Artık Suriye’de Türkmenler de var

15 Aralık’da İstanbul’da “Suriye Türkmenleri Birinci Toplantısı” yapıldı. İstanbul toplantısı tarihe not düşülecek bir toplantıdır. Suriye Türkmenlerinin en büyük sorunu örgütlü olamamaları ve birlikte hareket edememeleridir. Uzun yıllar örgütlenememeleri ve Türkiye’ye yakın ama kopuk olmaları nedeniyle dillerini ve hatta varlıklarını kaybetme riski ile karşı karşıyadırlar. İstanbul toplantısı ile Suriye Türkmenleri ilk defa tek çatı altında toplandı. Türkiye Suriye Türkmenlerine tam destek verdi ve destek vermeye devam edeceğini en üst düzeyden açıkladı.
 
Suriye’de azımsanmayacak büyüklükte Türkmen nüfusu bulunmaktadır. Bir buçuk milyon civarında Türkçe konuşan ve iki milyona yakın dilini unutmuş Türkmen yaşamaktadır. Suriye’nin sosyal yapısının heterojen niteliği göz önüne alındığında bu rakam siyasal sürece etkisi bakımından son derece önemlidir. Suriye Türkmenlerinin büyük çoğunluğu Sünni-Hanefi’dir. Çok az sayıda Alevi Türkmen bulunmaktadır. Suriye Türkmenleri Türkiye Türkçesine çok yakın bir Türkçe konuşmaktadır. Suriye Türkmenleri günümüzde en yoğun olarak Lazkiye (Bayır-Bucak Türkmenleri), Humus, Hama, Halep, Şam vilayetlerinde yaşamaktadır. Bunun yanı sıra eskiden Kuneytra vilayetinde yaşayan ancak İsrail işgali nedeniyle Suriye’nin geneline dağılmak zorunda kalan Golan Türkmenleri bulunmaktadır. Tartus, Rakka, İdlib ve Dera vilayetlerinde de az sayıda Türkmen yaşamaktadır.
 
Arap Baharı’nın Mart 2011’de Suriye’ye sıçraması ile ülkede uzun yıllardır üstü örtülen yeni toplumsal dinamikler ortaya çıkmıştır. Bu dinamiklerden biri Türkiye açısından ayrı bir önem taşıyan Suriye Türkmenleridir. Aslında Türkiye’de birkaç yıl önce bile Suriye Türkmenlerinin varlığını bilenler oldukça azdı. Türkiye’de ne bürokratik, ne siyasi, ne de akademik dünya da Suriye Türkmenlerine yönelik bir ilgi bulunmuyordu. Ankara, Şam ile yeterince sorunlu ilişkilerine Suriye Türkmenleri sorununu da eklemek istemiyordu. Bu nedenle, Ankara için Suriye Türkmenleri her zaman gölgede bırakılmış ve görmemezlikten gelinmiş bir konuydu.
 
Şam-Baas yönetiminin sert yapısı Türkmenlerin siyasallaşmasını önlemişti. Arap Baharı’nın Suriye’ye yansımasından sonra Beşşar yönetimi Suriye Türkmenlerini Türkiye ile gerilen ilişkilerinin bir parçası haline getirdi. Türkmenleri Türkiye’nin uzantısı olarak gördü. Bu durum, Beşşar ile muhalifler arasında bir tercihten kaçınan, Suriye’de siyaset içinde yer alamayan Türkmenlerin muhalefete kaymasına, hızla siyasallaşmasına ve silahlı mücadele içinde aktif olarak yer almalarına neden oldu. Söz konusu zorunlu süreç Suriye Türkmenlerinin Irak Türkmenlerine göre çok daha hızlı siyaseti ve silahlı mücadeleyi öğrenmelerine neden oldu. Artık Suriye Türkmenleri, Suriye’de muhtemel bir yeni siyasal yapılanma içinde etkin bir aktör olarak yer alma çabası içindedir.
 
Suriye Türkmenleri siyasi hareketleri içinde en önde olanlar Abdülkerim Ağa liderliğindeki Suriye Türkmen Demokratik Hareketi ve Yusuf Molla liderliğindeki Suriye Türkmen Kitlesi’dir. İstanbul toplantısında Suriye Türkmen Demokratik Hareketi’nin önde gelen isimleri Suriye Türkmen Kitlesi ile birleşme kararı almıştır. Ancak, iki siyasi hareketin tamamen tek bir çatı altında toplanması gerçekleşmemiştir. Suriye Türkmen Demokratik Hareketi içinde kalmayı tercih edenler siyasi faaliyetlerine devam edeceklerini açıklamışlardır.
 
Suriye Türkmenlerinin en büyük başarısı askeri alandadır. Türkmenlerin oluşturduğu direniş birlikleri Hür Ordu içinde yer almaktadır. Bunun yanında siyasal alanda da önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Suriye Ulusal Konseyi Meclisi’nde on altı, Suriye Ulusal Konseyi Genel Sekreterliği’nde iki Türkmen temsilci bulunmaktadır. Doha’da oluşturulan yeni muhalif yapılanma Suriye Ulusal Koalisyonu’nda üç Türkmen temsilci yer almaktadır. Türkmen kökenli Suriye Ulusal Konseyi Türkiye Temsilcisi Halit Hoca, Suriye Türkmen Demokratik Hareketi’ni temsilen Halep’ten Ziyad Hasan ve Suriye Türkmen Kitlesi’ni temsilen Rakka’dan Hüseyin Abdullah.
 
Suriye Türkmenleri Beşşar sonrası siyasi ve anayasal reformların gerçekleştirilmesini, yeni anayasa çalışmalarına Türkmenlerin de katılmasını, Türkmenlerin Suriye’nin yeni anayasasında asli bir unsur olarak tanınmasını talep ediyor.
 
Sonuç olarak er veya geç yeni bir Suriye kurulacak ve Türkmenler yeni Suriye’nin onurlu bir parçası olacaklardır.