kabileleri kullanma girişimi etkili olmuştur. Yemen’deki en büyük ve en güçlü iki kabile konfederasyonundan biri olan Bakil aşiretler konfederasyonu isyancılarla birlikte hareket ederken, Haşhid konfederasyonuna bağlı kabileler hükümet güçlerinin yanında yer almıştır. Çatışmaların kısa sürede ülkenin değişik bölgelerine yayılmasından sonra Yemen’deki mezhepler ve aşiretler arasındaki sorunların derinleşmesi ve bölgeyi bir çatışma sürecinin içine çekmesi olasılığı bulunmaktadır. 

Çatışmaların durdurulması için kısmı çözümler gündeme gelmesine karşın mezhepsel gerginliğin sürmesi dolayısıyla hükümet birlikleri ve onu destekleyen aşiretler ve Selefi gruplar ile Zeydi militanlar arasındaki güç mücadelesi Ağustos ve Eylül 2009 tarihinde oldukça şiddetlenmiştir. Ağustos 2009’da meydana gelen şiddet olayları sırasında 100’den fazla kişi yaşamını yitirmiştir. Ordunun kara operasyonları yanı sıra hava operasyonları da düzenlemesi sonucu birçok sivil yaşamını yitirirken binlercesi evlerini terk ederek çadırlara veya mülteci kamplarına yerleşmek zorunda kalmıştır. 2004 yılından itibaren süren çatışmalardan dolayı yaklaşık 150 bin kişinin yer değiştirmek zorunda kaldığı ileri sürülmektedir. Öte yandan Yemen’deki istikrarsızlığın domino etkisi yaparak Arap Yarımadasına yayılması gündemdedir.

Yemen’deki Çatışmaların Dış Aktörleri: Suudi Arabistan İran Mücadelesi  Yemen’de süren çatışmaların mezhepsel, tarihsel ve politik arka planı bulunmasına karşın, 2004 tarihinde çatışmaların tekrar başlamasında İran ve/veya Suudi Arabistan’ı sorumlu tutanlar bulunmaktadır. Son dönemdeki çatışmalarda ağır silahların kullanılması ve Zeydi grupların San’a yönetiminin yanı sıra Suudi Arabistan, İsrail ve ABD karşıtı söylem ve gösteriler düzenlemesi dikkat çekmektedir. Suudi Arabistan 2003 sonrası dönemde İran’ın Ortadoğu’da etkisini artırmasından rahatsızlık duymaktadır. Bölgede Şiiliğin güçlenmesinden çekinen Suudi Arabistan sınırın diğer yakasında Hizbullah benzeri bir Şii örgütün kurulmasını öncelikli tehdit olarak değerlendirmektedir. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Usama Nuggali yaptığı açıklamada “Yemen’in güvenliği ve istikrarı Suudi Arabistan, bölge ve komşu ülkeler açısından önemlidir” ifadelerini kullanmıştır. Suudi Arabistan ve Yemen hükümeti İran’ı Şii militanları desteklemekle suçlamasına karşın İran da Suudi Arabistan’ı Yemen’deki çatışmalara müdahil olmakla suçlamaktadır. İran suçlamaları reddederken, Salih rejimini sivillere karşı aşırı güç kullanmakla itham etmektedir. İran’dan yayın yapan El-Alem, El-Kevser Kanalları ve Tahran Radyosu, Yemen birlikleri ile Suudi güçlerin “Huti savaşçılarına” karşı birlikte operasyon düzenlediği yönünde haberler yapması üzerine Yemenli yetkililer 20 Ağustos 2009’da güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen bir operasyonda İran yapımı silahların ele geçirildiğini açıklamıştır.

Yemen’de yaşanan ve her geçen gün şiddetlenen iç savaş, Ortadoğu’daki mezhepsel gerginliği ve İran ile Suudi Arabistan arasındaki mücadeleyi bir kez daha gündeme taşımıştır. Suudi Arabistan’ın yanı sıra İran karşıtı devletler Yemen iç savaşında Salih hükümetini desteklemektedir. Diğer yandan İran her geçen gün Yemen hükümetine yönelttiği eleştirinin dozunu artırmaktadır. Bu durum Arap Yarımadasındaki istikrarsızlığın daha da artmasına neden olabilir.