Ahmedinejad Neden Kazandı, Bundan Sonra Ne Olabilir?

M. Serkan Taflıoğlu, serkantaflioglu@yahoo.com
İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Mir Huseyin Musevi’nin eşi, Musevi’den başka seçimi kim kazanırsa bu durumun seçimlere hile karıştırıldığı anlamına geleceğini ilan ederek seçim sonrasında yaşanacakların ipuçlarını vermişti. Yine seçim öncesinde, Batı basınının özellikle Musevi taraftarlarının internet sitelerinden verdiği bilgi ve anketleri doğru kabul edip tüm değerlendirmelerini bu verilere göre yapması yanlış beklentiler oluşturmuştu. Özellikle Musevi’nin İran’ın son 4 yıllık ekonomik verilerini çarpıtarak sunması, bu kaynaklardan alıntı yapanların büyük yanılgıya düşmesine sebep olmuştur. Oysa seçimlerden birkaç gün önce İran Merkez Bankası Başkanı, Musevi’nin İran ekonomisi ile ilgili verdiği rakamların doğru olmadığı uyarısında bulunmuştu. Fakat bu uyarı dış basında pek ilgi görmemişti. Musevi’nin kendisi de seçimi kazanacağına inanmış, taraftarlarını da inandırmıştı. Seçim öncesi ana söylem, Musevi’nin mutlak surette kazanacağı, kazanmaması halinde ise seçimlerin hileli kabul edileceğiydi. Fakat bu şekilde aslında, İran halkının varoş ve kırsal kesiminde yaşayan mütedeyyin Şiilerin Ahmedinejad’a ve İslam Cumhuriyeti esaslarına bağlı olduğu gerçeği görmezlikten gelinmişti. Neticede seçim öncesinde Musevi taraftarlarının ve Batı basınının takındığı tavır, gerçekçi olunmasını engellemiştir.   Cumhurbaşkanlığı seçimleri Koruma Konseyi nezaretinde İçişleri Bakanlığı tarafından yapılmakla beraber her cumhurbaşkanı adayı seçim öncesi sandıklarda görevli bulundurabilmektedir. Buna dayanarak Mir Hüseyin Musevi 40 binin üzerinde görevli ile sandıklarda en çok görevli bulunduran aday olmuştur. Oy verilmesi ve tasnifi sürecinde bu süreçle ilgili hiç itiraz olmazken, seçim sonuçları ilan edildikten sonra Mir Huseyin Musevi birçok konuda itiraz etmiştir. Buna ek olarak İçişleri Bakanlığı’nda oyların toplanması sırasında son ana kadar bulununan Musevi’nin seçim kurulu başkanı Agayi Ahmedi tarafından seçimde hile yapıldığına dair hiçbir açıklama yapılmaması dikkat çekicidir. Diğer bir mesele 12 milyon oyun üzerinde hile yapıldığı iddia edilmesine rağmen hala ortaya oy pusulalarının değiştirildiğine dair bir kanıt ya da herhangi bir hileli belge konulamasıdır. Oyların çabuk sayılıp ilanı konusuna gelince ise, Hatemi’nin ilk seçim zaferinde de katılımın yüksek olduğunu, sonuçların da oy kullanma işleminin hemen ardından ilan edildiğini hatırlatmak gerekir.   İran İslam Cumhuriyeti’nin anasayal yapısının iyi bilenmemesi birçok konuda yanlış söylem ve tahlillere itibar edilmesine sebep olmaktadır. Özellikle basın organlarında, “Reformcu bir cumhurbaşkanının değiştirebileceği” varsayılan birçok husus, İran’ın anayasal düzeni çerçevesinde Cumhurbaşkanı’nın uhdesi dışındadır. Fakat İran’da her cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi sanki rejim değişecek havası yaratılmaya devam edilmektedir. Bu durum İran siyasetini algılamada birçok yanılgıya sebep olmaktadır. İran’da yasama ve yürütmenin Devrim sonrası oluşturulan önemli anayasal kurumları bulunmaktadır. İran anayasal sisteminde Cumhurbaşkanı protokolde rehberden sonra ikinci sıradadır. Fakat bununla beraber yasama ve yürütmenin hem bir parçası olan hem de üzerinde bulunan Koruma Konseyi ve Düzenin Menfaatini Belirleme Konseyi gibi güçlü kurumlar mevcuttur.   Ahmedinejad göreve gelir gelmez tüm hükümet üyelerinden, kendilerinin ve ailelerinin ticaret ile uğraşmayacağı ve bu süre boyunca hiçbir mal edinmeyeceği yönünde bir yazı almıştır. Yine, Ahmedinejad’ın Müslüman ülkeler arasındaki en fakir Cumhurbaşkanı olması gibi özellikler İran halkı nazarında unutulmamaktadır. Bu ayrıntı şu açıdan önemlidir: Devrim sonrası süreçte, yeni rejim kendi milli burjavasisini yaratmaya başlamıştı. Güçlü bir merkezi yapıya sahip İran’da ekonomi doğal olarak Rafsancani gibi önemli isimlerin çevresinde toplanıyordu. Özellikle Rafsancani’nin oğulları güçlü sermayeleri yönetecek güce sahiptiler. Fakat zamanla Ahmedinejad bu kişilerin hükümet içerisindeki etkisini azaltmaya başladı. Seçim öncesi konuşmalarında kim olursa olsun yolsuzlukları yapanların herkesin ismini açıklayacağını söyledi. Bu dönemde Ahmedinejad taraftarları açıktan Haşimi Rafsancani’yi suçlamaya başlamışlardı. İşte bu şartlarda, Devrim öncesi ve sonrası süreçte etkin konumunda olan Rafsancani, Musevi’ye destek vererek tepkisini ortaya koydu. Seçim sonrası olayların başlamasıyla hiçbir açıklama yapmaması, bu olayları Rafsancani’nin desteklediği yönünde bir hava oluşturdu. Bize göre Musevi bu desteği almasaydı, henüz kanuni süreç başlamadan göstericilere gösterilere devam edin çağrısı yapması mümkün olmazdı. Özellikle Rehber’e bağlı ve Ahmedinejad’ı çoğunlukla destekledikleri düşünülen Besiç birliklerinin bir üssüne göstericilerin yönlendirilmesi önemli bir mesajdır. Bu bağlamda Rehber Ali Hamaney’in (19 Haziran) Cuma hutbesi hayati öneme sahiptir. Ali Hamaney hutbesinde, Rafsancani’yi 52 yıldır tanıdığını ve Devrim öncesi ve esnasında beraber olduklarını söylemiş, bazı iddiaların ispatlanmadan dillendirilmemesi gerektiğini belirtmiş ve İran devleti içerisindeki bölünmeyi Rafsancaniye sahip çıkarak bitirmiştir. Fakat hutbesinin devamında olayların devam etmesi halinde kendisinin de gerekeni söyleyeceğini ve bundan sonra yaşanacaklardan gösterileri destekleyenlerin sorumlu olacağını ilan etmiştir.     Bu açıklamadan sonra Rafsancani’nin Musevi’ye sokak hareketinde destek vermesi kendisi ve taraftarları için büyük bir risk oluşturacaktır. Çünkü Humeyni’nin önderliğindeki Devrim sokakta başlamış, sokakta devam etmiş ve sokakta hakimiyetini pekiştirmiştir. Bunu en iyi bilen insanlardan birisi Rafsancani’nin kendisidir. Bu sebeple bundan sonra kontrollü olarak İran sokakları boşaltılacaktır. Musevi de durumun ciddiyetinin farkındadır. Fakat devlet içerisinde Rafsancani ve Musevi sokağa bu geri çekilişi hemen kabul ettiklerini göstermek istemeyeceklerdir. Bu sebeple durumu doğrudan kabullenmek yerine sokağı bir süre daha kontrollü olarak kullanmak isteyebilirler.